Bu hayatta yaşamaktan en çok nefret ettiğim duygu çoğu insan gibi hayal kırıklığıydı.Çok umut ediyordum çünkü.Gereğinden fazla.Aslında bu kadar umut etmesem her şeye,bağlanmasam bu kadar hayallerime o zaman işler umut ettiğim gibi gitmese bile bu kadar üzülmezdim.
Olimpiyat kadrosu açıklanmıştı.Sakatlığımdan dolayı kadroda olmayacağımı biliyordum ama bilsem bile orada isimimi görmemek beni fazlasıyla üzmüştü.
Üstüne bir de sosyal medya da gördüğüm yorumlarla evde elimde telefonla oturmuş ağlıyordum.İnsanların beni aramaya başlamasıyla telefonumu kapatıp duşa girmek için banyoya doğru adımladım.Kimseyle konuşabileceğimi düşünmüyordum.
Annemin tesellileri eşliğinde duşa girip bir turda duşta ağlamıştım.Duştan çıkınca telefonumu açmaya karar vermiş,açınca da Hande'nin aramasına dönmüştüm.
Bir yandan televizyonun karşısına oturmuş Dali'yi severken bir yandan da Hande ile konuşuyordum.Hande,akşam dışarı çıkmamız konusunda beni ikna etmeye çalışırken ben gerçekten isteksizdim.
"Ben biliyorum seni bütün akşam evde oturup telefona bakarak moralini bozacaksın.İzin vermiyorum.Çabuk kıçını kaldırıp hazırlanmaya başla."
Dik oturduğum koltuğa kendimi sırt üstü bıraktım.
"Of Hande ya""Of,mof yok.Çabuk kalk ayağa,hazırlan.Bir saatten alırım seni.Öptüm."
Tam Hande'nin sözünü kesip itiraz etmeye devam edecektim ki Hande telefonu yüzüme kapatmıştı.
Gözlerimi devirip el mahkum ayağa kalkıp hazırlanmaya başladım.Saçlarımı bu sıcağa rağmen kabarmaması için kurutup düzgün bir şekile soktuktan sonra makyaj yaptım.Uzun bir süre gardrobumun önünde ne giymem gerektiğini düşündükten sonra üzerime dar straplez siyah bir bluz,altıma da yine siyah düz inen bir kot pantolon giyindim.
Çanta olarak siyah küçük bir omuz çantası alıp,ayakkabı olarak da krem rengi sneakerlarımı giyindim.Aynanın önünde son kez kendimde göz gezdirirken Hande'nin çaldırmasıyla geldiğini anlayıp annemgille vedalaşıp evden çıktım.
Büyük ihtimalle bu gece Elif'te kalırdım.Arabaya bindikten sonra Hande'yle sarılma seansı yaptıktan sonra yola koyulup gidene kadar canımız çıkana kadar gülmüştük.Yarım saatlik yolda bile Hande'yle ettiğimiz muhabbet bile bana iyi gelmişti.
Mekana geldiğimizde Hande beni kapıda indirmiş,kendisi arabayı az ileride ki valeye götürmüştü.Ben kapıda Hande'yi beklerken bir yandan dışarıdan geldiğimiz mekanı inceliyordum.Buraya değil ama buranın yan tarafında ki restorana daha önce kızlarla gelmiştik.
Burası da oldukça lüks,denize sıfır ve güzel bir ambiyansı olan mekana benziyordu.
Telefonumun zil sesini duymamla telefonumu çantamdan çıkartıp beni arayan Ebrar'ın aramasını cevaplamıştım.Nerede olduğumuzu soran Ebrar'a yeri tarif edip telefonu kapattım.
Hande'nin nerede kaldığını merak etmeye başlamıştım.Ayaklarımın ucuna kalkıp gözlerimle Hande'yi ararken açıkçası oldukça zorlanıyordum.
Hande'nin olduğu yerde kalabalık sayılabilirdi.İkimizin arasında ki mesafe de biraz uzak olduğundan Hande'yi seçemiyordum.Çantası da bende olduğundan dolayı arayamıyordum da.
Ayaklarımın ucuna kalkmış,gözlerimi kısmış,aynı zamanda kaşlarımı çattığım dışarıdan oldukça komik göründüğüne emin olduğum ifademle Hande'ye bakmaya devam ederken restorandan hızla çıkan birinin bana sol tarafımdan çarpmasıyla sağa doğru savrulmuş,elimde tuttuğum çantalar sağ tarafımda kalan yola doğru fırlamıştı.