*11 Haziran, 2001*
Gelen tıkırtılar ile uyandığım zaman bugünün, o gün olduğunu anlamıştım. Hızlıca yatağımdan kalktım ve yere düşen oyuncağımı umursamadan hemen odamın yanındaki banyoya koştum. Yüzümü yıkadıktan sonra hızlıca odama geri döndüm. Annemin yatağımı toplamadığım için kızacağını biliyordum fakat umursamadım.
Bugün o gidecekti.
Üzerime onun en çok sevdiği çiçekli beyaz elbisemi giydim ve hemen odamdan çıktım. Annem bugün evdeydi, bu nedenle geç kalkardı. Yani sanırım. Kapının önüne geldiğim zaman sade olan ayakkabılarımdan birisini giydim ve yavaşça kapıyı açıp dışarı çıktım.
Bugün o gidecekti, bu yüzden artık ona onu sevdiğimi söyleyebilirdim. Onu nerede görecektim ki? Ona onu sevdiğimi söylediğim her zaman, bunun arkadaşça olduğunu düşünüyordu ve bana gülümsüyordu.
Yan evin bahçesinde -bu Jacklerin bahçesi oluyor- Jack'i üzgün bir şekilde görünce kalbimin acıdığını hissettim.Tamam, 5 yaşında olabilirdim fakat bu onu sevemeyeceğim anlamına gelmiyordu. Koşarak yanına gittim ve gülümsedim. "Hey," dediğim zaman bana döndü. Üzgün olduğu halde gülümsedi, "Selam, Bella."
Elimle kamyonu ve babasının arabasını gösterdim. "Şaka yapmamışsın." Zorla gülümsedi. "Üzgünüm."
Omuz silktim. "Sorun değil, Jack. Bir daha görüşeceğiz, değil mi?"
"Sanırım. Şey, seni unutmayacağım." Kollarını açtı ve ona sıkıca sarıldım. "Ben de seni unutmayacağım, Jack."
Ben onun kolları arasından çıkarken annemin bizi gülümseyerek izlediğini gördüm. Jack'i sevdiğimi biliyordu ve bugün ona söylemem konusunda beni ikna etmişti.
Jack'in babası David amca bağırdı, "Hadi, Jack! Gitmemiz gerek." Jack zorla gülümsedi. "Gidiyorum, Bella. Sonra görüşeceğiz. Umarım."
Jack bana yeniden sarıldı ve koşarak babasının yanına gitti.
Derin bir nefes aldım. Yapmam gerekliydi. "Jack!" diye bağırdığım zaman Jack arkasını dönüp bana baktı. Tekrar bir nefes aldım, yapabilirdim. "Seni seviyorum!"
Ve o sadece gülümsedi.