Herkese merhaba! Biraz uzun bir zaman geçtiğinin farkındayım, öncelikle bunun için özür diliyorum hepinizden. Sadece bu ara KPSS vs derken açıkçası çok odaklanamadım ve oturamadım başına, içime sinmeyen bir şeyi de sizlere sunmak istemedim. Umarım bundan sonra tam gaz devam ediyoruz, sizi seviyorum! Keyifli okumalar, beğenmeniz dileğiyle.
Sevgiler.4.BÖLÜM
Asi gözlerini yabancı bir odada açtığında güneş ışığına alışmayı bekledi birkaç saniye. Başı hafif ağrıyordu, ağzı kurumuştu ve oldukça yorgun hissediyordu. Yatakta doğrulurken kendine gelmeyi bekledi. Hemen birkaç metre ötesindeki koltukta Alaz uyuyordu. Asi'yi rahatsız etmemek için koltukta uyumuştu muhtemelen. Asi bunun anlamını düşünmek istemedi. Hayır, kaçmak istedi daha doğruydu belki de. Bu gece burada kalmasının amacı neydi, ne gerek vardı buna? Alaz uyandırabilirdi, ama yapmamıştı. Düşünmek şu an ona korkunç derecede zor geliyordu.
Roka da inat edermiş gibi tam Alaz'ın kucağına sinmişti. İnanılır gibi değildi! Bu kedi ne kadar zamandır alışmıştı bu kokuya? Ya da tek alışan Roka mıydı?
Asi sessizce yataktan kalkarken parmak uçlarında yürüdü. Uyandırmadan Roka'yı almalı ve gitmeliydi.
''Roka?'' Sessiz fısıltısı kediye doğruydu. Şu an olduğu konum ve durum keyfini kaçırmıştı. Roka'yı sessizce Alaz'ın kucağından alırken Alaz'ın uyanmaması için dua etti. Bir an önce odasına dönmeliydi. Neyse ki şu an evren onun tarafındaydı da odadan çıkmayı başarabilmişti. Kimseye görünmeden aşağı kata odasına geçti ve kapıyı arkasından kapattı. Roka direkt kendi yerine geçerken Asi kafasını kapıya dayamış derin bir nefes alıyordu. Gözlerini sıkıca yumdu. Bu iş nereye gidiyordu böyle? Düşünmemeye çalıştıkça kendini bir çıkmazda buluyordu ve bu hiç hoşuna gitmemişti. Ama yakında anlayacaktı.
****
Alaz uyandığında odada yalnızdı. Asi muhtemelen gece onu neden kaldırmadığını merak etmişti. Kendisi bile bilmiyordu ki. O an odasında ve onun yatağında uyuduğunu görmek her zamanki rutinleri gibi gelmişti ve hiç yadırgamamıştı. Baran olsaydı şu an ona imayla bakar ve gülerdi kesin. Alaz kafasını iki yana sallayarak hızla duşa girdi. Bazen ince ayrıntıları düşünmeye hiç gerek yoktu.Kahvaltı masasında garip bir sessizlik hakimdi. Neslihan çayını yudumlarken tek tek çocuklara göz gezdirdi. Bir şeyleri anlamaya çalışıyordu.
''Dün gece eğlendiniz mi?'' Gençlerin gözleri şimdi Neslihan'a dönmüştü.
''Evet, güzel bir geceydi,'' dedi Yaman kafasını sallarken. Gerçekten eğlenmişti. Yeni insanlarla tanışmak ona iyi gelmişti.
''Asi canım?'' dedi Neslihan soran gözlerle Asi'ye bakarken.
''Gayet iyiydi, değişiklik oldu gerçekten,'' dedi Asi çayını içerken. Yalan söylemiyordu, dün gece beklediğinden daha iyi ve sorunsuz geçmişti. Birbirlerini tanımak ve alışmak açısından attıkları büyük bir adımdı.
''Sen gitmedin mi abi?'' diye sordu Ece Alaz'a. Ece'nin Alaz'a olan düşkünlüğü daha farklıydı.
''Sonra katıldım fıstık,'' dedi Alaz kardeşine. Alaz Soysalan kız kardeşine düşkündü. ''Gayet iyiydi anne, bir sorun çıkmadı yani merak etme.'' Annesine gerekli açıklamayı yaparken sessizce kafasını salladı. Annesi rahatlayabilirdi.
''Cesur da gelseydi gece keşke, bugün bizimle kahvaltıya kalırdı,'' dedi Güven oğluna. Cesur'u çocukluğundan beri tanıyor ve seviyordu Güven Aydın. Bir nevi onun da babası sayılırdı.
''Sabah işe gidecekti kafeye,'' dedi Yaman babasına. ''Biliyorsun durumları.''
Güven kafasını sallarken morali bozulmuştu. Cesur kendini bildi bileli hep bir yaşam mücadelesi veriyordu. Cesur'un ailesi yoktu, ailesini tanımıyordu bile. Bir süre yurtlarda kalmış, daha sonra yollarının Yaman ve Güven'le kesişmesiyle hayatı iyi yönde değişmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KELEBEK ETKİSİ
RomanceAsi ve Alaz'ın hiç dinmeyen dinamikleri bu sefer farklı bir noktadan başlıyor diyelim.