chan:
geldim benminho:
erken gelmişsin lan
bekle az
işimiz varchan:
ne işiniz var??minho:
maalesef gerçek iş olan işimiz var
neyse en azından ikimiz baş başayız
sen otur girişe falan
bizim iş bir saate biterchan:
yuh amk
bir saat ne
hızlı olun birazminho:
uzatmaya çalışıyorum süreyi :'))
otur işte girişte ya
ne olacak sanki
hem çok rahat koltukları bak dmdmdmcmcmckchan:
şerefsiz
neyse
bekleyeceğiz mecbur
sen yine de çok uzatmaminho:
denerim•••
Minho'nun rahat olduğunu iddia ettiği ancak dünyanın en rahatsız koltuğunda otururken olduğum yerde rahatsızca kıpırdandım ve telefonumdan saati kontrol ettim. Minho'nun en az kırk dakika daha gelmeyeceğini anladığımdaysa istemsizce derin bir nefes aldım. Bir şey diyemiyordum da ona çünkü Jisung denen betaya gerçekten ilk görüşte aşık olmuştu. Şimdi onunla birkaç dakika bile daha fazla geçirmek istemesi, oldukça anlaşılır geliyordu gözüme. Anlaşılır geliyordu çünkü Seungmin'le birkaç dakika daha fazla durabilmek için yapmayacağım şey yoktu. Şimdiyse yüzünü bile ancak eski fotoğraflarımızdan görebiliyordum.
İçime çöken hüzünle beraber başımı koltukta arkaya yaslarken ellerimi saçlarımdan geçirdim. Geldiğimde tek umduğum onu bulup kendimi affettirmekti, beni affedeceğine dairse umudum vardı her şeye rağmen çünkü aramızdaki şey çok özeldi onunla. Bu yaşananlarıysa asla beklemiyordum.
Seungmin'le tanışmamız geldi bir anlığına gözlerimin önüne ve istemsizce dudaklarım hafifçe yukarı kıvrıldı.
•••
[flashback]
Seungmin'den
"Ortadaki masaya gidecek bunlar, hadi çabuk!"
Mutfakta görevli olan noona konuştuğunda hızlıca elimdeki tabakları bırakarak yenilerini almaya gittim. Servis aracına tabakları dizerkense yorgunlukla iç çekmeme engel olamamıştım.
Normalde üniversite dönemi part time bir işe gidiyordum ancak tatile girdiğimizden beri ekstra günübirlik işlere de gidiyordum para kazanmak için. Bu garsonluk işi de onlardan biriydi. Bir şirketin planladığı organizasyon, oldukça kalabalıktı ve şurada olduğum yaklaşık iki saatte bile çok yorulmuştum. Devamlı servis yapmakla geçiyordu vaktim ve hep bir koşuşturma içerisindeydim.
Servis arabasıyla beraber organizasyonun olduğu geniş alana çıktığımda buradaki en önemli insanların oturduğunu uzaktan bile anladığım masaya doğru ilerlemeye başladım. Oraya birkaç servis yapmıştım geldiğimden beri ancak ilerlerken fark etmiştim ki, yeni birisi daha gelmişti. Onun siparişini götürüyor olmalıydım, en azından ben öyle düşünüyordum. Sadece arkadan gördüğüm koyu renk saçları ve geniş omuzların sahibi olan kişinin alfa olduğunu tahmin etmekte zorlanmamıştım. O masanın çoğu öyleydi zaten, genelde toplumda aynı eğitime sahip kişiler arasında bile üst mevkilerde olan insanlar alfalar oluyordu ve ben de bu yüzden pek haz etmiyordum alfalardan.
Masaya ulaştığımda gerçekten o alfaya getirdiğimi anlamıştım çünkü herkesin önü doluydu, ne zaman geldiğini bilmiyordum ama geç kaldığı kesindi. Kimsenin yüzüne bile bakmadan hızlıca onun önüne doğru bırakmaya başladım servis edeceklerimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tell your baby | chanmin
FanfictionChan bıraktığı eski sevgilisine mesaj atar ancak artık hiçbir şey bıraktığı gibi değildir. ✓omegaverse, mpreg ✓text + düzyazı ✓jeongbin,minsung