Gözlerimi kırpıştırıp bana anlamaz gözlerle bakan çifte döndüm. "Jack," dedim. "Soyadın Gilinsky, değil mi?"
"Evet ama--" sözünü kestim. "Tamam işte! Sen o Jack'sin! Küçükken, yani 5 yaşındayken sürekli birlikte vakit geçirirdik. Birlikte komşulara şaka falan yapardık. Hatta evlerimiz yanyanaydı."
Biraz düşündükten sonra bana baktı ve gülümsedi. "Aman Tanrım! Sen Bella'sın!" Gülümsediğim sırada oturduğu yerden bana sarıldı. Sevgilisi bize tuhaf bir bakış attığı zaman açıklama gereği duydum.
"Şey, biz Jack ile 5 yaşındayken arkadaştık. Sonra onların taşınması gerekmişti. Bana beni unutmayacağını söylemişti fakat görüyorum ki çoktan unutmuş. Bu arada adın nedir?"
Gülümsedi. "Ay," dedi. "Çocukluk arkadaşısınız yani? Bu çok güzel! Jack, sevgilim bundan bana neden hiç bahsetmedin?" Yapmacık olduğu o kadar belliydi ki. "Bu arada adım, Lisa."
Jack ile göz göze geldiğimiz zaman unutmamış olmasını dileyerek sordum, "Sen arabanın oradayken sana ne diye bağırdığımı hatırlıyor musun?"
O şaşırmış bir şekilde Lisa ile bakışırken onu inceledim. Küçüklüğünden beri elbette ki değişmişti. Saç modeli artık ne kadar klasik bir model olsa da onda klasik durduğunu söyleyemezdim. Güldüğü zaman ortaya çıkan beyaz dişleri esmer olan yüzünde çok farklı fakat hoş duruyordu. Kafasına taktığı kırmızı cap ve giydiği siyah tişört ile siyah pantolonu ile gerçekten her kızın isteyebileceği bir erkekti.
Jack bana döndüğü zaman düşünmeyi kestim. Kaşlarını çattı, "Hayır," dedi. "Hatırlamıyorum."
Sesime alay katarak konuştum, "Öyle mi? Oysa biraz önce hatırlamış gözüküyordun."
Lisa bana döndü. "Neyden söz ediyorsun sen?"
Omuz silktim ve oturduğum yerden kalktım. "Jack'in hatırladığına eminim. Her neyse, görüşmek üzere."
Arkamı dönüp parkın çıkışına doğru ilerlemeye başladım.
Onun beni unutmadığını, sadece yanında sevgilisi var diye böyle yaptığına emindim. İnsanlar değişmiyordu. Ne kadar çabalasalar bile değişmiyorlardı. Onu en son 5 yaşındayken görsem de, onu sevgilisinden daha iyi tanıdığıma emindim.
Sadece, bana beni unutmayacağını söylemişti. Ona onu sevdiğimi söylemiştim ve onu göreceğime o zamandan beri inandığım için hiçbir erkeği sevmemiştim.
Tamam hoşlandığım birkaç kişi olmuştu fakat onları asla Jack'i düşündüğüm kadar düşünmemiştim.
Evin önüne geldiğim zaman cebimden anahtarımı çıkarttım ve kapıyı açıp içeriye girdim. Su içmek için mutfağa girdiğim zaman buzdolabının üzerindeki notu gördüm.
"Tatlım, eski bir arkadaşım ile buluşmaya gideceğim. Akşama doğru sana bir sürprizim olabilir, seni seviyorum.
-annen x
Not: kardeşini kreşten almaya sen gideceksin
."
Ofladım ve hemen bir bardak su içip evden çıktım. Matt'in kreşinin çıkış saatine kısa bir süre vardı, eğer yürürsem yetişemezdim bu nedenle ana caddeye geçip taksi beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra taksi gelmişti.
xxx
Matt'i kreşten aldığım zaman çok sevinmişti çünkü genelde onu annem alırdı.
"Acıktın mı?"
Kafasını onaylarca salladı.
"Ne yemek istersin?"
"Seçeneklerim var mı?"
Gülümsedim, "İstediğin herhangi bir şey."
Omuz silkti, "Tabii ki pizza!"
Gözlerimi devirdim, "Sürekli pizza yiyorsun."
Biraz daha yürüdükten sonra pizzacıya ulaşmıştık. Boş bir masayı işaret ettim, "Matt, oraya gidip otur. Ben pizzalarımızın siparişini verip geleceğim, ablacığım."
Koşarak ona işaret ettim masaya gitti ve oturdu.
İkimiz için iki tane orta boy pizza ve içecek olarak ise kendim için kola onun için soğuk çay sipariş ettikten sonra Matt'in yanına gittim ve bir sandalye çekip oturdum. "Pizzalarımızı yedikten sonra hemen eve gideceğiz çünkü annemin bir sürprizi varmış," dediğim zaman kafası ile onayladı. Moralini bozan bir şey olmalıydı. Matt normalde çok konuşkan bir çocuktu ve sadece morali bozuk olduğu zamanlarda konuşmazdı.
Ellerim ile uzun saçlarını karıştırdım, "Neyin var bakalım?" Yanaklarını şişirdi, "Bir çocuk var. Sürekli benimle uğraşıyor fakat neden yaptığını bilmiyorum. Ben ona bir şey yapmadım ki."
"Ona neden seninle uğraştığını sormayı ve arkadaş olmayı dene ufaklık."
Kafasını salladı. "Neden benimle uğraştığını sormuştum fakat söylemedi."
"Belki sadece seninle arkadaş olmak istediği için böyledir?"
Omuz silktiği sırada pizzalarımız gelmişti. Onun için pizza dilimlerini iyice birbirlerinden ayırdım ve üzerine ketçap ile mayonez sıktım. Bana gülümseyip teşekkür etti.
xxx
Eve vardığımız zaman anahtar ile kapıyı açtım ve Matt'in ayakkabılarını çıkarmasına yardımcı oldum. Salondan gelen kahkaha sesleri ile annemin ve başka birilerinin de evde olduğunu anlamıştım.
Matt, anne diye bağırarak salona doğru koştu. Gözlerimi devirdim, o anneme gerçekten çok fazla değer veriyordu ve annem olduğu zaman her şeyi unutuyordu.
Ayakkabılarımı çıkarttım ve bende salona doğru ilerledim.
Pekala, karşımda bu dörtlüyü görmeyi beklemiyordum.
Gerçekten beklemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Years // Gilinsky
Fiksi Penggemar// Beni unutmayacağını söylerken bile beni unutmuştu.