0.1

246 15 37
                                    

6 ay önceden...

Denizle beraber gelen güzel haberin etkisiyle güle oynaya üst kattaki odama çıkmış, hareketli Türkçe pop listemi açmıştım hemen. Enerjik olmam gerekli, malum sosyal pilim mülakatın ortasında aniden bitmesin. Bir kontrol manyağı edasıyla aylar öncesinden hazırladığım kıyafetleri sonunda giymenin huzuruna ermiştim. Evet, plajda güneş gözlüklü yan profil Aykut Kocaman fotoğrafını yapıştırın çocuklar. Üstümü giyinip makyaj masasına oturmuştum. Şarkıya eşlik ederken Deniz de saçıma maşa yapıyordu.

Yokluğunda çok acı çektim" demeyi isterdim
Bi' iyi geldi ki ayrılık, bitti bütün derdim
Alışmadık kalpte aşk durmaz, durmadı zaten
Kimsenin yanı boş kalmaz, kalmadı zaten

Yeni bi' aşka yelken açtım
Çok mutluyum, iki kere iki dört
Esiyo' şimdi tabii senin oralar
Aman üşütürsün, sırtını ört

"Umarım bu iş sana çok iyi gelecek balım. Ben her zaman yanında olacağım, tabii sen bu tembel Deniz'e ne kadar ihtiyaç duyarsın orasını bilemeyeceğim de."

Deniz, babası sayesinde hayatı biraz daha rahat yaşayan biriydi. Magazin haberleri takip edip aşk ve moda hakkında yazılar yazıyordu bir dergiye. Önceden de kendi bloguna yazardı ama artık blog kültürünün eskisi kadar şaşalı olmamasından kaynaklı kurumsal bir şirkete yönelmekte bulmuştu çareyi.

Ona gülümsedim, şarkıyı mırıldanır haldeyken omzumdaki elini sıktım. "Benden daha yaratıcı ve komik olmandan sebep sana ihtiyacım olacak her daim." Güldüm ve göz kırptım ona flörtöz bir şekilde. İhtiyaçlarımın bunlarla sınırlı olmadığını ikimiz de biliyorduk.

O haklıydı, hep o yanımdaydı. Kötü günümde, iyi günümde, lisenin başından beri böyleydi. Yeni bir şehre taşındığımda, doğduğum büyüdüğüm yere döndüğümde, her anahtarı çevirip girdiğim evde o vardı. Kısaca ev dediğimde aklıma anne babamdan sonra Deniz geliyordu.

Geri çekilip eserine baktığında ben de kendimi inceliyordum. Bu kızın bu konularda becerikli olduğunu, depresyona girmiş sofistike kozmopolitan Sex and the City'li İstanbul kadınları biliyordu. Biraz da komik olmaya çalışan bir sinefil dersek o ben oluyordum işte.

Tabii asıl mesele bu kadınların İstanbul'da nerede toplandığını merak ediyorsanız bu akşam görecektiniz çünkü bir kutlama yapacağımız kesindi.

"Yeni işin hayırlı olsun, kapitalist sistem bir köle daha kazandı" temalı eğlence eşliğinde tartinilerimizi yudumlayıp Deniz ve Koray'ın dedikodu, karakter analizleri ile konu erkek düşmanlığına gelecekti masada.

O sırada, dalinle yıkanan ben insanları yargılamayın herkesin kendi hayatı sonuçta söylemleriyle onların kritik masasına, tehlikeli neredeyse ateş hattından gelen sorularıyla konunun ortasına bomba gibi düşecek cevapları vermek için köşeye sıkıştırılacaktım.

Makyajımı kimse değil de Deniz bitirmişti, her zamankinden yapmıştı. Yeşil gözlerimi her seferinde koyu makyajla öne çıkartmayı severdi. Bu sefer de aynısını yapmış ama kırmızı ruj yerine çok açık pembe dudaklarıma sadece parlatıcı sürmeyi tercih etmişti. Sanatçımız galiba ilk önden şirketin CEO'su gibi görünmemem içindi.

Ayağa kalktım, ona sarılarak teşekkürler mırıldandıktan sonra boy aynasının yanındaki siyah kol çantamı aldım ve kombinimi inceledim. Ne "ben buradayım" diyordu ne de sönük kalıyordu. Yarım omuz koyu gri uzun kollu bodysuitimin altına siyah kumaş pantolon ve sivri uçlu küçük ince topuklara sahip siyah bir ayakkabı seçmiştim.

Kırık maşalı saçlarımdan parmaklarımı geçirdim ve aynada süzme işimi, pardon işimizi, Deniz de anbean beni süzmekteydi çünkü. Aynadan ona döndüğümde elimi birbirine çarptım tekrar, o da yerinde kollarını kaldırarak zıplayıp bana sarılmıştı. Ona sıkıca sarılıp sabit olduğumuz yerde sağa sola sallandık.

𝓨𝓮𝓷𝓲𝓵𝓲𝓴 ✧.*ˏˋ°•*⁀➷ 𝙱𝚊𝚛ış 𝙰𝚕𝚙𝚎𝚛 𝚈ı𝚕𝚖𝚊𝚣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin