Succession dizisinden esinlenmiştir.
Hikaye sezonlar halinde ilerlemektedir.Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar^^
İlk sezonun sonuna doğru yaklaşıyoruz. Geçen bölüm ve bu bölüme dair yorumları ve tahminleri alayım lütfen.Bu bölüm bana ilham olduğu için (iki bölüm önce zaten belirtmiştim ama ilhamımı esasında bu bölümde kullanacağım.) rosloays'a ithaf etmek istiyorum.
Bir sorum var bölümlerin uzun olması sizce güzel mi? Ben böyle daha çok keyif alıyorum bölüm içerisinde yaşanan olaylardan kopmamış olunuyor böylece ama fazla mı uzun geliyor? Ortalama 2,500-5000 arası yazıyorum genelde.
Uyarı: Bölüm yetişkin içerik barındırmaktadır.
Bölüm kelime sayısı: 4583
~Cerco un po' di blu
Dove il blu non c'è~
***Uyandığımda saatin kaç olduğunu bilmiyordum. Jungkook bütün perdeleri kapatmıştı anlaşılan ki sabah olup olmadığından bile emin değildim. Sağıma döndüm yerinde yatmıyordu. Yerimden kalkamayacak gibi hissediyordum. Bütün günün yorgunluğu çökmüştü üzerime. Yatak örtüsünü sonunda kaldırıp yataktan destek alarak doğrulduğumda mermer zemine değen çıplak ayaklarım üşümüştü.
Çıplak bedenim de aynı şekilde ısınmak istiyordu. Ayağa kalkmadan önce komodindeki lambayı yakıp loş bir ortam yarattım. Ardından Jungkook'un dolabına yöneldim. Üstüme geçirebileceğim bir şey olması yeterliydi.
Sonunda siyah, büyük beden bir tişört bulmuştum. Üstüme geçirdiğim tişörtün ardından yakasının altında kalmış saçlarımı dışarı attım ve tekrar dönüp komodindeki ışığı kapattım. İçeriden süzülen ışıktan anladığım kadarıyla Jungkook uyanıktı. Odadan çıktım.
Salondaki L koltukta oturmuş bir yandan viskisini içiyorken bir yandan da bilgisayarda geziniyordu. Telefonuna uzandığında beni fark etti.
"Uyandırdım mı?" başımı olumsuz anlamda salladım. Ardından mikrodalganın üzerinde duran saate baktım. 04:26.
Telefonuyla bilgisayarın ekranında yazan yeri tuşlamıştı. Ancak aramadı. Bir yere mesaj atmış gibiydi. Yanına gittim oturdum. Rehbere girdi. Göz ucuyla bakınsam bile kimi aradığını görememiştim.
"Bayan Will? Bu saatte aradığım için kusura bakmayın ama size bir mesaj yolladım. Biliyorum burada sabaha karşı. Ah, evet. Belirttiğim detayları göz önünde bulundurarak rezervasyon yaptırır mısınız lütfen? Şimdilik bir hafta diyelim. Sonrasında gerekli değişiklikleri halledebileceğimizi düşünüyorum." durdu ve bana baktı. Elini omzumun arkasından geçirerek kalçamı avuçlamıştı. Kalçamdan temasını kesmeden karşı tarafı dinliyordu. Ardından devam etti.
"Uhm... pazartesi ve perşembeyi Taehyung'a yönlendirelim. Ben gerekli raporları daha sonra sizden temin ederim. Çarşamba günü online bir şekilde katılım sağlarım. Cuma günü Bayan Kim ile olan yemeği iptal edin lütfen. Kendisine en sevdiği markanın sakesini hediye olarak iletmeyi unutmayın. Hepsini not aldınız mı? Tamamdır. İyi geceler size de. Hazır olduğunda beni arayın lütfen." telefonu kapatıp sehpaya sert bir şekilde attı. Çıkan ses irkilmeme sebep olmuştu. Omzuna yaslandım ve çenemi omzuna dayadım. Küpeleriyle oynamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEIR • Jeon Jungkook
FanficIf you love me, please don't judge me. Jeon Jungkook Fanfiction.