2.Bölüm

100 10 3
                                    

  Multimedyada Esin var. İyi okumalar... 

》》》》》》》》《《《《《《《《

     Bazen insanın hayatında yorulduğu anlar olur. Artık pes etme derecesine gelir. İşte o anlardan birindeydim. Karşımda hiç tanımadığım bir çocuk vardı ve beni öpüyordu ama ben hiçbir şey yapamıyordum. Çocuğu ittiriyordum ama o kadar güçlüydü ki, kıpırdamıyordu bile. Çocuktan kurtulmaya çalışırken göz yaşlarım benden habersiz süzülüyordu yanaklarımdan. Geriye kalan son gücümle, bir umutla çocuğu ittirdim. O kadar sinirliydi ki adeta kükreyerek "Kaç para istiyorsun ha? Söylesene" diyerek tekrar üzerime yürüdü. "Ne parası be? Neden bahsediyorsun sen?.. diyerek tekrar ittirdim ve ..."yapmıyorum artık ben bu işleri, bırak gideyim" derken göz yaşlarım hala yanaklarımdan süzülüyordu. "Hadi ama yapma güzelim, inan sende çok seveceksin" deyip pis pis sırıtarak, tekrar öpmeye başladı. Bu sefer çocuğun kasıklarına vurarak onu kendimden uzaklaştırdım. Çocuk yerde debelenirken çantamı alıp var gücümle koşup bardan çıktım. Çıkmadan önce çocuğun "Bunu sana ödeteceğim, sürtük" diye bağırışını duydum.

        Dağılmış durumdaydım. Bir taraftan ağlıyor, bir taraftan koşuyordum. Hiç kimsem yoktu. Ben küçükken annemle babam tarafından yetimhaneye bırakılmışım. Üvey annem ve babam beni bu yaşıma kadar büyüttüler. Tabi ona büyütmek denirse... Babam her gece geç saatlerde, sarhoş bir şekilde eve gelir annemi ve beni döverdi. Her seferinde. Ondan kaç defa dayak yedim hatırlamıyordum. Hatta bir keresinde yine eve sarhoş gelip, bana tecavüz etmeye kalkmıştı. Annem zor kurtarmıştı beni elinden. Sonra da annemi tekrar dövmüştü. Zaten ben on iki yaşımdayken, yine sarhoşken birine saldırmış ve saldırdığı adam tarafından vurulmuştu. Bana bunları yapmasına rağmen ben onun cenazesine gidip, mezarının başında 'Baba lütfen uyan.Seni çok seviyorum babacığım. Bırakma beni' diye göz yaşı dökmüştüm. Annem on iki yaşımdan bu yana benim, babam tarafından açılmış yaralarımı sarmakla uğraştı. Hep yanımda oldu. Ta ki geçen seneye kadar... Annem geçen sene beni karşısına oturtup herşeyi anlatmıştı. "Biz babanla evlendikten sonra çocuğumuz olmamıştı. Ben bu duruma çok üzülüyordum. Çocuğumuzun olması için herşeyi denemiştik ama olmadı. Son çare. Yetimhaneden bir evlat edinmeye karar verdik... Kızım..." demiş saçımı okşamıştı ve "...ben senin öz annen değilim. Ama her ne kadar öz annen olmasamda, seni doğurmuş olmasamda seni çok sevdim. Sen benim birtanemsin" diyerek hem kendi göz yaşlarını, hem de benimkileri silmişti. Bu anlattıklarından sonra hiçbir zaman gerçek ailemi aramak istemedim. Onları bulmak istemedim. Her ne kadar bana iyi bir hayat veremeselerde üzerimde hakları vardı ve ben canımdan çok sevdiğim annemi üzemezdim. Zaten bir süre sonra da bu söylediklerini unuttum. Daha doğrusu unutmaya çalışıp annemle yaşamaya devam ettim. Şuan annemle yaşamıyordum ama. En yakın arkadaşım Asel ile bir ev tuttuk. Beraber yaşıyorduk.
    
        Dalgın dalgın evin yolunu tutarken artık ağlamam yerini derin nefeslere ve hıçkırıklara bırakmıştı. Eve geldiğimin farkında bile değildim. Çantamın içini karıştırıp anahtarımı bulmaya çalıştım.  Neredee... neredee... neredesin yaa... Of lanet olsun! Nerede bu anahtar. Ben anahtarı ararken Asel kapıya yaslanmış beni izliyordu. Asel'i görünce ona bakıp gülümsedim. Sonra da yanından sessizce içeri geçtim. Asel kapıyı kapatmış bana sinirli gözlerle bakıyorken, ben koltuğa yayılmakla meşguldum. Sonunda o beklenilen soruyu sordu "Neredeydin Esin?" diyerek karşımdaki koltuğa oturdu. "Ya öyle hava almaya çıkmıştım" diyerek savunmaya geçtim. Birkaç saat önce Asel'den habersiz çıkmıştım ve tabikide yakalanmıştım. Saat gecenin üçü Esin. Bu saatte  mi hava almaya çıktın? Bana söyleyeceğin birşey var mı peki?" dedi. Tabikide anlamıştı bara gittiğimi ne sanmıştım ki. Anlamayacağını mı. Sonunda pes ederek "Bara gittim" dedim. Ani bir çıkışla "Ne? Ne yaptım dedin? İnanamıyorum sana Esin. Sen delirdin mi? Hani hayatını düzeltecektin? Hani bir daha o bara adımımı atmayacağım demiştin? Hani bana verdiğin söz nerde Esin?" diyerek bağırdı ve kapıyı hızla çarparak odasına gitti. Haklıydı. Ne diyebilirdim ki... Ona söz vermiştim bir daha bara gitmeyeceğim diye ama sözümü tutmadim. Ki Asel verilen bir sözün tutulmamasından nefret eden biriydi. Ayağa kalkıp mutfağa girdim ve bir bardak su doldurup içtim. Asel'in gönlünü almam gerekiyordu. O benim tek arkadaşımdı. En zor zamanlarımda yanımda olmuştu. Kendi odama geçip, üzerimdeki rahatsız edici derecede kısalıktaki elbiseden kurtuldum ve pembe ayıcıklı pijamalarımı giydim. Bu pijamalarım üzerimdeyken kendimi masum bir çocuk gibi hissediyordum. Bütün kirlerimden arınmış bir  çocuk gibi... Saçımı da sıkı bir topuz yapıp yatağıma uzandım. Yarın sabah ilk işim, kırdığım bir kalbi onarmak olacaktı. Her ne kadar kırık bir kalbin zor onarılacağını bilsemde...

İllegal OyunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin