Chan'a son mesajı atmamın ardından gergince Lily'yi kucağıma aldım ve onu özenle tutmaya dikkat ederken evin dış kapısına doğru her ne kadar ağladığım için güçsüz düşmüş olsam da sağlam adımlarla ilerledim. Aslında birazcık düşünecek aklım kalmış olsa, doktorun Lily'yi odasında görebileceğini fark eder ve kapıyı onu kucaklayarak açmaya gitmezdim ama cayır cayır yanan kızım bende akıl bırakmamıştı.
Çok oyalanmadan kapıya geldiğimde hiç beklemeden hızlıca kapıyı açtım. Gördüğüm manzaraya hayret bile edemiyordum. Oysa Chan'ın kapıma geleceğinin bundan birkaç ay önce defalarca kez hayalini kurmuştum. Şimdiyse bebeğimi düşünmekten hiç oyalanmadan onları içeri davet etmekle yetinmiştim. Önde duran sarışın, kısa boylu ve gözlüklü beta doktor anında içeri adımlarken hemen arkasındaki Chan birkaç saniye daha öylece durmuş, bizi baştan aşağı süzmüştü. En sonunda bakışları yüzüme çıktığında ve gözlerimiz kesiştiğindeyse irkilerek bakışlarını kaçırdı ve bana bir kez daha dönüp bakmadan o da içeri adımladı. Endişeli bir şekilde ben de peşinden kapıyı kapattım ve içeri doğru adımladım.
"Sabahtan beri ateşi var, ne yaptıysam geçmedi. Yardımcı olun nolur."
Salona geçtiğimiz gibi kucağımdaki bebeğime sarılarak mırıldandığımda doktor hızlıca çantasını yemek masasının üzerinde açtı ve içinden çıkarttığı ateşölçeri Lily'nin alnına doğru tutarken ciddiyetle sordu.
"İshal ya da kusma var mı?"
Başımı hızla olumsuz anlamda salladım, ardından birkaç soru daha sorduğu sırada derecedeki değere de bakmıştı. Ben de soruları cevaplasam da kaşla göz arasında derecenin gösterdiği değeri görmüş, duraksamıştım.
"Çok yüksek, havale mi geçiriyor?"
Doktor paniklememle hızla başını olumsuz anlamda salladı ve çantasından birkaç malzeme çıkartırken cevapladı beni.
"Hayır ama çok yüksek olduğu konusunda haklısınız, şimdi bir iğne yapacağım miniğe ve ateşi düşecek. Endişelenmenize gerek yok."
Çok yüksek olmasıyla alakalı beni onayladığı için gözlerim dolarken bakışlarım anında Chan'ı buldu. Göz göze gelmemizin ardından derin bir nefes almasıyla kucağımda artık ağlamaktan kısılan sesiyle sızlanan Lily'yi daha sıkı sardım. Doktor çantasından çıkarttıklarıyla uğraşmaya devam ediyordu ve Chan'ın bakışları hala benim üzerimdeydi. Çok geçmeden yanıma adımlayarak ellerini uzattığında anlamayarak kaşlarımı çattım. Açıklamak ister gibi konuştu.
"İğneden sonra Lily daha çok ağlayacak, sen de zaten dokunsan ağlayacak gibisin. İyice korkmasın, ver ben tutayım."
İstemsizce dudaklarım öne doğru büzülürken başımı olumsuz anlamda salladım ancak Chan başını yana yatırarak ellerini uzatmaya devam ediyordu. Doktorun işinin bitmek üzere olduğunu fark ettiğimdeyse istemeyerek de olsa dediğini yapmamın daha doğru olacağını kabullendim.
Yavaşça Lily'yi ona uzattığımda ellerinin sıkıca kızımızı sarmasıyla gözlerime dolan yaşlar baskısını arttırdı. Chan'ın elleri bir bebeği tutabileceği en doğru şekilde tutuyordu ve daha önce kucağına doğru düzgün bebek almadığını biliyordum, babalık içgüdüsü olduğunu düşündüm bu yüzden istemsizce.
Benim kucağımda sessizce ağlayan Lily, onun kucağına geçtiğinde ağlamayı bırakmış ve kocaman açtığı gözleriyle Chan'ı izlemeye başlamıştı. Chan'sa onun dikkatini dağıtmak ister gibi tatlı yüz ifadeleri yapıyordu. Arkamdaki duvara yaslanma ihtiyacı hissettim bir an her şeyi unutup çünkü böyle bir aile olma ihtimalimiz varken hiçbir şey olamamıştık.
Çok geçmeden doktor Lily'nin uyluğuna bir iğne sapladığında Chan her ne kadar onun dikkatini dağıtmaya çalışmış olursa olsun Lily adeta çığlık atarak ağlamaya başladı. Sakinleştirmek için Chan kucağında hafifçe sallayarak gezinmeye başladığındaysa kalbime çok büyük bir ağırlık çöktü. Lily'nin minik bedenini göğsüne bastırmış, öylece sakinleştirmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tell your baby | chanmin
FanfictionChan bıraktığı eski sevgilisine mesaj atar ancak artık hiçbir şey bıraktığı gibi değildir. ✓omegaverse, mpreg ✓text + düzyazı ✓jeongbin,minsung