Sabah erkenden şirkete güneş gözlüğümle havalı bir giriş yaptım. Abdul bey de sanki beni bekliyormuş gibi hemen kapının önünde belirdi. Gözlüklerimin üstünden ona bir bakış attım ve "ne baktın?" Dedim. O ise herzamanki rahatlığını bozmadan masmavi soğuk gözleriyle yumuşak bir bakış attı. Ne yapıyordu bu sersem? Sonra arkasındaki koltuğa oturdu ve yavaşça gülümsedi. Bende aşırı sakin halimle konuşmaya başladım.
-Ne bakıyon aq?
-Bişey mi oldu bugün?
-yoo ne olcaktı ki?
-bişey olmuş
- yoo
-Bişey olmuş
Hayır hayır sinirime yenik düşmemeliyim, derin bir nefes aldım ve ağzımdan kelimeler dökülüverdi.
-tahmin et ne oldu? YAKINDA SENİN KOLTUĞUNDA OTURUCAM MUHAHAHAHAHAHAHAHAHA
Ben burda gülmeye devam ederkene onun çok şaşırıp atak yapacağını hayal ediyordum fakat... >:( yumuşak gülümsemesini daha da arttırarak konuşmaya başladı.
-Ahh, öyle mi olmuş? Bu şirketi ben kurdum ya, CEO da ben oluyorum. Yani en fazla çıkabileceğin mertebe CEO'nun yardımcısı, yani boş boş hayaller kurup durma derim güzelim.
-YA AMA BANA ÖYLE DENMEDİ😡
-Kim ne dedi sana?
-Sen demişsin ki şirkete ünlü birisini getir seni ceo yaparız demişsin😵
-Haha! Beni tanımıyor musun? Sence ben böyle bişey der miyim? Kim dedi sana bunu?
-Abdullah abi
-?
-evet
-Abdullah 5 sene önceki abdullah mı?
-evet
-kızım are you serious abdullah 5 sene önce şirket içi dedikodu suçundan işten atılmıştı
-avet..
-yani?
- e-evet...
-ee?
-....
Abdullah abiye o an sövmeye başladım. Söverken de ağlamaya başladım. Ağlarkende daha yüksek sesle sövmeye başladım. Abdul gerizekwlısıda kalkıp 89.kattaki ofisine gitti. Sövmeyi bırakıp yere çöküp ağlamaya başladım. Hünküre hünküre...
AMAN ALLAHIM OMEYGAT yanlışlıkla saate bakmamışım ve düşündüğünüz şey gerçekleşmiş. Çilek bey omzumu sıvazladı ve konuşmaya başladı
- neden ağlıyorsunuz hanımefendi? Yoksa bugün gelmemelimiydim?
Çilek bey her seferinde cox zarif konusuyor
-A, özür dilerim bu halimle sizi karşılamamalıydım. Birileri ile aramız biraz bozuk da...
-ah anlıyorum. Ceo ile görüşebilir miyiz?
-elbette! Hemen gidelim
Asansöre bindik. 89. Kata kadar çıktığımız için uzun süre bakıştık (goz teması kurduk) ne bakuyon dercesine sevecen bir bakış attıktan sonra ofise çat diye girdik. Abdul ise bana hala yumuşak gülümsemesiylen bakıyordu.
-Hoşgeldiniz edward bey :)
-hoşbuldum sayın...
-Abdul ben
-ah, hoşbuldum sayın abdul bey.
Bunlar kendi kendilerine konuşurkene ben de onlara bakuyordum bi bk anlayamıyordum çunku ben gerisekalıyım. Neysa bu veledlerin konusmasi bitti çilek beyi yemekhanemize götürdüm ve bi tepsi yemek yedirdim. Akşam olunca onu uğurladum ve aramızda şu konuşma geçti.
-bugün sizi ağırladığımız için çok memnun olduk çilek bey. Tekrardan bekleriz :)
-ben memnun oldum. Demek maillerde anlattığınız kadar varmış...
-elbette hehe o mailleri laf olsun diye yazmiyırduk.
-isterseniz sizi eve ben bırakayım
-eywallah eyvallah kardesim
-yok olur mu öyle şey tüm gün p-
Dinletide birçok hayran toplayan çilek bey, hayranları tarafından tsunami saldırısna uğradi ve çilek beyi gonderdik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
şiir dinletisi
PoesíaHerşey bir şiir dinletisi programında başlamıştı... O sözleri duyduğum anda etkilenmiştim. Kulaklarıma kazınmıştı! Bizim şirketimiz için tam bu tipe ihtiyacımız vardı. Artık benimsin çocuk adam, benim!