Yeşil ışığın yanmasını beklerken etrafa göz atıyordum. Burası bugün daha bir sessizdi. Etraf , eski hızını yitiren yağmurdan kaçan insanlarla doluydu. Herkesin bir işi , bir acelesi vardı.
Annesinin elini bırakıp önüne bakmadan yürüyen kız birden gözlerime takıldı. Hızlı hızlı yürüyordu. Karşıda ki şekerlemeciye gitmeyi planladığını anlamıştım. Annesi kızının yaptığından bi haber arkadaşıyla konuşuyordu. Yeşil ışığın yanmasına çok az kalmıştı. Küçük kız yolun ortasında birden dikilince arabanın kapısını açtığım gibi yola, kızın yanına fırladım. Gelen ağır korna seslerine aldırmadan kızı kucağıma alıp koştum. Yere düşerken hissettiğim acı ile bağırdım. Elimin üstüne düşmüştüm. Küçük kızın ağladığını duyunca hemen doğruldum.
''Hey ! Neden ağlıyorsun ? Bir yerine bir şey mi oldu? Canın mı acıyor ? Gözlerini neden sıkıyorsun ? Gözlerini aç lütfen !.
Kıza baktığımda hala gözleri kapalıydı ama eskisi gibi sıkmıyordu . Küçük bir burun çekişinden sonra gözlerini birden açtı. Gördüğüm şeyle korkup geriye çekildim. O da neydi öyle ? Korkudan yumduğum gözlerimi açıp tekrar kıza baktım. Az önce gördüğüm şey yok olmuştu. Her şeyi unutmuştum ve sadece kıza bakıyordum. Titrediğime emindim.
Beni gerçek dünyaya getiren şey ise küçük kızın annesiydi.
Ağlamaktan gözleri kızaran kadın koşarak küçük kızın yanına gelip sarıldı. Küçük kızını kontrol ettikten sonra bakışlarını bana döndürdü. Hiç hoş bulmadığım şekilde bakan iki çift göz sonradan sonraya daha değişik bakmıştı. Çok garip hissediyordum. Çok sessizdi ve bu sessizliği bozan kadınla ambulansın sesiydi.''Çok teşekkürler. Kızımı kurtardığınız için size minnettarım. Bunu size nasıl öderim bilemiyorum çok çok teşekkür ederim."
Kadını dinlerken mimikleri bana çok yapmacık gelmişti. Sanki etrafımdaki insanlar yüzünden bana teşekkür ediyormuş gibi sanki zorundaymış gibi Ambulans görevlilerinden 2'si yanıma geldi ve beni kaldırarak sedyeye yatırdılar. Kafamı kaldırıp dışarıya baktığımda küçük kızın çoktan ambulansa bindirilip kapısının kapatıldığını gördüm. Kafamı geri yatırırken bir nefes verdim.
Tamam bugünlük bu kadar aksiyon yeterdi..Ambulansın kapısının kapatılışını duyduğumda kendimi uykunun kollarına bırakmama çok az kalmıştı.
⏳⌛️⏳
Gözlerimi araladığımda bembeyaz bir tavanla karşılaştım. Aldığım kokuyla yüzümü ekşitmiştim. Yavaşça kalkıp oturur pozisyona geldim. Etrafı incelerken kapının sesi kulaklarıma doldu. Hemşire gelmiştir diye iç geçirirken gözlerimi o yöne çevirdim. Tahminim yanlıştı. İçeriye giren hemşire değil bir adamdı.
"Siz kimsiniz" diye sordum öncelikle, adam bunu sormamı bekliyormuş gibiydi. Boğazını temizleyip bir iki adım daha yaklaştı. Yüzünde gördüğüm o garip tavra kendimi odakladım.
"Ben..ıhmm..ben David . David Adam ."dedi bana elini uzatırken.
Eline bakarken bakışlarımı adama çevirip elini tuttum."Memnun oldum Bay David .Peki neden burdasınız ?"
Bay David şapkasını çıkarıp eline alırken koyu kahverengi saçlarına takılmıştı gözünün rengi çok güzeldi saçlarının gürlüğü ise insanı şaşırtıyordu. Dikkatimi yine yüzüne verirken ne kadar yakışıklı olduğu gerçeğini şimdi göz önüne alıyordum. Kahverengi gözleri , soluk teni ve keskin çenesiyle cidden çok muazzam duruyordu. Ben onu incelemeye dalmışken sorduğum sorunun cevabını veren Bay David' i dinlemeye başladım.
"Bugün ki olay için burdayım. Yaptığınız şey gözle görülecek kadar büyük. Sayenizde bir çocuk kurtuldu Bayan ? "
"Sarah. Adım Sarah"
"Evet bayan Sarah. Dediğim gibi yaptığınız şey gerçekten çok önemli . Ama buraya gelme amacım aslında ..."
"Aslında ? "
"Dikkatinizi çeken başka bir şey oldu mu ? "
"Ne gibi Bay david biraz açık olur musunuz ? "
Selam gençler. Bir hikayeyle karşınızdayım. Bu benim ilk hikayem ve bende her yazar gibi hikayemin beğenilmesini istiyorum. Olaylar ve sonunu tam olarak düşünmedim. Bu yüzdrn bazı yerlerde sizden yardım isteyeceğim. Her neyse bu bölüm biraz kısa farkındayım ama biraz daha uzun yazsaydım gerçekten ağır saçmalardım yani bölümler sanırım kısa olacak. Şimdiden özür dilerim. Sizi seviyorum. Lütfen beni yanlız bırakmayın.! ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'Deserted Town'
Misterio / Suspenso"Burası da neresi böyle ?" Her yer karanlıktı. Hiçbir şey seçemiyordum. Bir adım atsam sonsuz çukuru boylayacakmış gibi hissediyordum. Boka batmıştım. Ne yapacaktım şimdi ? Etrafta ufak bir ışık bile yoktu. Esen rüzgar içimi ürpertiyordu. Gelen kork...