0.4

128 12 28
                                    

Şakaklarımı ovalayarak yatakta diğer tarafa döndüm ama uykuya dalamıyordum bir türlü. Baş ağrım uyumama izin vermeyecek raddeye gelmişti. Bu yüzden sinirlenmiştim. Evet, baş ağrıma sinirlenip kafamı bir kaldırıp yastığın farklı yerine koyuyordum. Bir kaldırıp yatakta yastığımla yer değiştiriyordum, biraz aşağı biraz yukarı derken dayanamayarak gözlerimi aralamaya çalıştım. Ağrıyorlardı. Şakaklarımı ovalayarak ellerimle onları ovuşturmaya başladım.

Bu ağrının ilaçsız geçmeyeceğini anlayarak oturur pozisyona geçtiğimde Deniz'e seslendim. Yatağın ucunda bacakları sarkıtmıştım. Kambur oturuşumu önemsemeden saç diplerimi ovalıyordum. Çekmeceden ağrı kesici alacak halim bile yoktu.

Merdivenleri çıkarken terliğin sesinin bana Çin işkencesi uyguladığından habersizdi Deniz.

Bir elinde ilaç, bir elinde de su bardağı ile odaya girdi. Elinden alıp önce ilacı sonra da suyu kafama diktim. Dilim damağım kurumuştu geceden beri.

Sonra tekrar uzanmaya karar verdim. Belki ilaçla yavaş yavaş ağrım azalabilirdi. Zaten ayakta duracak halim yoktu. Şimdilik mecbur uzanmak zorundaydım.

Sırtımı döndüğüm Deniz, yatağın kenarına oturmuş konuşuyordu. Sanki onunla sohbet edecek haldeymişim gibi: "Eda, çok moralim bozuk. Ben Aslı'yı çok özledim. Şimdiden böyleyse ben ne yaparım Eda," derince bir of çekti.

Aslı, Deniz'in ablasıydı. Bizden önce İstanbul'a gelip bu evde yaşamaya başlayan ve bizim de İstanbul'a gelmek istediğimizi duyunca bize evini açıp ablalık yapmıştı. Kısaca iki gencin bilmediği şehirdeki hayatına tecrübelerini paylaşarak rahat başlamasına katkıda bulunmuştu.

Ayrı düşmemizin sebebi, 1 ay önce evlenmesi ardından da malumunuz yanımızdan taşınmak zorunda kalmasıydı. Şu anda balayındaydı.

Deniz tekrar mızmızlanarak beni sırtımdaki eliyle bir ileri bir geri çekerek salladı. "Arasam mı acaba Eda?" mırıldanarak itiraz ettim. "Saçmalama, insanları rahatsız etmesene Deniz," yine ofladı ve telefonunu eline alarak, "Arıyorum," diye kısık sesle konuştu. Yaptığını görmediğim için haber verir gibiydi.

Telefonunu anında açan Aslı abla da şaşırtmıştı. Sanki Deniz'in aramasını bekliyor gibiydi.

"Aslım, biz seni çok özledik, ne yapıyorsun?" Telefonu hoparlöre alarak benim de duymamı sağlıyordu.

"Yeni kalktık canım, yataktayız," Aslı ablanın yatakta balayında olmasına rağmen bilgisayardan işiyle uğraştığına yüzde yüz emindim. Ama bunu farklı anlamlara çekmeye çalışan Deniz, kahkaha atarak aynı anda da sırtımı sallayarak benim de ellerimi saçlarımda yüzümde bıkkınlıkla gezdirmeme sebep oluyordu.

Sabah sabah bu ne enerjidir Deniz ya. Instagram'daki damatlara yapılan karışımdan mı içtin?

"Yatakta mısınız hala?" Tekrar güldü, dizine vurarak. "Ne yapıyorsunuz yatakta?"

Aslı abla hiç onun dalga geçmesine kulak asmadan emin olduğum cevabı verdi: "Çalışıyorum tabii, yatakta başka ne yapacağım yoksa?"

Romantik davranışı, boşanma davasından sonra ona sosyal medyada iyi yorumlar yazan müvekkiline kalplerle boğmakla sınırlı olan bir kadından çok şey bekliyorsun Deniz.

"Aferin çalış çalış," diye neşesinden bir şey kaybetmeyerek güldü ablasına.

"Hadi canım, Erkan kahvaltı hazırladı, öpüyorum sizi. Sonra yine konuşuruz."

"Oo güzelmiş," diye lafının arasına atladı Deniz.

"Bu arada ben de sizi çok özledim yaa, off...of," diye abla duygusallığıyla konuştu telefondan.

𝓨𝓮𝓷𝓲𝓵𝓲𝓴 ✧.*ˏˋ°•*⁀➷ 𝙱𝚊𝚛ış 𝙰𝚕𝚙𝚎𝚛 𝚈ı𝚕𝚖𝚊𝚣Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin