Medya: Heja Jişan
Yağmur başladı. Kafamı gökyüzüne kaldırdım. Sonra önümdeki mezara baktım. Hazar Jişan adını görmemle gerçeklerin farkına biraz daha vardım. Ben babamı kaybetmiştim. Sığındığım limanım, arkamı yasladığım o dağım artık yoktu. Sahi nasıl hissediyordum. Ya da hissediyor muydum, etrafımda onca kalabalık. Kenarda gözleri kıpkırmızı olan annem mezarın başında dimdik durmaya çalışan abim ve beni sımsıksı tutan güzel arkadaşım Berfin. Öylece bekliyorduk. Hayatımın en kötü günü olduğunu düşünmüştüm . Geleceği bilmeden...
Ben Heja. Mardin'de doğdum annemin çiçek kızı, babamın biricik güzeli, abimin prensesi. 20 yaşında hayatın en acı tarafıyla tanışan küçük hayalleri olan Heja. Geçmişi kara yarını daha kara olan Heja.
Babamın vefatından 7 gün geçmişti. Annem, abim ve ben tamamen Mardin'e yerleşmiştik. Aslında okuyordum. Fakat babamı yeni kaybettiğim için üniversiteye gitme gücünü kendimde bulamamıştım. Bir süreliğine okulumu dondurmaya kendimi toparlamaya karar verdim. Abim ve annem başta kızsalarda sonradan bişey demediler. Şimdi kuran okutacaktık. Onun hazırlığı için anneme yardım ediyordum. Arkadaşım Berfinde bana yardım ediyordu.
- Heja nasılsın güzel arkadaşım? Çok yorgun ve bitkin görünüyorsun
- Bilmiyorum Berfin sanki herşey rüya, babam birazdan çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum. Şimdiden çok özledim onu kokusu hala evin içinde söylesene nasıl iyi olabilirim.
- Haklısın ama böyle yaparak onu daha fazla üzüyorsun acın taze ama geçecek doldurma boncuk gözlerini
Berfinin öyle demesiyle daha fazla yaşımı tutamadım Berfine sarılarak ağlamaya başladım. Bir müddet sonra kendimi toparlayabilmiştim. Herkes akın akın geliyordu . Burda erkekler ve kadınlar bir arada oturmazdı. O yüzden hem üskat hemde ev ve bahçeyi hazırlamıştık. Herkes başsağlığı diliyordu . Ve tuhaf şekilde bütün kadınların beni incelediğini farketmiştim. Hatta bazılarının maşallah, Hazar'ın bu kadar güzel bir kızı olduğunu bilmiyordum . Diyenleri bile duymuştum. Umursamadım. Ve kuran okunmaya başlamıştı.ben sadece kuran dinliyordum.4 Ay sonra
Hayat olduğu gibi devam ediyordu. Acımız hala tazeydi ama alışmıştık. Abim işe başlamıştı. Baran ağanın yanında çalışıyordu. Onu daha önce hiç görmemiştim. ama acımasızlığını çok duymuştum. Bütün Mardin karşısında tir tir titrermiş abim öyle söylemişti. Ama işinde titiz ve güzel para veriyordu. Bizim için önemli olan oydu. Annemde Baran Ağaların orda aşçılık yapıyordu. Baran ağayı bilmem ama Berze Teyze ve Dilan çok tatlı insanlardı. Berze teyze Baran ağanın annesi Dilan ise kardeşiydi. Bende ara sıra anneme yardıma gidiyor boş zamanlarımda kitap okuyordum. Ya da evde oturuyordum.Bugün hava çok güzeldi ve biz yine Berze teyzelerin konağındaydık. Baran ağaların önemli iş arkadaşları gelecekmiş eve o yüzden büyük bir hazırlık vardı . Bende anneme yardım ediyordum. Siyah dizlerimin biraz altında biten bir elbise papatya şeklinde ki kolyemi takmıştım. Saçlarımı hafif dalgalıydı ve uzundu o yüzden ensemde tatlı bir topuz yapmaya karar verdim. Çünkü yaz başlamıştı ve hava oldukça sıcaktı. Bunalmak istemiyordum. Hazırlıklara oldukça erken başlamıştık misafirler saat 13.00 gibi burda olacaklardı. Berze teyze herşeyin mükemmel olması için çok çabalamıştı. Ve gerçekten de herşey çok güzel olmuştu.
Onların gelmelerine yakın masayı Dilan ve ve ben kurmuştuk. Bizim işimiz bitmişti servisi menekşe ablalar yapacaktı. O yüzden Dilan'la bahçeye çıkıp birer kahve içecektik.
Kahvelerimizi yapıp birlikte bahçeye adımladık:
- Off Heja ne kadar yoruldum tahmin bile edemezsin hayatımda ilk defa bu kadar iş yaptığımı hatırlıyorum. İnşallah annem beni farketmemiştir. Diye söylenmişti
- Dilan gerçekten bende yoruldum buranın telaşı hiç bitmiyor. Ama sen neden annem beni görmesin dedin ki?
- Niye olacak deli kız bu kadar becerikli olduğumu farkederse beni asla rahat bırakmaz da ondan
Dilan'ın söylediği şeyle daha fazla kendimi tutamayıp kahkayı basmıştım. O da bana bakıp aynı şekilde gülmüştü. Uzun zamandır böyle gülmemiştim gerçekten. Dilan'la biraz daha oturup içeriye geçtik. Dilan yukarı odasına çıkıyordu bende annemin yanında biraz daha oyalanmıştım. Sonunda misafirler gelmişti. Ve yemekler yenmişti. İçeride oturmaktan o kadar bunalmıştım ki dışarıya çıkmak istiyordum. Anneme seslendim:
- Anne ben dışarıya çıkıyorum buralardayım
- Tamam çiçeğim ben sana giderken haber veririmAnnemin de cevabıyla kendimi dışarı attım. Dilan'la konuşurken konağın arkasında çilek tarlaları olduğunu söylemişti. Tam bir çilek aşığıydım . Daha fazla kendimi tutamadım ve tarlaya gitmeye başladım. Biraz çilek yesem kimse bana bişey demezdi diye kendi kendime konuşmuştum. Bir kaç dakika sonra konağın arkasına gelmiştim. Burası gerçekten çok güzel kokuyordu hemen gidip biraz yemeye başladım . Birazda elime topladım tam köşeyi dönüyordum ki sert bişeye çarptım. Ve gözlerimi kapadım bir el belime sarılmıştı. Kafamı kaldırıp baktığımda uzun boylu esmer bir adamla göz göze geldim. Adam okadar dikkatli bakıyordu ki korkudan ne diyeceğimi bilemiyordum:
-Şey lütfen kusura bakmayın ben burda birinin olabileceğini düşünmemiştim özür dilerim sadece çilek yiyordum diyerek saçma bir şekilde çileği ona uzattım
Önce bana sonra elimdeki çileğe baktı beni narince bıraktıktan sonra elimden bir çileği alarak ağzına attı. Çileği yerken bile gözlerini yüzümden aırmıyordu. Hiç birşey demeden arkasını dönüp gitti. Ne olduğunu anlamayan ben sadece arkasından bakakalmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yoğun ve Derin
ChickLitMardin Mardin olalı böyle bir aşka şahit olmamıştı. Baran sevdasından delirecek ve delirtecekti. Heja ise ya teslim olacak ya da savaşacaktı. Sonuç belliydi baştan kaybedilmiş bir savaş olacaktı bu....