3

11 2 51
                                    





Kameraları açılmış hali hazırda fotoğraf cekinmek için fırsat kollayanlar, yalnızca farklı sektördeki insanları görecekleri için heyecanlanmış olanlar ve kendi aralarında fısırdaşanlar.
Takım otobüsü kapının önüne geldiği ve millilerin otelden içeri girdikleri andan itibaren bunlar devam ediyordu.

Henüz fotoğraf çekimleri bitmediği için kimse yanlarına yaklaşmıyor, 'hoşgeldiniz' merasimi için, fotoğraf seremonisinin bitmesini bekliyorlardı.

Cansu ve Azra daha şimdiden meraklısı gibi görünmemek istediklerinden, hemde daha tanışacak cok zamanları olacağından odalarına çıkmışlardı. Nasılsa daha bir ay birliktelerdi.

Helen zaten çekimdeydi, geriye yalnızca Hazal kalıyordu. Ve oda bu durumdan pek hoşnut olmasa bile kollarını bağlamış, memnuniyetsizliğini saklamaya çalışır bir ifadeyle girişte, takımı karşılamayı bekliyordu.

Nihayet işlerini bitirenler yavaş yavaş ilerlemeye başladıklarında, elini ilk uzatan kaptan olmuştu. "Merhaba, Hazal'dı sanırım. Hakan ben."

Hazal gülümseyerek başını salladı. "Evet doğru tahmin, memnun oldum Hakan."

Hazal memnuniyetsizliğini saklamak konusunda pek başarılı olamamamış olacaktı ki yeni yanlarına gelen İrfan, içten bir gülümsemeyle doğrudan konuya girdi. "Tanışma faslı illaki halledilirde, bu ortak alan konusu pek hoşunuza gitmedi galiba. Bizimde son anda haberimiz oldu doğrusu ama yinede kusura bakmayın."

"Ya sizlik bir konu degil tabiki ama biraz sinirlendim evet," dedi Hazal doğrudan. "Bu işlerle kim ilgileniyor bilmiyorum ama bizi direk otelden atıcaklardı ama neyseki çok dişli bir avukatimiz vardı." Değişen yüz ifadeleriyle birlikte, yinede sıkıntı çıkartmamaya karar verip durumu toparladı. "Her neyse olan oldu ama otel iki tarafada yetecek kadar büyük, umarım bu bir ay herkes icin oldukca verimli geçer.
Hos geldiniz."

"Hosb- ... hos bulduk. Merhaba."

Tam arkasını döneceği esnada, birinin yarım yamalak Türkçesiyle kendisine selam vermesi, adımlarını kesti.

Bu yüzü tanıyordu. 2024 çeyrek finalde her yerde bazı isimlerin editleri dönmüştü ve Ferdi Kadıoğlu, özellikle dikkatini çeken tek isimdi.

"Merhaba," Yüzünde bugün ilk defa içten bir ifade yer alırken elini uzattı. "Ben Hazal."

Yalnızca gülümseyerek, "Ferdi." dedi. Uzun cümleler kurarken kafası karıştığından riske girmemeyi tercih ediyordu.

"E ayakta mı durucaz böyle? Hadi oturalım." Kameramanların yanından sallana sallana gelen Cenk, doğruca ilerdeki uzun masayı isaret etti. "Merhaba kardesim, Cenk ben..."

Yine klasik bir tanışma faslıyla birlikte, Hazal'da onlarla masaya gelmiş ve kendini kahve içerken bulmuştu.
Eğlenceli ve samimilerdi, buda onlara sinir olmasını engelliyor aksine yavaştan ısınmasını sağlıyordu.

&

Neredeyse iki saatin sonunda Helen arka bahçeden lobiye giriş yaptığında, etrafta kimse yok gibi görünüyordu.

Çekimi henüz yeni bitmiş, üzerini değiştirmeye, saçlarını kurutmaya bile zamanı olmamıştı. Yalnızca bikinisinin uzerine geçirdiği pareosuyla etrafta dolasıyor, terliklerini bıraktığı yeri bulmaya çalışıyordu.

Ayağına bir şeyin battıgını hissettiginde, icinden birkac küfür mırıldanıp sinirle etrafına bakındı. Lobiye kurulan setin önünde birisi duruyordu, söylene söylene o yöne ilerledi. "Canım merhaba, rejiden miydin acaba sen?"

rareHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin