Coğrafya sınavım tam anlamıyla berbat geçmişti. Kesinlikle kalacaktım ve ek ders almam gerekecekti.
Bunu kesinlikle düzeltmem gerekliydi çünkü babamın en büyük isteklerinden birinin derslerimin iyi olması ve başarılı olmam olduğunu mektupları sayesinde biliyordum. Ben henüz küçük bir çocukken ölmüştü ve bana birkaç uzun mektup ile ikimizin olduğu bir fotoğraftan başka hiçbir şey bırakmamıştı. Onu özlüyordum. Onu şu zamana kadar hatırlamıyor olsam da onu özlüyordum çünkü o benim babamdı. O şuan burada olsaydı her şey çok daha farklı olabilirdi.
Oflayıp önümdeki makarna ile oynamaya devam ettim. Babam için düzeltmeliydim ve bunun tek yolu ek derslerdi.
Pekala, değildi.
Bunun tek yolu ek dersler değildi; Jack'ten yardım alabilirdim. Coğrafyasının iyi olduğunu söylemişti ve bana yardımcı olabilirdi. O günden sonra aramızda geçen tek konuşma telefon numaramı istemesiydi. Onun dışında hiç konuşmamıştık ve açıkçası neredeyse öpüşecek olduğum ve sevdiğim çocukluk arkadaşım ile konuşmak pek tercihlerim arasında değildi. Utanacağımdan dolayı değil orada sebepsiz yere beni öpmeye çalışması saçmaydı. Sonuçta ben onun çocukluk arkadaşıydım ve küçükken ona onu sevdiğimi söylemiştim.
Şuan sevip sevmediğimi bilmiyordu ve muhtemelen öğrenemeyecekti de. Onun bir sevgilisi vardı ve muhtemelen Lisa olduğu sürece beni fark etmeyecekti. Eh, Lisa çok güzel bir kızdı. Kolaylıkla istediği her erkeğin dikkatini üzerine çekebilirdi. Sarı uzun saçlarına her gün bakım yaptığı belli oluyordu. Açık kahverengi gözleri ise Jack'i görünce sevgi ile parıldıyordu. Yüzü, yaptığı bakım ya da her ne ise, onun sayesinde gayet yumuşak gözüküyordu.
Ben onun yanında çok sönük kalıyordum. Onun kadar güzel değildim. Kolay bir şekilde istediğim tüm her erkeğin dikkatini üzerime çekemezdim, Jack bile bana bakmıyordu. Onun aksine sarı saçlarım uzun değil de kısaydı ve ben her gün saçlarıma bakım yapacak kadar takıntılı değildim. Göz renklerimiz ise aynıydı fakat benim gözlerim Jack'i görünce aşk ile parıldıyordu. Sadece bunu göremiyorlardı. Ben yüzüme onun gibi bakım yapmak yerine normaldim.
Onun yerine bana bakması imkansızdı.
Düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve kaçan iştahım ile sandalyeden kalktım. "Tatlım, yemeyecek misin?"
"Anne, coğrafya dersi için Jack'i arayacağım. Ek ders almak istemiyorum, iğrenç."
Kafasını anlayışla salladı, "Tamam, canım. İstersen dışarıda--"
"Anne, lütfen. Arayacağım işte."
"Daha sonra konuşacağız, Bella."
Ofladım, "İyi."
Mutfaktan çıktıktan sonra hızlıca merdivenleri de çıktım ve odama girip kapıyı ardımdan kilitledim. Telefonumu elime aldım ve Jack'in numarasını bulup aradım.
"Alo?" sesi uykuluydu.
"Şey," dedim. "Coğrafya için beni çalıştırabilir misin? Kalmak istemiyorum. Bu benim için gerçekten önemli, lütfen."
Birkaç hışırtı duyuldu. Ardından nefes verdi. "Tamam, ne zaman?"
Şuan olmazdı. Saat neredeyse yediye geliyordu ve bu saat, benim dizi izleme saatimdi.
"Yarın olur mu?"
"Tamam," dedi. "Görüşürüz."
Telefonu kapattığını gelen ses ile anladım. Telefonumu yatağa fırlattım ve ofladım. Soğuk konuşmuştu, mesafeliydi. Onu öpmeye çalışan ben değildim. Mesafeli konuşması aptalcaydı.