0.2

12 3 2
                                    

Üstümdeki hello kity li kıyafetleri çıkartıp geceden astığım ve hala nemli olan kıyafetlerimi giydim. Dün beni ölümden kurtaran ihtiyara teşekkür için pijamaların üzerine evden çıkarken elime attığım bozuklukları bıraktım, ne de olsa beni kurtarmıştı.

İhtiyarın tarzı beni benden almıştı açıkçası, pijamalar yakıyordu. Daha fazla burada kalamazdım, kalsaydım o yaşlı kurtun beni zorlayacağından emindim, yine de ona minnettardım ve bunun karşılığını vermiştim.

Kapıya doğru yanaştığımda yaklaşan ayak seslerini fark ettim. Bunlar ihtiyarınki gibi hafif ve yorgun değildi, daha keskin ve hızlıydı.

"Babam olduğu düşüncesi çık aklımdan."Gözüm şöminenin yanındaki közleme aletine gitti. Elime alıp içeriye girmesini beklemek için kapının arkasına geçtim.

" Koray kaptan böyle oluyor mu ama? " Koray kaptan diye bahsettiği muhtemelen ihtiyar olmalıydı. Yine de buradan çıkıp gitmem gerekliydi. "Kaptan, hadi ama bu ne naz? Batu işten dönerken ilaçlarını getirmiş, benim vermemi istedi."benden ses gelmeyince kapıyı araladı." Kaptan? "

Buradan çıkmalıydım, bu insanlara bulaşmak istemiyordum. Kesinlikle çekip gidecektim. Eğer benim burada olduğumu görürse yaygara koparırdı ve ihtiyar gitmemi engellerdi. Yavaşça kapıdan içeriye adımladı. Elimdeki közleme aletini bir hışımla kafasına geçirmek için hamle yaptığımda beni engelleyen şey güçlü kolları oldu.

Duvar ve karşımdaki davetsiz misafirin arasında kalmıştım. Sanırım buradaki davetsiz misafir bendim. "Kimsin?" Fazlasıyla yakındık, nefesi suratıma çarparken gülümseme engel olamadım ama hemen kendimi toparladım. "Çekil" tüm ciddiyetimi toparlayıp söylediğim bu kelime karşısında etkilenmemiş olacak ki dudaklarının kenarı kıvrıldı ve kısa ve kesik bir nefes verdi. "Çekil yoksa kötü olur, beni bu şekilde engelleyemezsin!" ses tonumu yükselterek söylediklerim karşısında tüm ciddiyetini kaybetmiş olacak ki kısa ama alaylı bir gülüş bıraktı.

Benim kahverengi gözlerimin aksine parlak ve siyah gözleri vardı. Renkli gözler kahrolsun zaten! Siyah saçlarının birazı önüne dökülmüş ve anlını örtpas etmişti. Yüzündeki gülüş kaybolurken elimdekini yavaşça çekip yere attı. Yakışıklı olmasaydın ben sana yapacağımı biliyordum ama o güzel yüzünü bozmak istemedim.

Ani bir hareketle iki kolumu arkamda birleştirerek beni ters döndürdü. Canımı yakmıştı ve ağzımdan küçükte olsa bir inilti çıktı. "Zorluk çıkartma" fısıltısı vücudumda yayılırken göz bebeklerim gerinden çıkacak gibi oldu. Ne diyor bu adam? Ardından kollarımdan tutmaya devam ederek beni dışarıya sürüklemeye başladı.

Artık buna daha fazla katlanamazdım. "Napıyorsun, bıraksana beni!" Hayır ona yalvarmıyordum sadece olacakları önceden engelleme şansı veriyordum."Sus ve sadece yürü, seni buraya kim gönderdi?!" Senin ihtiyar desem inanır mıydı? İnanması pek de önemli değildi açıkçası.

"Kolumu bırakır mısın?" canım yanıyormuş ve yalvarıyormuş gibi bir ses tonuyla seslendiğimde durdu. Canım acımıyordu. Yüzümdeki acı dolu ifadeyi görünce kolumu bıraktı. Ufak bir tebessüm bıraktım ve ardından malum bölgesine tekmeyi basıp kaçmaya başladım. Bacağımdaki kabuk tutmuş yaralar sanki koştukça açılıyor gibiydi.

"Dur!" arkamı döndüğümde şu yakışıklı şeyin peşimden koştuğunu fark ettim. "Ne istiyorsun yahu bırak da gideyim!" hızıma yetişmişti, zaten ben bu durumdayken çok da hızlı koşamıyordum yoksa yakışıklıyı üçe dörde katlardım yani. Belimden tuttuğu gibi sırtına almıştı bu sefer.

Gözüme gece görmediğim küçük kulübenin arkasındaki yıkık dökük ev takıldı." Bıraksana beni !" sırtına attığım yumruklar pek de işe yaramıyordu. Sırtıda şimdi Allah var yani kas yuvası. Bacağımın birini başının üstünden atıp omzunun diğer tarafına attım çırpınarak. "Rahat dur!" belki sonra bebeğim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Rıhtımdaki LeylekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin