ÖDÜL TÖRENİ

25 10 17
                                    

Babamın yaşadığını gördükten sonra kalbim sanki atmayı bırakmıştı. İçimde hissetmediğim ama var olan duygular varsa bile tamamen yok olmuştu. Gece uyumaya çalışmış ama gram uyuyamamıştım.

O günün sabahı ise kardeşim ile konuşuyordum sesimdeki yorgunluğu gizlemeye çalışıyordum, oysaki beni tanıyan birisi sesimdeki yorgunluğu hemen anlardı.

Kardeşim bile beni tanımıyordu.

Bazen hani insan içindekileri dökmek ister ya işte bende içimdeki herşeyi anlatmak, bağırmak çağırmak istiyordum ama yapamıyorum, yapmamaya mecbur bıraktılar, alıştırdılar, alışmak zorunda kaldım.

Kardeşimle konuştuktan sonra biraz daha iyi olmuştum ama gerçek yüzümü öğrense ne olur diye düşünmeden edemiyordum. Belki yüzüme bile bakmazdı.

Ondan sonra Uğur bana konum atarak buluşalım mı yazmıştı. Bende biraz bile olsun kafamı dağıtmak, nefes alabilmek için gidecektim.

Şimdi ise hazırlanıyordum.

Duşumu almış, saçlarımı kurutmuş şimdi ise düzleştiriyordum. Bu sıcaklıkta çok zordu ama güzelliğimden ödün veremezdim. Üstüme ise siyah bir crop ve bol bir kot pantolon giymiştim.

Sonunda saçımı düzleştirdikten sonra makyajımı yapmaya başladım. Göz rengim yeşil olduğu için yine rengini belli edecek bir şekilde kahverengi bir far kullandım ve kalın dudaklarıma kahverengi bir ruj sürdüğümde sonunda hazırdım.

Herşeye hazırlıklı olmak için ayakkabıma sığacak bir çakıl alıp ayakkabıma yerleştirdim. Sonra ise evimden çıkıp arabama bindim.

***

Sonunda Uğur'un attığı yere geldiğimde nefesimi vermiştim. Çok güzel yeşillikli bir yerdi. Belki nefes alabilmemi sağlardı.

Tam arabadan indiğimde Uğur'da gelmişti. Beni görür görmez gülümsedi. Derin gamzesi yine gözüktü. Gülümsemesine aynı şekilde karşılık verdim ve olabildiğince iyi gözükmeye çalıştım.

"Selam" diye neşeli bir şekilde bana selam veren Uğur'un yerinde bir an olmak istedim.
"Selam" diyip gülümseyerek yine yanıtladım onu.

Beyefendimiz naziklik olsun diye kolunu uzattı an kahkaha attım. Öyle bir uzatmıştı ki yapay bir şekilde olduğu çok belliydi. Bende gülerken bir tane koluna vurdum.

Kaşlarını çatıp "yavaş olsana sanki insana değil başka birşeye vuruyor" demesiyle daha çok güldüm.

"Sende ne nazik çıktın" dalga geçerek karşılık verdim."Hem sana insan olduğunu düşündüren ne?" Cevabımla o da gülmüştü.

"Mükemmel oluşum" diye yanıt verince ona öyle bir yandan bakış attım ki geri sustu.

Biz bunları konuşurken masamıza varmıştık. Uğur arkama geçip sandalyemi çekince "Bu nazikliğiniz için ne desem az kalır Uğur bey ama teşekkür ederim maazallah ben otururken çekersiniz falan " diyince o da gülerek."Aşk olsun ben öyle birisi miyim?" Diye karşılık verdi.

Sandalyeme oturduktan sonra "Evet" dememle bana bakışı bir oldu. Yine gülmüştüm bu haline.

Yemeklerimizi sipariş ettikten sonra yüzümdeki sahte gülümseme ile yemeğimi yerken Uğur öyle birşey söyledi ki birkaç saniye donakaldım.

"Bana rol yapma Ay parçası ne kadar gülümsesende bu gerçek gülüşün değil, ben seni sandığından da iyi tanıyorum Ay parçası"

Evet bu cümlesi birkaç saniye duraksamama neden oldu. Uğur gerçekten de beni sandığından da iyi tanıyordu. Artık gerçekten yorulduğumu bir tek Ateş parçası anlamıştı.

Bir kaç saniye yüzüne baktıktan sonra "Ne fark eder gülümseme gülümsemedir" diye geçiştirdim. O ise yine cevabıyla beni şaşırttı.

"İkisi asla aynı şey değil Ay parçası, hiçbir sahte gülüş senin gülüşünün aynısı olamaz" bu dediğiyle gerçek bir gülümseme olmuştu dudaklarımda.

Sessizlikle geçen dakikalar sanki asırlar gibi geliyordu. Etraf yine çok sesliydi bizim aksimize. Ben düşüncelere dalmışken Uğur'un sesini duydum.

"Bir haftaya ben bir ödül alacağım Ay parçası. Senin de gelmeni isterim eğer sende istersen bana önceden mesaj at gelir alırım seni"

Dediğini onaylayarak cevaplamıştım. Tabii ki nasıl benim karanlık tarafım bilinmiyorsa  Uğur'un da o tarafı bilinmiyordu biliniyorsa bile yansıtılmıyordu.

İşte aramızdaki fark buydu. Benim karanlık tarafım hiç bilinmezdi ama Uğur'un ki bilinip de yansıtılmazdı.

Biraz daha sohbet ettikten sonra vedalaşıp arabama binip evime gelmiştim. Her ne kadar kabul etmesem de Uğur'la konuşmak biraz da olsa iyi gelmişti.

Yine çok yorgundum ve uyumak istiyordum ama zihnimdeki düşünceler buna aykırıydı,uyutmuyorlardı.

Babam yaşıyordu ve her an herşeyi yapabilirdi. Kalbim yine ağrımaya başlayınca sırt üstü döndüm yatağımda ve penceremden yıldızları izlemeye başladım.

***
Bölüm nasıldıı? Fikirlerinizi söylerseniz sevinirim ve ne olmasını bekliyorsunuz suann

İçimizdeki AcılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin