(Denizin ağzından bu bölüm)
Tanrım bir gün de güneş doğmasa olmazmıydı ? Şuan çok kötüyüm hala rüyanın etkisindeyim. Rüya denmemeli buna, bu tam anlamı ile kabus. Josh'a rüyamda aşkımı itiraf ediyordum aynı zamandada gay olduğumu. Onu verdiği tepki ise kahkahaydı. Sonra ise " Lanet olası çok iticisin." diyordu bana. Gerçekte de böyle olurdu, olacaktı. Bunu saklayabildiğim kadar saklayacaktım. Kimse ama kimse öğrenmemeliydi. İlk kez bir rüya yüzünden bu kadar ağladım. Erkekler ağlamaz sözü çok yanlış, en çok erkekler ağlar. Ama çoğu zaman içinden olur bu. Biraz toparlandım yada toparlanmaya çalıştım. Annem beni böyle görseydi nedenini sorup duracaktı, bu kafayla çekecek halim yoktu soruları, gerçekleri, acı gerçekleri. Ayağa kalktım, dolabıma bakmaya başladım. O anda karşı apartmana baktım, baktığımda ise Josh'ın giyinmek için üstünü çıkardığını gördüm. O da bu tarafa bana baktı ama nefretle, fazla nefretle sonra ise bana orta parmağını gösterip store perdeyi hızlıca kapadı. Yine gözlerim dolmuştu, kendimi yatağa attım. Gerçekten anlamıyorum. Neden benden bu kadar çok nefret ediyordu ? Geçen sene taşınmışlardı karşı apartmana. O zaman konuşuyorduk en azından selamlaşıyorduk. Okullarına geldiğimde ise tavrı çok değişti. İlk taşındıklarında Caitlin ile çıkıyorlardı. Herşeyi çok iyi biliyordum. Ama sadece seyirciydim ben bu olanlara. Zaten hiç bir zaman oyuncu olamamıştım. Mutlulardı o zamanlar. Bi gün camdan bakarken görüş alanıma onlar girmişti. Birbirlerine bağırıp duruyorlardı. Caitlin ona bir tokat atıp gitmişti. Sadece küçük bir kavgadır demiştim ama Caitlin her sabah Josh'a götürdüğü kekleri kendi bir köşede oturup yediğini görünce tamamen bittiğini anladım. Bi tarafım üzgün bir serenat içindeydi, bi tarafım ise hissizdi. Sevinemiyordum. Her sabah imrenerek baktığım o çift yoktu. Her gün konuşurken Josh'a aşık olduğumu anlayamamıştım. Önceden gay olduğumu bile bilmiyordum. Josh'la öğrendim aşkın uyuşturucu gibi olduğunu. Göz yaşlarım teker teker akarken gözlerimden, yanaklarıma doğru. Toparlanmam gerektiğini hatırladım ve aniden doğruldum. Belki bu sadece bi yanılsamadır diyerek kendime bir yalan daha uydurdum. Yaşlarımı ellerimle silip tekrar dolabıma yöneldim. Formalarımı alıp öylesine üzerime geçirdim. Saçlarımı da çok az düzelttim. Hızla aşağıya inip anneme bir hoşçakal bile demeden kapıyı kapattım. Giderken istemsizce gözlerimden yaşlar süzüldü, rüyamdaki şeyin gerçeğe dönüşebileceği gerçeği acıtıyordu. O sırada tanıdığım bir ses işittim, arkama döndüğümde ise karşımda Caitlin'i buldum.(Caitlin'in ağzından)
Tanrım ! İnanamıyorum. Deniz ağlıyordu, kalbim acımıştı hemde çok fazla. Onu ağlarken görünce hemen ona sarıldım ve başını omzuma yasladım. Söylediğim tek şey "Tanrım! Bu halin ne ? Neden ağlıyorsun ? " gibi panik cümleleri oldu. Cevap yoktu. Vermesini de beklemiyordum, bir erkeği ağlatacak kadar ne olmuş olabilirdi ki ?
Belli ki çok can yakıcıydı. Başı hala omzumda iken okula doğru yürümeye başlamıştık. Okula vardığımızda burnu ve göz altları hala kırmızıydı.
"Hadi ama bana anlatabilirsin. Ne oldu ? Lütfen anlat bana."
Aldığım cevap şaşırtıcıydı. "Kimsenin bilmemesi gerekiyor, o yüzden git." dedi ve beni ittirdi. Tanrım, bu çocuk deli falan mı ? Yoksa öldüresi derecede bir sır mı var ortada ? Kafam karışık. Okula doğru yürümeye devam ettim, sonunda sınıfa geldiğimde ise Deniz'in benim yanıma, yani yerine geçmiş olduğunu gördüm. Koşarak onun yanına gittim ama birşey demedim. Sonra ise aniden Deniz konuşmaya başladı " Caitlin, söylesene sen hiç ondan vazgeçmen için milyonlarca neden varken ondan vazgeçmeye kıyamadığın oldu mu ? Uyuşturucun gibi olduğu zamanlar oldu mu ?"
Ne diyeceğimi kestiremedim, onun da söylediklerini nereye getireceği hakkında bir fikrim yoktu. Biraz sessizlikten sonra ona cevap verme cesaretini kendim de buldum. " Böyle bi zamanım olmuştu çok acı vericiydi, ama bak görüyorsun ki artık iyiyim. Ondan bi iz kalmadı kalbimde." derken istemsizce gözlerim doldu. Deniz sadece yüzüme bakıyordu. Bu bakışmayı Bella böldü. " Hey! Neler oluyor ? Siz ikiniz regli ayınıza mı girdiniz ? -Denize ilginç bir bakış atmıştı.- Tanrım çok kasvetlisiniz. " dedi gözlerini kısarak. Tanrım bu kız her zaman bu kadar rengarenk olabilir miydi ? Her zaman mükemmel derecede gülümsetirdi beni. Bu söylediklerinden sonra gülmeye çalıştım. Bella oturduğu sıradan kalkıp el çırptı "Aaaa! Yeter ama güzel hanımefendi, ağlayınca tam bir kurabağaya benziyorsunuz ve yüzünüz ekşiyor. Ve beyefendi size lanet olsun, göz yaşları suratınıza hiç yakışmıyor ayrıca yakışıklı kalmak istersiniz değil mi ? " diyerek ikimizde güldümeyi başarmıştı.
Güldüğümüzü görünce "Heh, şöyle yola gelin. Size ağlamak kesinlikle Y-A-S-A-K. Anlaşıldı mı ? " dedi. Deniz'le aynı anda "Anlaşıldı Bayan Moral Deposu"
Aynı anda söyleyince, ikimiz birden birbirimize dönüp "Dilek tutmalıyız." dedik. Tanrım yine aynı anda söyledik. İçimden tekrar aşık olmak istediğimi geçirdim. Ben Deniz'e dönüp "Ne tuttun ?" diye sordum.
Ağlamaklı halinden eser kalmamıştı aksine soruma şen şakrak cevap vermişti. " Bayan kurbağa surat biliyorsun ki dilekleri söylersen gerçekleşmez." dedi.
Dudak büzerek yan tarafa döndüm. Aniden öğretmenin gelmesi ile irkildim dersimiz geometriydi ve tanrım en nefret ettiğim öğretmendi. Tatmin olmuyordu orospu. Geometrim A+'dı. Yinede yok parmak kaldırmıyorsun falan da falan. Bide sizi düşünüyorum demesi yok mu ?
Bizi düşünüyorsan biraz sus be kadın. Neyse yazılılarımız açıklanacaktı, heycanlı değildim çünkü yine A+ alacaktım. Önüme kağıdım geldiğinde büyük şoka uğramıştım. B- almıştım. O sinir ve şaşkınlıkla "Nasıl B- alırım ?" diye yüksek sesle bağırmış oldum. Bütün sınıf bana bakarken yerime yavaşça oturduğumda, Deniz'in bana yönelttiği soru şuydu " Senin geometrin zaten düşük değil miydi ? Niye şaşırdın ? "
"Şey, e-evet çok düşüktü ama ilk kez B- aldım normalde hem C- falan alırdım da çok sevindim böyle olmasına. "
İçsesimse -Sen giderek MÜKEMMEL bir yalancı olmaya başlıyorsun sürtük.- Deniz inanmışa benziyordu. Bişey demedi ve sınav kağıdına odaklandı. Paçayı zor sıyırmıştın kızım. Deniz birden bana döndü " Bugün bize gel ve seni çalıştırayım zor olmamalı."
Resmen önüme telefondaki gibi ;
Onayla Reddet
tuşları çıkmıştı. Onaylarcasına kafamı salladım. Onun evinde, onunla, geometri çalışacaksın kızım. Tanrım, ne yapacağım şimdi ben ?∆∆∆
Zilin çalması ile yerimden fırladım. Çantamı aldığım gibi adeta bir savaşçı edasıyla kapıyı ittirdim. Koşarak tam okulun çıkış kapısına geldim dediğimde kolumu biri tuttu. Tutan kişi Deniz'di. Arkama döndüğümde ise hemen bir soru yöneltti " Ne bu acele ? "
"Sana geleceğim ya hazırlanmam gerek."-Mükemmel bir pot kırmıştım. Alkış kızıma.-
Deniz ilkönce şaşkınca baktı, sonraysa gülerek "Peki. Evde görüşürüz." dedi ve gitti. Bende yine aynı koşma hızıma devam edip, hemen eve vardım. Çantamı ışık hızıyla atarak odama çıktım. Kapıyı kapattım ve hemen dolabıma yöneldim. Açtığımda hemen bir lacivert yarısı transparan bir tayt dikkatimi çekti, yanında ise yine omuzları transparan olan gri, salaş bir t-shirt vardı. Annem yeni almış olmalı canım annem ❤❤❤
Hemen onları yatağıma attım. Dolabıma son kez göz gezdirdikten sonra, dolabımı kapadım. Onları hemen üzerime geçirip boy aynasında kendimi izledim. Sportifliğin seksiliği vardı bende, tanrım! Mükemmelim. -Egoist bir sürtük oldun caitlin- dedi canım içsesim ❤❤
Hemen telefonuma yöneldim ve Deniz'den gelen mesajı açtım. "Konumumu attım :D ayrıca çabuk hazırlan, bu yakışıklı beyi bekletmek istemezsin."
Hemen mesaja cevap verdim " Tamam biraz uzaksın ama olsun, şimdi çıkıyorum yakışıklı bey sizi bekletmek istemem :D "
Hemen telefonuma kulaklığımı taktım ve elimde tutarak hızla aşağı indim. Neolarımı hemen ayağıma geçirip, çabucak çıktım. Çıkmamla birine çarpmam bir oldu. Kafamı yukarı kaldırdığım da ise bunun Deniz olduğunu gördüm. "Deniz sen evimi nerden biliyorsun ? "
Biraz afalladı, belli ki bu soruyu beklemiyordu. " Bi kaç kere burda sana rastladım."
"Keşke bekleseydin ben gelirdim."
"Uzak kaldığı için ben geleyim dedim. Biliyorsun ki ben yakışıklı bir centilmenim."
"Ah, evet öylesin. Eee hadi ne duruyoruz ? Gidelim."
Deniz ile aynı hizada yürüyorduk. Ben kulaklığımı kulağıma takıp Tove lo - Out of mind dinlemeye başladım. Deniz şarkının bitimine doğru beni dürttü ve "Geldik." dedi. Kulaklığımı çıkarıp elime aldım. Deniz önden girdikten sonra bende içeri girdim. Tanrım, kalbim çıkacak gibiydi. Evi tam anlamı ile mükemmeldi. Ben eve dalıp kalmış olmalıyım ki "Oturabilirsin, koltuk var yani." dedi Deniz. "Ahah, çok komik." deyip koltuğa oturdum. Deniz "Eee, napıyoruz ? " dedi.
"Geometri çalışıyoruz." dedim ve güldüm.
"Neyse ben içecek birşeyler getireyim."
"Sakın içeceğimin içine ilaç katma beyefendi."
"Tanrım ben centilmen bir beyefendiyim, Nuri Alço değilim." (Bu arada saygılar)
"Nuri Alço ? "
" Türkiye'de bir oyuncu, neyse ben içecekleri getireyim."
Deniz'in dediklerine anlam veremedim. O mutfaktyaken birden kapı çaldı. "Ben açıyorum." diyerek Deniz'e haber verdim. Kapıyı açtığımda ise karşımda Josh'ı görmem oldukça şaşırtıcıydı. Birden beni ittirdi ve " O kodumun lavuğu nerede ? " dedi. Ben daha yerimden kalkamadan Josh Deniz'e bir yumruk atmıştı bile. Hemen araya girip "Tanrım, Josh sen ne tür bir gerizekalısın ? Bu evden o siktiğimin beyninide alıp siktir olup gider misin ? "
Josh sinirle " Bu lavukla aranızda ne var ? "
"Josh lütfen Deniz'e lavuk deyip durma, burda bir lavuk varsa burada o da sensin, ve bu apaçık ortada. Lütfen şimdi burdan siktir ol. Ayrıca onunla aramızda ne olduğu seni hiç mi hiç ilgilendirmez. Biz ayrıldık, hatırlıyorsun değil mi ? Hatta dur sen şimdi anlamazsın, heceliyeyim A-Y-R-I-L-D-I-K." Sinirden ölüyordum.
Josh " Peki, şimdi gidiyorum ama bu son değil."
"Son olsun bi daha buralarda olmayacaksın. Siktir ol."
Josh gidince bir süre sessizlik olmuştu. Deniz'e baktığım da hem ağlıyordu hemde alnı kanıyordu. "Tanrım, Deniz ağlama. Josh'ı siktir et. O sik beyinli bir amipten başka birşey değil."
Sadece sessizlik vardı. Ben yine dayanamayıp " Neyse senin alnın kanıyor. Ben hemen pansuman malzemelerini bulayım." dedim. Dememle birlikte Deniz beni aşağı çekti ve sarıldı. Ve tanrım kalbim çok ama çok hızlı çarpıyordu. Ne tatlı şeysin sen öyle. Bende bunu farkına vardığım zaman ona sıkıca sarıldım.
...
Yaklaşık 15 dakikadır sarılıyoruz. En sonunda Deniz kendini çekerek "Çok mükemmel bir insansın. Seni seviyorum. Hemde çok."
Şu an heyecandan ne diyeceğimi bilmiyordum. Tanrım keşke sesini kayıt edebilseydim de tekrar tekrar dinleseydim.
"Sen benden kat kat iyisin emin ol. Neyse ben artık gideyim. Ama Josh adına milyonlarca kez özür dilerim. O öküzün teki." Deniz onaylarcasına başını salladı ve " Eve gidince lütfen mesaj at seni merak ederim."
Tanrım beni merak edermiş. Sen bir tür kanatları kırılmış melek misin ?
"Tamam." dedim. Tam kapıdan çıkacaktım ki Deniz beni kendine çekip yanağıma bir öpücük kondurdu. Bugün benim kalp krizinden ölüm günüm galiba. Kalbim dayanmıyor. Neredeyse iyi ki Josh gelmiş diyeceğim.
"Neyse ben gideyim. Hadi bay bay." deyip hızlı adımlarla eve doğru yürüdüm. Tanrım bu bir rüya ise ben uyanmak istemiyorum.
En uzun bölümüm. İnşallah sıkılmamışsınızdır. Neyse vote ve yorumları çok tutun asıl heyecan bundan sonra başlıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reserved Heart
Chick-LitHepsi Rezerve edilmiş kalpler, hepsinin kalbi birine ait ama... kimlere ?