13

67 8 25
                                    


En huzurlu yanımdı benim o. Şimdi ne diye nefretle kapısında dikiliyordum ki.

Göz kapaklarımı ağırca açtığımda önümdeki kapıyla yüz yüzeydim. Belkide çalmadan gidecektim, çünkü korkmuyor değildim; ya tekrar kapılırsam o mavi gözlerine, ya sıcacık dudakları tekrar örterse sinirimi.

Korkuyordum kapılmaktan, ona karşı bu sinirimin kısa sürmesinden.
Daha fazla duramadım ayakta, titreyen bacaklarıma engel olamıyordum.

ve kapıyı tıkladım, açmamasını dileyerek.

tak

tak

tak...

kapı ardına kadar açıldığında bakamadım gözlerine. kendimde o gücü bulamamıştım.
Ardından sesi yankılandı boş apartmanda

"Geleceğini biliyordum, güzelim"

yakınlıktan olsa gerek, kokusu burnuma iliştiğinde yanaklarımın kızardığını hissettim.
Yine çok güzeldi, ama Yuki için kendime gelecektim.

Başımı sonunda kaldırıp mavilikleriyle bakıştım bir süre.

"Sen ne kadar şerefsiz birisin, arkadaşlarıma zarar vererek sana yanaşacağımı falan mı sanıyorsun? Yuki'ye yaptığın saçmalık neydi ha!"

Onunla hayal ettiklerimin tersi çıktı sesim, yapamacağımı düşünmüştüm oysaki.

Dediklerim takmayarak içeri girdi, kapı açık beni öylece bırakmıştı.

Sinirle ayakkabılarımı çıkartıp peşinden girdim, sonra da kulaklarının zarını patlatma isteğiyle kapıyı sertçe kapattım.

"Sen o kadar yüzsüzsün ki seni sevdiğim günü sikeyim, seninle seviştiğim günleri sikeyim. Bana bakan o aşkla gözlerin varya onların amına koyayım!
Hiç mi sevmedin beni ha? o kadar mı değersizim gözünde, bu mallıkları söylerken aklına gelmedi mi üzüleceğim?!"

sessiz evin içindeki bağıran sesim duvarlara çarpıyordu adeta. Oysa mutfakta suyunu almış ve tezgaha yaslamıştı alt bedenini.

Hiç yaklaşamadım ona, ellerimiz yanlışlıkla değerse tekrar aldanırım diye. Uzaktan bakmakla yetindi bedenim ona. Çok özlem duyuyordum kokusuna, sesine, öpmesine...

"Bizi düşündüğüm için yapıyorum zaten, neden anlamak istemiyorsun? Küçücük bir olayı büyültüp ağzımıza sen sıçtın Charles"

dediğiyle alayla gülüp bir adım attım ona doğru, ürkerek.

"Ben mi bozdum yani her şeyi! Sen çok mu masumdun o gün? Sevgiliyken başkalarını ayartan sendin! ben değil..."

En sonunda kıstığım sesim ortama kırgınlık havası dağıtmış gibiydi.
Dışardan vuran ay ışığı parlatıyordu etrafı, o yeterdi bize.

Eli aspiratöre gittiğinde sarı ışığı açmıştı.
Hiç istememiştim, onun yüzünü bu kadar net görmek.

"O güzel yüzünden mahrum kalmayayım be gülüm"

aklımı okurcasına söylediği cümleye karşılık vermeden iç çektim. Beni sınıyordu.

"Konuya geleceğim direkt Max. Senin gibi konuyu değiştirip salağa yatmayacağım."

kaşları yukarı havalandığında kulağının bana kesildiğini anladım. Yutkunup devam ettim:

"Ayrılma sebebimiz sensin ilk önce bunu o minik beynine sok! Sana hala aşıkken beni yerle bir etmene gelmiyorum bile. Sen bizi mahvettin Max, biz buna değer miydik söylesene? Amına kodumun hayatına yaşamak için geliyoruz, sevmek için geliyoruz. Ama çok şükür senin yüzünden derdimiz hiç bitmiyor."

tam lafımı kesecekken susması için tekrar konuştum.

"Senin hiç konuşmaya hakkın yok! O çeneni kapatıp beni dinleyeceksin. Arkadaşlarımı rahat bırakacaksın, kimseye dokunmayacaksın, anladın mı beni! O siktiğimin elleri bi değsin Yuki'ye bak bakalım daha beni görüyor musun! Rüyalarına bile girmem haberin olsun!"

Sinirle soluyup mutfakta onu tek bırakıp hızla çıktım ordan. Peşimdeki adım sesleri beni deli ediyordu. Bana sarılıp 'gitme' dese gitmezdim. Konuştuklarım ve hissettiklerim çok farklıydı.

kalbim ona aşıktı, beynim ise ona kırgın.

Dış kapıya yaklaştığımda kolumu dirseğimden sertçe tutup dibine kadar yaklaştırdı beni. Beklemiyor değildim, ama istemiyordum ona yakın olmak. Beni kendine bağlamasın istiyordum.

"Charles..."

başka hiçbir şey demedi, dememe de müsade etmemişti.

ardından kırmızıya çalan dudakları dudağımı buldu. Gözlerim dolarken sertçe kapattım akmasınlar diye.

Ağzımdan bir hıçkırma kaçırdığımda yaşlı gözlerimi açıp, dudaklarımızı ayırdım nefretle.
Fakat hala nefeslerimizin birbirine çarpacak kadar yakınındaydım.

Sağ eli çeneme çıktığında baş parmağıyla yavaşça yukarı çıkarak yanağımı okşadı, gözlerimden akan yaşları silmek için.

Kendimi çok zor tutuyordum, dayanamayıp çekildim dibinden. Aramızdaki mesafeyi açtığımda seslice nefes verip elimle sildim yanaklarıma akan damlaları.

Gözüm Max'e ulaştığında kalbimdeki kırıklıkla konuştum:

"Yapma... sana her zerremle aşık olmuşken, bunu kullanma. Yaptıklarını affedecek değilim"

ayakkabılarımı geçirip, apartmanın merdivenlerinden seslice indim.

Ve şunu anladım;

Eğer birini kaybetmek istiyorsanız, onu çok sevin yeter.

olummm bu neydi böyle
ayrıca vpne güven olmaz arada girip çıkıyorum haberiniz olsun bebeklerim

yoursHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin