fantezik bişi mi bu

35 4 4
                                    

Saat 9du. Akşam 9. Bu saatlerde yemek yerken genelde herkes cıvıl cıvıl oturup konusup sohbet ederdi. Ama bugün bir terslik vardı. Hemde gözle görülür büyük bir terslik.

"BU SİKTİĞİMİN MASASINDA NEDEN KİMSE KONUŞMUYOR?" Bakugou artık içindeki endişenin kendini yiyip bitirmesine izin veremezdi. O da yüzleşmeye karar verip 20 kişilik sofrada herkes onu duysun diye bagırdı.

Fakat Bakugou'ya kimse cevap vermemişti. Hani sınıf grubuna ödevi sorarsınız herkes görüldü atar ya. Aynı o durum.

Bakugou'nun en yakın arkadaşı Kirishima onun yüzüne bakarak bu duruma dahada sinirlendiğini fark etti, ve sofradan kalkmaması için bir konu açmaya karar verdi.

Fakat Kirishima ne diyeceğini bilememişti. O kadar streslenmişti ki aynı masadaki herkes gibi soğuk terler akıtıyordu. Kafasını kaldırıp etrafına bakındı ve kaçış noktası olarak yanındaki sandalyede bulunan Sero'ya ayagının ucuyla hızlı ama acısız bir tekme geçirdi.

Sero hayvan gibi yemeğini tıkınırken aniden gelen bu darbeyle ağzındaki makarnayı çiğnemeden yuttu. Boğazına takılmış olacak ki seri bir şekilde öksürmeye başladı. Öksürüklerinin arasından şu kelime çıkageldi. "ANAN"

Sero'nun bu çığlığının üzerinden 3 saniye geçti ve sofradaki herkes gülmeye başladı. Kirishima bu gergin ortamı yok ettiği için kendiyle gurur duyuyordu. Fakat Sero onun ne yaptığını anlamayacak kadar salak olduğu için Kırmızı saçlı çocuğa 'hayıdır birader' bakışı atıyordu.

Sero'nun öksürükleri hidderlendikçe endişelenmeye başlamıştı Kirishima. Yine de sırtına vurup "Helal" demekten başka bir şey yapamıyordu, ve masadaki kimse onun acı çekişini duymuyordu. Kirishima dışında biri daha.

Sero öksürükleri durmayınca ayaklanıp lavaboya yürümeye başladı.

Mina bunu fırsat bilerek ortaya bir fikir attı. "Bakugou, gelsene benle Sero iyi mi bakalım." Bakugou bunun aptalca bir fikir olduğunu biliyordu fakat hem tuzak gibi görünmüyordu hem de bu ortamda durmak onun mentaline iyi gelmiyordu.

Mina masadan kalkarken eliyle bir işaret yapmıştı. Bakugou onun yanında oturduğu için ne olduğunun farkına varamamıştı ama yaptığına emindi. Mina'ya baktığında ise Yaoyorozu'yla bakıştığını gördü.

Bu işte bir şey olduğunun farkına vardı ve dikkatli olmaya karar verdi.

Ayağa kalktıklarında Mina Bakugou'nun koluna girdi ve yürüdükleri yolun kontrolünü eline aldı.

Jirou arkalarından "Minaşkım gelirken şeker getirir misin bebişim." dedi. Sato Jirou şeker diyene kadar canının tatlı bir şeyler çektiğinin farkına varamamıştı.

Mina arkasını dönüp 'tamam' işareti yaptı 32 diş sırıtarak. Bakugou artık bir şeyler olduğundan emindi.

Sofranın kurulu olduğu salondan çıktıklarında Bakugou hızlı bir hareketle Mina'nın kolundan çıkarak "Ne bokum yiyorsunuz lan siz?" dedi.

Bakugou lafını bitirir bitirmez onların çıktığı salondan bir isim çıktı.

Midoriya Izuku.

Midoriya ile Bakugou göz göze geldiler. İkili gözlerini birbirlerinden çekmediler ama Midoriya o tarafa yürümeye devam etti. Ardından konuşmaya başladı "Jirou şeker için sizi bekleyemeyeceğini söyledi de.. bende alırım dedim."

Bakugou bunun Jirou ve Mina'nın fikri olduğunu düşündü. Aslında haksız değildi ama onlar sadece uygulama işindelerdi.

"Sormadık siktiğimin salağı." diyerek gözlerini yeşilliden kaçırdı sarışın çocuk.

Ani bir hareketle birbirlerine çekilmişlerdi. Ortalarında duran Mina kendi hamlesini yapmıştı artık.

Yaoyorozu'dan yapmasını istediği kelepçeleri saniyeler içinde biri Bakugou biri Midoriya olmak üzere kilitledi.

Bakugou bulunduğu konumdan bir anda sarsılınca kelepçelerin 'click' sesini duymadı. Midoriya ise zaten olacakları biliyordu, sadece şaşırmış gibi yapmalıydı. Emindi ki hiç bir sorun olmayacaktı.

"Bu ne içindi yavşak??" dedi sarışın fakat cevabı gecikmedi. "Ya ne bağrıyosun elimiz kaydı alt tarafı."

Bakugou dediği şey yüzünden Mina'ya sinirlenmişti. Bir adım attı ki sağ elinin isteğinden daha zor hareket ettiğini fark etti. O tarafa döndüğünde ise elindeki kelepçeleri gördü.

"M-Mina.. bunlarda ne..?" dedi yeşil çocuk. Sanki bilmiyormuş gibi. Bakuou'ya olduğu gibi cevabı yine gecikmedi. "Bu kadar salak olduğunuz için ufak bir ceza. Yarın okuldan önce açarım." diyip elindeki anahtarları gösterdi.

Bakugou sol eliyle hızla pembelinin elindeki anahtarları aldı. Yüzünde kazandığını ifade eden bir mutluluk vardı. "Çok mu zekisin sen asit kafalı."

Fakat Mina gülümsemesinden bir şey kaybetmemişti. Bakugou'yu izlemeye devam etti. Sarışın çocuk anahtarları hangi tarafa döndürürse döndürsün bu lanet kelepçeler açılmıyordu.

Mina salona doğru yürümeye başladı. Arkasını dönerek "Bol şans sarı civciv." dedi ve önüne geri döndü. Döndüğünde ise Bakugou Mina'nın bilerek koyduğundan emin olduğu arka cebindeki anahtarları gördü.

Kendi elindeki anahtarı ise yere sertçe fırlattı. Sol elini yüzüne koydu ve ne yapacağını bilemeyerek 2 gündür kaçındığı Deku'nun yanında kelepçeli bir şekilde durduğu gerçeğiyle yüzleşmeye çalıştı.

"K-Kacchan ben üzgünü-"

"Kes sesini aptal. Belki bu kadar yardımsever olmasaydın seninle vakit geçirmek zorunda kalmazdım." diyip yanında duran ona göre daha kısa olan çilli çocuğa baktı. Dediği şey yüzünden yüzündeki gülümsemenin yavaşça soluğuna şahitlik etti.

"Ama senda Sero'ya yardım etmek için kalkmıştın Kacchan." Bakugou Midoriya'nın haklı olduğunu biliyordu ama bu kendisinin haksız olduğu anlamına gelmemeliydi.

"Her neyse inek."

Ardından bir sessizlik oluştu... Bu sessizliği Bakugou'nun karın gurultusu bozmuştu.

Bakugou yanaklarının gözleri kadar kırmızı olduğundan emindi. Midoriya'nın gülmesini bekliyordu bu yüzden ona yine bakmıştı ama çocuğun endişeyle ona baktığını görmüştü.

"Sofraya dönmek ister misin?" dedi yeşilli.

"Hayır kalsın. 1 öğün kaçırmak kimseyi öldürmez." diyerek yürümeye başladı.

Kelepçeleri unutmuştu ama geri hatırlaması hiç bir şey değiştirmedi. Deku'sunu peşinden yürümeye zorladı.

"Kacchan! yavaşla demir kolumu acıtıyor."

"Umrumda değil." demişti ama adımlarını yavaşlatmıştı. "Bari nereye gidiyoruz onu söyle."

"Odama gidiyoruz inek, Jirou'nun yemekten önce verdiği şarkıya çalışacağım."

Midoriya Bakugou'nun bateri kullandığını biliyordu ama onun elinden hiç dinlememişti. "Kacchan hevesini kaçırmak istemem ama bu kelepçelerle nasıl çalacaksın?"

Bakugou aslında bu ayrıntıyı unutmamıştı. Hatta bunu bilerek yakınlaşabilecekleri bir ortam yaratmaya çalışıyordu. Bugün kulaklık karının verdiği kağıtlara elini bile sürmeyecekti. Ki Mina ile yaptığını düşündüğü plandan sonra kesinlikle o şarkıyı çalmayacaktı.

"Öğreneceksin o zaman Deku."

"Daha önemli bir şey var-"

"YİNE NE VAR LANET SALAK."




"Benim çişim geldi."




Bayılıyorum Mina Jirou ikilisine.

Kelepçe olayını tek bölümde bitirmeyi düşünüyordum ama çok hoşuma gitti. Biraz yakınlaştıklarını görek lan.

Bizim Salaklar | BakuDeku | yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin