Karşımda Jack, Lisa ve de Bay ve Bayan Gilinsky duruyordu.
Anneme merhaba deyip Bay ve Bayan Gilinsky'a da hoş geldiniz dedim. Ardından salondaki tekli koltuklardan birisine oturdum.
"Tatlım, Jack ve Lisa'ya bir şey--"
Annemin sözünü kesmekten nefret etsem de Jack ve Lisa'yı bu şekilde yakın görmek beni öldürüyordu. Sonuçta hala Jack'e karşı olan belirli duygularım vardı.
"İzninizle," dedim. "Ben odamda olacağım."
Annem kaşlarını çattığı zaman ekledim, "Yarın coğrafya sınavım var. Bu gerçekten önemli anne, biliyorsun. İyi eğlenceler size."
Bir şey demelerini beklemeden hızlıca odama çıktım.
Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra yatağımın üzerindeki pijamalarımı aldım ve odadaki banyoya girdim.
Hızlıca üzerimi değiştirdim ve dişlerimi fırçalayıp saçlarımı topuz yaptım. Yeniden odama girdiğim zaman sırt çantamdan coğrafya notlarımı çıkarttım ve masanın üzerine bıraktım.
Bu sınavdan yüksek almam gerekliydi yoksa kalacaktım.
Derin bir nefes aldım ve sandalyeye oturdum.
Saat akşam yediydi ve eğer verimli çalışırsam yüksek not alabilirdim. Konuları bir gecede çalışabileceğimden emin değildim, bayağı bir konu işlemiştik.
XXX
Sonunda saat gece yarısına geldiğinde neredeyse tüm konuları tekrar etmiş, test çözmüştüm fakat bitirmem gereken dört konu daha vardı. Uykum gelmişti ve acıkmıştım.
Jacklerin gidip gitmediği hakkında da bir fikrim yoktu.
Odamın kapısı tıklatıldığı zaman, umarım annemdir ve bana yemek getirmiştir diye düşündüm.
Kapı tekrar şiddetli çalınınca ağzımdan mırıltı halinde "Gel." Kelimesi çıkmıştı.
İçeriye gireni görünce şaşırmamam mümkün değildi.Bütün muhteşemliği ile karşımda duruyordu. Teni sıcak güneşten dolayı sabaha göre biraz daha koyulaşmıştı.
İçeri girince bana sıcak gülüşünü gönderdi. Ben ise ona yapmacık bir şekilde karşılık verdim.
Yatağımın yanından kendine sandalye çekti. Yavaşça sandalyeye otururken onun tüm hatlarını izliyordum.
Bana elindeki kurabiyeleri ve sütü gösterdikten sonra tekrar gülümsedi. Ağzıma kurabiyeden bir parça attıktan sonra sütümden koca bir yudum aldım.
Jack ise ifadesiz bir şekilde beni izliyordu.
Sütün dudaklarımın lenarında bıraktığı beyaz yapıdan nefret ediyordum.
Sandalyemden yavaşça kalkıp dolabıma doğru yöneldim. Dolabın içinden küçük bir parça peçete aldım ve dudaklarımı sildim.
Yerime oturmak için arkamı döndüğümde burnunu burnuma değdiren bir Jack beklemiyordum.
Ondan hoşlandığım için donup kaldım. Ne konuşabiliyordum ne de hareket edebiliyordum.
Erkeksi kokusunu belli etmeden içime çektim. Bu kokuyu unutmak istemiyordum.
Bana biraz daha yaklaştı. Zar zor bir adım geriye gidebildim. Sırtım dolapla birleşmişti.
Jack, tekrar bana doğru bir adım attı ve ellerini başımın iki yanına sabitledi. Kafasını biraz daha yaklaştırdı.
Dudaklarımız az bir şekilde birbirine değiyordu.
"Coğrafyam iyidir. Sana yardım edebilirim," diye fısıldadı. Bu cümleyi söylerken her kelimesinde dudakları dudaklarıma değiyordu.
Kalbim ilk defa böyle atmıştı. Yaşadığımı hissettim.
Birden bire odamın kapısı hiçte kibar olmayan bir şekil de açıldı ve içeriye Lisa girdi.
Jack Lisa'yı gördüğü halde uzaklaşmadı. Lisa ağızını kocaman açtı ve bize kötü kötü baktı.
Jack bana dönüp beyazlarını göstererek gülümsedi. Burnumun üstüne kocaman bir öpücük kondurduktan sonra Lisa'nın yanından geçip gitti.
Lisa ise bana kötü kötü bakışlar atıyordu. Sonra o da odadan hızlıca çıktı ve gitti.
Ah Tanrım, hayatımın en güzel on dakikasıydı.
Beni öptü.
Yani öptü sayılır.