On İkinci Bölüm

55 6 11
                                    

Selamlar. İki haftalık bir sürecin ardından tekrar sizlerleyim. Umarım bölümü beğenirsiniz. Yorumlarda fikirlerinizi paylaşmaktan çekinmeyin lütfen. Keyifli okumalar 💜🫂


Hayatta inişler ve çıkışlar daima olurdu, bunu en az birkaç kez acı tatlı deneyimlemek zorunda kalırdınız. Bazen geriye baktığınızda size tebessüm ettirir bazen de üzerinden ne kadar geçerse geçsin atlatamadığınızı çok üzücü bir şekilde fark ettirerek hayatınıza dahil olurdu. Bilirdiniz, elbet bir şekilde geçerdi ama geçip gideceği o süreç cebinde sizden parçalar da taşırdı. Kimi zaman siz ilerlerken geride kendi parçalarınızı bırakıyormuş gibi, kimi zaman da süreç ilerlerken sizden bir şeyleri koparıp götürüyor ve siz buna engel olamıyormuşsunuz gibi hissederdiniz. Evet, ikisi de oldukça can sıkıcı durumlardı ve Jimin de bunu deneyimliyordu.

Gözlerini açıp da beyaz tavanla karşılaştığı anda ense kökünden çenesine ve dişlerine doğru yayılan yoğun ağrı onda tekrardan gözlerini kapatma isteği oluşturmuştu. Ne var ki o gün büyük gündü ve Jimin de dahil olmak üzere kimsenin daha fazla uykuya izni yoktu. İçinden okkalı bir küfür savurdu kendisine ve içerisinde olduğu duruma. Gerçekten böyle bir günde mi patlak vermeliydi? Olmuştu işte ve Jimin yine buna engel olamamıştı.

Kendisine bunu yapmayı elbette o da istemiyordu. Histerik krizler onu bu hayatta en ama en çok yoran şeylerin başında geliyordu. Üstelik Jimin öyle başkaları gibi öfkesini bağıra çağıra kusamıyor, kendi köşesine çekilip düşünce denizine yol alarak o dipsiz evrende kendi varlığına pek çok kez son vererek yine hıncını kendinden çıkarıyordu. Yine olmuştu. Dün yaşanan tatsız olay yine onu oldukça büyük çaplı bir krizin içerisine sürüklemişti. Neden diye sorgulamayı bırakalı çok olmuştu. Neden bütün sinirini ve öfkesini tıpkı söylemlerindeki gibi dışa dökemediğini ve kendisine zarar vermektense çevresindekilerle birlikte bu süreci atlatamadığını kendisi de bilemiyordu. Sorgulamak ona şimdiye dek hiçbir şey getirmemişti.

Biraz daha yatakta kalsa hissizleştiği için varlığını unutacağı sol kolunu Hoseok'un omzunun altından çıkarmaya çalıştı sağ kolu yardımıyla. Kısa süre içerisinde karıncalanmaya başlayan kolunu ovalayarak açılmasına yardımcı olmaya çalıştı. Önce parmak uçlarını ardındansa bileğini ve dirseğini oynatarak sonunda koluna tekrar kavuştu. Şimdi sıra karnına uzatılan iri ve ağır bacaktaydı. Taehyung her zamanki gibi en rahat olduğu pozisyonu alabilmek adına sağ dizini kırıp kendisine doğru çekmeye çalışmıştı fakat iki kişilik yatağa üç kişi yattıkları için dizi Jimin'in karnında uykuya dalmıştı. Ufak elleriyle Taehyung'un kaslı bacağını ittirdi ve kendisini aralarına alıp ona güvenli alan oluşturan iki dostunun arasından emekleyerek yataktan indi. Banyoya ilerleyip yüzünü yıkadı ve dünkü ağlama krizinden ötürü görüş açısını oldukça kapatacak şekilde şişen gözlerini aynadan görmeye çalıştı. Siktir.

Sadece gözleri değil tüm yüzü şişmişti. Derin bir nefes aldı ve banyodan çıkarak dün Yoongi'nin odaya taşımış olduğu küçük el valizine ilerledi. Valizin en derinlerine göndermiş olduğu sakinleştirici ilacından bir tane aldı ve komodinin üzerindeki suya uzanarak tek seferde içti. Bugün büyük gündü, hataya yer yoktu. Komodinin üzerine bardağı tekrar bıraktığında Taehyung'un tek gözü açık şekilde ona baktığını gördü. Hafifçe tebessüm edip eğildi ve yanağına minik bir buse kondurdu. Dostları olmasa bu hayata nasıl tutunacağını gerçekten bilmiyordu Jimin.

Taehyung'un da ona gülümsemesi üzerine "Hobi'yi uyandırma işini sana bırakıyorum. Ben şu yüzümün şişini indirmeye çalışacağım." diyerek odadan çıktı ve koridorla salonu aşıp mutfağa girdi. Uzun tezgahın en sonuna yaslanmış elindeki bardaktaki suyu yudum yudum içen Yoongi'yi fark etse de oralı olmadı. Doğruca buzdolabına ilerledi ve buzluğu açarak içine şöyle bir göz attı. Kalıp içerisindeki buzları gördüğünde belli belirsiz tebessüm ederek eline aldı ve buzluğun kapağını kapattı. "Günaydın."

Strike | Yoonmin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin