"Abi o oraya konulur mu hiç? Kıracaksın şimdi"
Sabah bağırışma seslerine uyandım. Gözlerime karşımdaki perdesi açık pencereden gün ışığı vuruyordu. Zar zor yatakta doğrulup aşağıya neler olduğuna baktım.
Sanırım yine birileri bu mahalleye taşınıyor. Bu kaçıncı oldu? Saymadım bile. Buraya yeni evler yapıldı diye hemen taşınmak zorundalar mı?
Perdeleri kapatıp yeniden yatağıma uzandım. Kim olabilirdi bu yeni kişi? Acaba benimle arkadaş olabilir miydi?
"Oğlum, Jeongin! Hadi gel kahvaltı et."
"Geliyorum"
Hiç kahvaltı edesim yok ama aç kalmamak için yiyeceğim.
"Al, kırdın işte! Ev sahibine ne diyeceğiz şimdi?"
Bağırışma seslerini duymamak adına pencereyi kapattım. Sonra kahvaltı için odamdan çıkıp mutfağa doğru ilerledim.
Mutfağa girdiğimde biraz dağınıktı. Çok fazla dolabımız olmadığından etrafın tencerelerle,tabaklarla dolu olması normaldi.
Masaya baktığımda annemin sadece bir tabak koyduğunu gördüm.
"Anne, sen ne yiyeceksin?"
Annemin aç kalmasını istemiyordum. Ben yerken onun aç kalması hoşuma gitmezdi.
"Beni boşver sen ye oğlum."
"Olmaz sen ye ben zaten aç değilim."
"Emin misin?"
"Evet anne hadi ye."
Aslında aç değildim evet ama yinede bir şeyler yememin sakıncası olmazdı.
Annem yemeye başlayınca bende odama gidip üstüme bir şeyler geçirdim. Yeni taşınan kişinin kim olduğuna baka-
caktım. Sonra kendi kendime onun hakkında düşünüp iyi veya kötü biri olduğuna kanaat getirecektim.Ne güzel aktivite değil mi?
Arkadaşım olmadığı için bende kendime böyle şeyler buldum.
"Anne ben çıkıyorum"
"Tamam oğlum dikkatli ol yeni taşınan kişi kaba biri gibi duruyor"
"Tamam"
Kapıyı sert olmayacak şekilde kapatıp hızlı hızlı yürüyerek yeni taşınan kişiye bakmaya gittim. En azından bir "Hoşgeldin" söylerdim.
Albino olduğum için herkes bana değişik değişik bakıyordu ama kimin umurundaydı ki?
Ev iki katlıydı. Dış duvar rengi skoyu bir gri idi. İki balkonu vardı; biri büyüktü ve içine büyük bir koltuk bile sığabilirdi, diğeri ise küçüktü ve içine en fazla on tane insan sığardı. Büyük balkon evin ön tarafında, küçük balkon arka tarafındaydı.
Büyük balkonun orada durup eşyaları taşımaya çalışan insanları izlemeye başladım. Onların başı olduğunu düşündüğüm kişi sürekli diğerlerine bağırıyordu.
"Dikkatli olsana! Az kalsın düşürüyordun. Ev sahibine söylerim sana para vermez ona göre davran"
Kendini ne sanıyordu bu herif? Ama karışmadım. Zaten gözlerim tam görmüyordu. Bir de bununla uğraşamam.
Biraz daha izledikten sonra bir ses duydum. Eşya kırılma sesi gibi bir şeydi.
"AŞAĞIYA DÜŞÜYOR!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Albino'Jeongbin
FanfictionChangbin, yeni taşındığı mahalledeki albino olan oğlana aşık olur. Peki bu çocuk Changbin'i kabul edecek miydi?