Üçüncü Bölüm

23 7 1
                                    

Aşinası olduğum evin kırmızı kapısını kapattığımda her yer sessizliğe bürünmüştü. Bir müddet kafamı kapıya yaslayarak soluklandım. Her şey aynıydı ama bir o kadar da farklıydı. Çok değil sadece beş gün önce bu kapıdan uzunca bir süre geri dönmeme düşüncesiyle çıkmıştım. Gelin görün ki hayat sizin planlarınızdan ibaret değildi. Yine de kısmi olarak planladığım gibi gittiğini söyleyebilirdim. Sonuçta yıllar sürse de onun dikkatini çekebilmeyi sağlamıştım değil mi?

Sahi ne kadar geçmişti onu son görüşümün üstünden? Sekiz yıl? Belki de on... Fakat hislerim ve öfkem daha dün gibi tazeydi. Saçlarıma dokunuşu, kulağıma fısıldadığı sözler, benimle bütünleşen parmakları, bakmaya doyamadığım lotus çiçeği dövmesi...

Aldığım nefesi sesli bir şekilde verdikten sonra başımı kapıdan kaldırdım. Hoseok'u Taehyung'a emanet edip kafamı toplamam gerektiğini söyleyerek direkt eve gelmiştim. Fakat güzel kafam toparlanmayı bırakın daha da dağılma peşindeydi. Aynı görüntüler sürekli ve sürekli zihnimde canlanarak bana işkence ediyordu. Hoş, bu intikam mevzusunu kendime hedef bellediğim günden beri ben gayet güzel kendimi bir cehennemin içine sürüklemiştim fakat o da bana hiç yardımcı olmuyordu. İnsanın en büyük düşmanının yine kendisi olması ne boktan bir şeydi öyle.

Anahtarı portmantodaki kasenin içine atıp bıkkınca uzun koridoru aştım. Japonya'dan Kore'ye gelmek yormamıştı da şuracıktaki kapımdan odama ve oradan da odamın iç kısmında bulunan banyoma ilerlemek tıpkı üstümden bir kamyon geçmiş gibi yoruvermişti beni. Aynadaki yansımama baktığımda güzelliğimden hiçbir şey kaybetmediğimi fark etmiştim. Sonuçta bu güzel yüzümle tavlamıştım onu değil mi? Hiçbir zaman benden gitmeyen güzelliğim... Ne yaparsam yapayım kaybolmayan yegane şey...

Siz hiç güzel olmaktan nefret ettiniz mi? Ben etmiştim. Hem de etimle kemiğimle nefret etmiştim güzelliğimden. Beni cehennemin kırk kat dibine sürükleyen şey aynaya baktığımda gördüğüm surattı çünkü. O gece sarhoş ağzından çıkan ve kalbime işleyen sözleri hep yüzümle ilgiliydi. Yüzüme değil bir şiir, onlarca şiir kitabı yazılacağından bahsetmişti. Saftım. Aptaldım. İnanmıştım ona, hoşuma gitmişti beni beğenmesi. Çünkü ben onu gördüğüm ilk anda dumura uğramıştım. Her şey bir anda tepe taklak oluvermişti. Fındık burnu, kedi gibi bakan gözleri ve pirinç gibi dizilmiş dişleriyle dünya üzerinde gördüğüm en güzel şeydi. Hele gecenin sonunda gördüğüm dövmesi... Ah o dövmesi...

Yüzümü yan tarafa çevirerek zihnime dolan görüntülerden kurtulmaya çalıştım. Hızla üstümü çıkarıp kendimi duşun içine attım. Sıcak su tepemden akmaya başladığında kaslarımın ne kadar gerildiğini fark ettim. Şimdi her biri kaynar suyun altında yağ gibi eriyordu. Şampuanıma uzanıp bolca elime boca ettim. Dipleri hafif gelmiş sarı saçlarımı ne kadar yıkadım, saç derime ne kadar masaj yaptım hatırlamıyordum bile. Sadece o an banyoda olmak bana iyi geliyordu ve bende süreyi olabildiğince uzun tutmaya çalıştım.

Lifime duş jelimden sıktıktan sonra sürülmedik tek bir hücrem kalmayıncaya dek kendimi lifledim. Sanki o sabaha geri dönmüştüm. Her zerremi ondan arındırmak istercesine tekrar ve tekrar köpükledim. Bir süre sonra tenimin acısıyla gözlerim dolmuştu. Duşakabinin bir köşesine elimdeki lifi fırlatıp yere çökerek ağlamaya başladım. Gitmiyordu zihnimden lanet olası. Ne demişti bana? Belki de seni koruyucu meleğim seçmeliyim ne dersin Jimin-ah?

Aptaldı. Bu dünyada tanıdığım en büyük aptalların ikincisiydi. Birinci sırayı ne yazık ki ben dolduruyordum. Onun bana söylediği sözlerden en sevdiğimi kendime kod adı seçecek kadar aptal bir adamdım.

Orada ne kadar süre oturup ağladım bilmiyordum. Sert zeminde oturmaktan kaslarımın ağrıdığını hissettiğimde usulca yerimden kalktım. Son kez durulanıp suyu kapattım ve yan taraftaki yumuşak pembe havluyu alıp belime sardım. Yorgun adımlarla odama ilerleyip kendimi öylece yatağın üzerine bıraktım. Başım çatlıyordu. Gözlerim ağlamaktan şişmişti ve zonkluyordu. Sabah daha da şişeceği için etrafı görmekte zorluk çekeceğime emindim. Yine de şu an için yapabileceğim bir şey yoktu. Ağlamak iyi gelmişti.

Strike | Yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin