-1-

314 15 3
                                    

Baslamadan önce bu hikaye tamamen benim Kyuhyuna olan hisslerim, ona olan aşkım vb. Olarak yazıyorum.Ayrica tüm Kyuhyun aşıklarina gelsin. Ve ilk oppam Jang Wooyoung ama SuJu'dan ilk oppam Kyuhyun oldugu icin bunu yazıyorum her neyse iyi okumalar.

Evet işte en sevdiğim gün geldi. Onu görmek için yine herzamanki gibi yerimden zıplayıp duruyorum. Oppamı görecektim ve bugün en sevdiğim derslerden biri vardı. Resim dersi onla her derste takımdık. Bugün resim dersinde onu çizecektim. Yine çok heyecanlıydım, saatime bakıp otobüsü kaciracagimi anladım odamdan çantamı alip hızla aşağıya inip kapidan cikarak durağa doğru koşmaya başladım. Tam zamanında gelmişim otobüs durağa gelmişti otobüse binip ayakta beklemeye başladım boş yer yoktu yani neyse yapılcak birşey yok.

"Günaydin Nim Song Hee" bu oppamin sesiydi arkama dönüp ona gulerek selam verdim.

"Ayakta bekleme gel yerime otur." Ayağa kalkip beni yerine oturttu. Cidden o mükemmeliğin beden bulmuş haliydi seni seviyorum oppa~

Bide bunun sevgilisi olmak vardı. Böyle bile nazik olabiliyorsa sevgiliyken düşenemiyordum bile. Onada 'Günaydın Kyuhyun' demeyi çok isterdim ama böyle bir durumda ağzımdan' oppa' kelimesi çıkacak diye diyemiyorum. Çünkü benim oppam kendisine 'Oppa denmeyi sevmeyen' türlerden. O yüzden hep gülerek ve eğilerek cevabımı veriyorum ama diğer konularda nedense hiç öyle olmuyordu yoksa sorun bende mi?

Ah bu arada ben oppamdan bahsederken kendimi unuttum. Ben Nim Song Hee 17 yaşında liseli bir gencim ve oppama deli gibi aşığım hep onun hareketlerini takip ediyorum her derste ona bakarak hayallere dalıyorum. Ama derslerim iyidir çünkü benim oppam akıl küpü anlamadığım yerleri bana anlatıyor anlamasamda yine yine anlatıyor ve bundan ne ben nede o bıkıyor. Ama böyle olunca biraz yalnış anlıyor insan sanki oda bana birşeyler hissediyor gibi ama değil o yardım etmeyi seven biri, insanların dertlerini dinlemeyi seven onlara tavsiyede bulunmayi seven biri. Benlede dertleşiyor bu çok hoşuma gidiyor. Bu kimin hoşuna gitmez ki.

3. Ders : Resim dersi

Sonunda sonunda beklediğim ders gelmişti. Kyuhyun oppamı çizmek için sabırsız oluyorum bu seferki konu yan yüz çizimdi onu çok güzel çizeceğim herzamanki gibi ( Gercekte resmim iyi degil ^^¬¬)
Çizim kalemlerimi ve defterimi çıkarıp onun güzel bir pozunu yakalamaya çalışıyordum. Tam o sırada bana dönerek gülümsedi ve konuşmaya başladı.

"Song Hee bugün rolleri değiştirelim bu sefer ben seni çizeceğim."

"T-tamam Kyuhyun"

"Tamam hadi şu kitabı oku ve bende seni öyle çiziyim." Eline kalemi alıp çizgilere başladı seslerden hissedebiliyordum.

Para mı yoksa Kyuhyun mu? Deseler Kyuhyun derim kim olsa öyle yapar sevdiği için paradan vaz geçer. Tatil yapmak mı yoksa durmadan onun resimlerini çizmek mi? Tabikide çizmek olurdu onun için yapamayacağım bir şey yok. Onun evini bile biliyordum evine gidip ilk yaptığı şeyi bile biliyordum. Yaptığı şey televizyonu açıp öylece bırakıp odasına çıkıp saatlerce pc oyunu oynamak. İşi bittiğinde ise açık bıraktığı televizyonu izlemekti. Bu kadar boş olan çocuk nasıl akıl küpü olabilirdi ki? Bu tıpkı yiyip yiyip kilo almamak gibi bir şey.

Çizim nasıl gidiyor diye baktığımda çoktan bitirmiş boyanması gerekenleri boyuyordu. Cidden o harika biri acaba benden başka sana aşık biri var midir? Aishh olsada benim kadar herşeyini bilemez.
Ona baktığımı anlamış olacak ki bana bakıp gülümsedi hep öyle kalsana.

"İşte bitti beğendin mi?"

"Bu çok güzel olmuş Kyuhyun bence haftanın en iyi resinleri bölümüne asılır "

"Bence de öyle olacak neyse zil çalmak üzere ben gidiyorum. Oh bu arada ben imzami attim sende at"
Basimi olur anlaminda sallayip imzami attim ve hocanın yanina gittim. Resmi çok beğenmişti kagidi alıp diğer seçtiği resimlerin arasına koydu.

"Hey, Song Hee hadi yemek yemeye gidelim. Tatlı patatesleri getirdin değilmi? "

"Evet getirdim Je hea gidelim"

Je hea en iyi arkadaşım, Kyuhyun oppama nasıl bağlı olduğumu birtek bilen arkadaşım. Onun ilk oppası tabikide bir idol adı neydi hah evet Lee Min Ho. Evet çok yakışıklı yalan söylemek gibi olmasın ama onuda çok seviyorum. Ama Kyuhyun oppamın yerini tutmaz.

Yemekhaneye geldiğimizde oturup yemeklerimizi yemeye başladık. Ben hem yiyordum hemde oppama bakıyordum oda yiyor mu diye bazen yemediği oluyor üzülmüyor değilim tabii.

"Yaah! Song Hee ye şu yemeğini. Hep ona bakarsan anlayabilirler."

"Anlar mı cidden?"

"Tabikide anlar hadi çabuk ye."

Ama o şu an yemek yemezken benim boğazımdan nasıl geçsin. O yemiyorsa bende yemem.

"Song Hee bakmayı kes ye artık. "

"O yemezken ben nasıl yiyim aklın basmıyor mu hiç! "

Cevap verme gereği duymadan önündeki rameni yemeye devam etti. Ben ise onun o harika duruşunu izliyordum. Ayh kahretsin beni fark etti basini buraya çevirip gülümsedi. Oppa bir daha gülsene.

Oturduğu yerden kalkıp gidiyordu nereye gidiyordu acaba takip etmeli miyim? Yok o kadarda değil sapık mıyım ben.

"Olabilir."

"Ne?"

"Yine düşüncelerini dışa vurdun tatlım. " kahretsin bunu sevmiyordum işte. Ne yapacaktım bu dışa vurmalı düşüncelerimle
Yemek saati bitmisti ama ben yiyemedim ama bu haksızlık. Ya yiyemedim yaa~ yine aç kaldım. Ama suç oppamda ona bakmami istedi bende baktım bende suç yok hıh.

- - -

Son dersteydik ders tarihti sanırım dersi dinleyen tek öğrenci bendim diğerleri uyuyordu. Oppam bile uyuyordu uyurken bile yakışıklı olabilir mi bir insan. Hocaya fark etirmeden telefonumla Kyuhyunun resmini çektim. Eve gidincede onu çizecektim bende dersi bırakıp başımı sıraya yatırıp Kyuhyuna bakmaya başladım onu çok seviyorum her şeyden çok iyi ki hayatımda varsın Kyuhyun. Senle konuşmak, ders çalışmak, ve bir çok şeyde takım olduğum için fazla şanslıyım. Ama bu sana olan utangacligimla nasıl duygularımı söylerim.

Ona bakarak hayallere dalıp uykuya daldım.

*Rüya*
Bir bahçedeydim ve hemen yanımda beyaz renkte bir at. Üstümde pudra renkte uzun bir elbise vard, beyaz at ve ben sadece bir prens eksikti. O prens ise Kyuhyundu gözlerim onu arıyordu.
Omuzlarıma değen el ile arkama döndüm bu Kyuhyundu benim oppamdı. Ona bakıp gülümsedim oda aynı seyi yapti ve elleriyle saçlarımı oksamaya başladı.

"Hazır misin Song Hee?"

"Neye? "

Bana doğru yaklaştı ilk yüzüme baktı sonra bakışları dudagima kaydı. Ve oraya odaklanip yaklaştı yaklaştı ve dudaklari dudaklarimdaydı...

İlk Oppam ( Kyuhyun)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin