Medya: Baran Karahan
Onu daha önce buralarda görmemiştim. Belki de Baran ağanın iş arkadaşlarından biridir. Diye kendi kendime konuşarak konağa ilerliyordum. O sırada misafirlerin gitmekte olduğunu gördüm fakat içlerinde biraz önceki adam yoktu. Daha fazla düşünmek istemiyordum. Konağa girerek annemin yanına gittim. Annem Berze Teyzeyle oturmuş sohbet ediyordu. Berze teyze geldiğimi fark etmiş olacak ki bana seslendi.
- Heja sen nerelerdeydin güzel kızım bakındım ama göremedim seni
- Şey Berze teyze ben azıcık çilek bahçesine gitmiştim.
- Berze Teyzen sana kurban olsun git tabi . Biliyor musun Dilan'da çok sever çileği ama Baranım yemez inatçı oğlan nolacak
Bu dediğine hafifçe gülmüştüm eğer Baran ağa anlatılanlar gibiyse çilek yemesini garip olurdu gerçekten.
Biz sohbete dalmışken dışarıda bir gürültü koptu hepimiz koşarak dışarı çıkmıştık . Bu bahçede karşılaştığım adamdı elinde silah bir adamın başına tutmuştu. Ben korkudan yerimde titrerken Berze teyze boş gözlerle oraya bakıyordu adam yalvarmaya başladı
- Baran ağam nolur merhamet et birdaha kimseye bulaşmam kimsenin kızına bakmam laf söylemem burdan bile giderim nolur bağışla
- Sen benim merhamet ettiğimi hiç gördün mü lan şerefsiz it hele ki senin gibi bir adamı yaşatır mıyım lan ben diye adeta kükremişti.
Sanırım Baran ağa oydu fakat bu kadar gaddar olamazdı değil mi onu öldüremezdi üstelik bizim gözümüzün önünde ben bunları düşünürken annem sakince beni tuttu gözleriyle korkma demeye çalışıyordu. Bir anda bir silah sesi duyuldu ve benim kopan çığlığım . Şok olmuş gözlerle yerde hareketsiz yatan adama baktım. Baran ağa ise bana dönmüş yine aynı sert ifadeyle bana bakıyordu . Göz göze geldik ve bakışlarımı korkudan çekemiyordum . Dudağı hafifçe yukarı kıvrıldı ve cebinden bir bez çıkararak silahını temizledi. Ben hala olanların şokunu atlatamıyorken karşıma dikilerek tekrar yüzüme baktı. Bu sefer her zerremi inceliyor gibiydi. Konak toplanmış herkes burada ve bize bakıyordu. Bana yandan bir gülüş atarak konağa ilerledi. Korkudan ne hareket edebiliyordum ne de bir şey söyleyebiliyordum. Herkes o kadar normal birşeymiş gibi davranıyordu ki bu olanlara bir türlü anlam veremiyordum.
Annemin beni sarsmasıyla ona döndüm:
- Hejam yavrum bak bana burdayım ben bişey olmadı. Bak bana annem
Diyerek beni sarsıyordu. Kendimi toparlayıp ona döndüm,tek diyebildiğim şey:
- Anne lütfen burdan gidelim. Anne gitmek istiyorum hadi lütfen gidelim burdan.
Diyerek annemi çekiştiriyordum. Berze teyze ve Dilan yanıma yaklaşıp beni ikna etmeye çalışıyorlardı, ama ben hiçbişey duymak dinlemek istemiyordum. Annemi kolundan tuttuğum gibi dışarı çıkardım. Titreyen bedenim, kulağımdan çıkmayan silah sesi ve hızlı adımlarımla eve nasıl varmıştım anlamadım hemen odama çıkarak yorganın altına girdim ve gözlerimi sımsıkı kapattım.
Baran Ağanın Anlatamından:
Bugün işler olduğundan daha yoğundu. Bunalmıştım. Yeni iş anlaşması yapacağım adamlar sıkıntı çıkarıyordu. Sınırdan silahları geçirmek zorundaydım bunun için onlara ihtiyacım vardı. Ama verdiğim payı ısrarla reddediyorlardı. Neyseki bu olayı da kökünden halledecek bir planım vardı. Bu yüzden bugün ki toplantımı evimde yapacaktım. İşimi riske atamazdım. Bu düşünceyle yeni adamım Murat'a döndüm;
- Murat! Bugün toplantı bizim evde yapılacak. Konağa haber ver.
- Tamamdır ağam başka bir isteğin var mı
- Herşey ayarlansın Murat. Hiçbişey eksik olmayacak. Bir sorun çıkarsa önce kimin canı yanar biliyorsun çıkabilirsin.
Diyerek Muratı yollamıştım. İyi çocuktuk verdiğim her işi yapıyordu. Bunu sevmiştim. Bakması gereken bir annesi ve kızkardeşi varmış, bu onu hırslı yapıyordu. Bu da benim işime geliyordu.
Daha fazla düşünmeyi bıraktım. Ve son kalan dosyaları hallettim. Ardan 2 saat geçmişti Murat beni arayıp herşeyin hazır olduğunu söylemişti. Ekibi toplayıp eve geçtim. Eve geldiğimde kimse ortalıkta görülmüyordu bu iyiydi. Bizim için hazırlanan salona geçmiştik. Planı herkese açık açık anlatmıştım. Herkes onay vermişti. Telefonum çalmasıyla kaşlarımı çattım arayan Bedir ağaydı ;- Baran ağam seni aramak zorumda kaldığım için beni affet nolur Miran Demirhan kızıma saldırmış bütün köy şahit . Bizi tehdit ediyor namusum söz konusu nolur bir hal çaresine bak .
Adamı dinlemiştim. İşte bu benim topraklarımda söz konusu olmazdı. Kendini büyük görerek her istediğini kimse yapamazdı. Telefonu alarak dışarı bahçeye çıktım. Beni gören Murat koşa koşa yanıma geldi.
- Baran ağam bir şey mi oldu sinirli görünüyorsun
- Miran Demiri al buraya getir Murat birilerinin ölüm vakti gelmiştir.
Murat kafa sakladıktan sonra yanımdan ayrıldı. Temiz hava almak için konağın arkasına ilerledim köşeyi dönecekken küçük bir bedenle çarpıştım Ellerim benden bağımsızca bu bedenin beline gitmişti. Hafif eğildim. Çilek kokusu geliyordu. Bir müddet sonra küçük bedenin sahibi olan kız bana baktı. İşte o an tüm dünya benim için durmuştu. Hayatımda bu kadar güzel bir kadın gördüğümü hatırlamıyordum. Fındık kadar burnu, dalgalı saçları, beyaz teni, yemyeşil gözleri, kiraz gibi dudaklarıyla kusursuz duruyordu. Donmuştum. Sonra bir ses duyuldu sesin sahibi oydu, bana çilek uzatıyordu, o an tek düşündüğüm bu kızın gerçek olup olmadığıydı.
Bana uzattığı çilekten bir tane alarak ağzıma attım ve arkamı dönerek oradan uzaklaştım. Büyülenmiş gibiydim. Beni kendime getiren şey Muratın o adamla buraya doğru gelmesiydi. Belimden silahımı çıkardım, Murat'a kafamla çık işareti yaptım. Şimdi eğlence zamanıydı silahımı aldığım gibi kafasına tuttum benim topraklarımda her istediğini yapamazdı bu hak sadece benimdi. Adamın yakarışları zerre umrumda olmadı tetiği çektim ve kafasına sıktım. O an bir çığlık koptu. Kafamı kaldırıp baktığımda bu o kızdı. Sanırım korkmuştu bu hoşuma gitmişti.
Göz göze geldiğimde istemsizce dudaklarım kıvrıldı. Korku dolu haliyle bile mükemmel görünüyordu. Önce silahımı sildim. Sonra ona doğru adımladım. Yüzünün her zerresini inceledim. Bu kızda bişey vardı, aklımı kaçıracak kadar güzeldi, hiçbir kadın bu kadar ilgimi çekmemişti. Son kez ona bir bakış atarak konağa ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yoğun ve Derin
ChickLitMardin Mardin olalı böyle bir aşka şahit olmamıştı. Baran sevdasından delirecek ve delirtecekti. Heja ise ya teslim olacak ya da savaşacaktı. Sonuç belliydi baştan kaybedilmiş bir savaş olacaktı bu....