Saat akşam 23.54
Jay
Şu an odamda, yatakta sırt üstü uzanmış;tavana bakarak düşünüyorum.
O pamuk şeker kokulu Omega'yı aklımdan çıkartamıyordum.
Daha onu tanımıyorum bile, böyle bir şey olmaması lazım.. Ama..
Yoksa..
Bu sırada odamın kapısına tekme atıp odaya dalan Niki yüzünden dikkatim dağıldı.
"FBI! OPEN THE DOOR! "
Ben hızla yatakta doğruldum ve refleks ile hemen ona baktım. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes verdim.
"Bir gün elimde kalacaksın, Japon bozuntusu. "
"Ayıp. Ben sana Kaptan Amerika diyor muyum? "
Ayağa kalktım ve onu kovalamaya başladım.
O benden son hız kaçmaya başladı. Hızla merdivenlerden aşağı indi ve salona gidip Heeseung'un arkasına saklandı.
"Adam öldürüyorlar! İMDAT!-"
Derken kafasına bi' tane çaktım ve kendimi kanepeye attım.
"Bunun için mi kovaladın?! "
"Evet" dedim kanepeye değen yüzüm yüzünden boğuk çıkan sesimle.
"Aptal herif ne yapıyorsun ya.. " dedi ve saçlarını savurarak odasına gitmeye başladı.
Ben ona göz devirirken Jake geldi ve tekli koltuğa oturdu.
"Ne düşünüyorsun Jay? "
"Hiçbirşey.. "
"Galiba sabahki pamuk şeker kokulu omega birilerinin dikkatini çekti. " dedi imalı bir şekilde Jake.
Hızla ayağa kalktım ve bacak bacağa atıp ona döndüm, aynı şekil imalı biçimde konuştum.
"Bana diyene bak hele! O ferah nane kokulu.. Sanırım beta.. Da birilerinin dikkatini çekmiş! "
Ben bunun deyince bir an gözleri büyüdü ve kafasını yana çevirdi.
"Kuru iftira! Kesinlikle! Kabul etmiyorum! Götünden uydurup gelmişsin-.. Zaten! "
Ben ona sesli bir şekilde gülünce biraz kızardı ve odasına gitmeye başladı.
1 hafta sonra
Grupça dışarıya gezmeye çıkmıştık. Ev çok bunaltıcıydı ama dışarısı daha da bunaltıcıydı.
"Bune amına koyim ya.. Evin için fırınsa, dışarısı güneş.. " diye söylendi Heeseung.
"Soğuk birşeyler almaya gidelim mi? " dedim.
Hepsinden onaylayan mırıltılar çıkınca dümdüz gittiğimiz rotamızı bozup sola gittik ve Chilla's Cafe'ye geldik.
Gittik ve sipariş vermek için baristanın olduğu yere gittik.
"Hoşgeldiniz efendim. Ne alırdınız acaba? " dedi bize bakmayarak. Kasada birşeyler ayarlıyordu.
Sesi tanıdık geliyordu. Dördümüz birden kafamızı kaldırdık ve onu gördük. Hepimizin gözleri şaşkınlık içinde açildi.
En son o da kafasını kaldırıp bize baktı ve şaşırdı.
"Merhaba.. Tekrardan.. "
Bu o ferah, nane kokulu.. Galiba Beta'ydı.
"Acaba.. Sipariş verecek mısınız? " diye tekrar sordu.
Doğru ya. 5 dakikadır çocuğun yüzüne bakıyoruz.
"A-ah.. Şey.. Tabi.. " dedi Jake.
Hepimiz siparişlerimizi verdik ve bir masaya geçtik. Jake hala gözleri sonuna kadar açık bir şekilde masaya bakıyor.
"Hyung.. İyi misin? " dedi Niki.
Jake cevap vermedi önce. Heeseung onu omzundan dürttü ve kendine geldi.
"Ne? Evet.. Şey.. İyiyim. "
"Birileri fenaa~~ tutulmuş-" diyordu ki, siparişlerimizi getiren geçen ki çilek kokulu omega'yı gördü Niki.
Gözleri hafif açıldı ve boğazını temizleyerek kafasını çevirdi, camdan dışarı bakmaya başladı.
"Afiyet olsun" dedi ve gitti Omega. O gittiğinde kafamı çevirdim ve geçenki üçlünün tezgahın arkasında konuştuklarını gördüm.
Gözüm pamuk şeker kokulu omega'ya takılı kaldı. Bıcır bıcır konuşup elleri ile birşeyler yapması çok tatlı duruyordu. Kendimi tutamadan gülümsedim ve kafamı çevirdim.
Baktığımda Niki ve Heeseung Niki ile dalga geçiyordu. Ama ben sessizdim.
Bu üçü ile bir anda karşılaşıp sürekli görüşmemizin bir sebebi olmalıydı.
Yada sadece tesadüftür.
Değil mi?
_________
Helloooooğ
İkinci bölümü nasıl buldunuz?
Fikirleriniz varsa buraya alabilirim.
O değilde fark ettim ki komik biri değilmişim aq 🥲
GÖRÜŞÜRÜZ!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enhypen {Omegaverse}
Fiksi PenggemarHerşey Jungwon'un Sunghoon'u çekiştirmesi ile başlamıştı.. . . . Hikaye de ana shipimiz yok ama Jakehoon bir tık daha önde olacak. . . Texing × Düz yazı