FİNAL

91.4K 5.8K 15.9K
                                    

Sevgili Maça Kızı 8 Ailesi,

Yüz doksan sekizinci kez yeni bölüm... Son kez yeni bölüm...

Benim için muhteşem ve unutulmaz bir yolculuktu. Bunun bir parçası olduğunuz için, Maça Kızı 8 Ailesi'nin bir üyesi olduğunuz için, orada olduğunuzu her zaman hissettirdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Sizi çok seviyorum!
Var olun, daima... 💛🥹🌻💚🖤

♠️

Bora arabayı Etiler'de, tadilatta gibi görünen, ön cephesinde inşaat iskelesi olan bir binanın önünde durdurdu. İki adam hızla kapımızı açtı ve arabadan indik. Bora bir elini belime yerleştirerek bana yön verdi ve binadan içeri girdik. Merdivenlere ilerledik ve yirmi bir basamağı çıktık. Genişçe koridora ulaştığımız sırada, biraz ilerideki bekleme alanı gibi dizayn edilmiş oturma grubunda, elindeki tablette bir şeyleri inceleyen Gökhan'la karşılaşmıştık. Bizi fark ettiğinde ayağa kalktı ve "Hoş geldiniz," dedi.

"Her şey yolunda mı?" diye sordu Bora.

Gökhan başını salladı. "Evet." Tableti sehpanın üzerine bıraktı. "Çınarlar aşağıda, kumarhanedeler. İçeride nasıl konum alacaklarını ve gece boyunca adamların duracakları yeri prova ediyorlar. Konuştuğumuz gibi koruma koruma olmayacak hiç kimse ama tedbiri de elden bırakmayacağız. İner bakarsın." Sıkıntılı bir nefes verdi. "Tek karar veremediğimiz şey... El öptürme meselesi. Nasıl olacak o? Girişte mi, çıkışta mı? Masana oturduklarında mı? Ya da ayrı bir odada duracaksın en başta da, gelen elini öpüp mü içeri geçecek? Anlamadığım işler benim."

"Sen anlamıyor olabilirsin ama o insanlar anlıyor," dedi Bora, gelişigüzel bir şekilde. "Yani onlar ne zaman öpmeleri gerektiğini bilir." Kolundaki saate baktı. "İçeride silahlı kimsenin olmayacağını söylemiştim Falcon'a. İletti size, değil mi?"

"İletti de zaten bu hep yaptığımız bir uygulama?" dedi Gökhan, sorar gibi.

Bora duyacaklarına kendini hazırlar gibi derin bir nefes verdi. "Bende ve sizde de silah olmayacak."

Gökhan bunu beklemiyordu. "Nasıl yani?" diye sordu, şaşkınlıkla. "O niyeymiş?!"

"Öyle..." dedi Bora, rahat bir tavırla. "İçeride kimsenin silaha ihtiyacı olmayacak."

"İyi de..." diye çıkıştı Gökhan. "Ben gelmeyeceğinden emin olsam da sen Mehmet Şahindağ'ın geleceğine inandığın hâlde, içeride neden silahsız oluyoruz biz?!"

"O da silahsız olacak geldiğinde, öyle düşün..." dedi Bora. Ardından hızlıca, "Nazlı'yla ofise geçeceğiz bi'," diye devam ederek, Gökhan'ın vereceği herhangi bir cevabı engellemeye çalıştı. Hiç beklemeden elime uzandı ve yürümeye başladık. Biraz ileride koridor ikiye ayrılıyordu, sağa döndük ve daha kısa yeni bir koridora yöneldik. Kemerle bölünmüş bir alandan geçtik ve koridorun sonundaki genişçe bir kapının önünde durduk. Cebinden babasının babama; babamın bana; benim de ona hediye ettiğim Kara'nın sembolü olan chip'ten yapılma anahtarlığı çıkardı ve içindeki bir anahtarla kapının kilidini açtı. İçeri girdik. Bora kapıyı kapatmış ve rahatsız edilmek istemiyormuşçasına yeniden kilitlemişti. "İşte..." dedi, kinayeyle. "Babamın bana bıraktığı imparatorluğun üssü..."

BlackJack'teki ofise nazaran daha eski tarzda görünse de zamanının ihtişamını koruyan odada gözlerimi gezdirdiğim sırada hiçbir tepkimi kaçırmak istemiyormuş gibi, bakışlarını yüzümden çekmemişti. Kaşlarım havalanırken gülümsedim. "Vay be!" dedim, iç çekerken. "Kumarhanelerin legal olduğu sırada otuzlarımda, bilemedin yirmilerimde olmadığıma bir kez daha üzüldüm!"

Maça Kızı 8 | Devam* Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin