-KARANLIĞIN İÇİNDEKİ EZGİ-

10 0 0
                                    

Medya: Ezgi Yalçın (Arslanoğlu)- Ezgi ve Elçin'in dansı

"Hazır mısın?" kafamı kaldırıp onla göze göze geldim. Uzattığı elini tutarak en kararlı sesim ile "Kazanalım şu yarışmayı." dedim. "İşte benim kızım. Hadi harikalar yaratalım." Üstümdeki montu çıkartarak buz pistine adımladım. Adımımı atar atmaz anons duyuldu.

"Ladies and gentelmen. Here are Ezgi Yalçın and Elçin Kızıl from Turkey with the Indian folk dance"(Baylar ve Bayanlar. Hint foklörü ile karşınızda Türkiye'den Ezgi Yalçın ve Elçin Kızıl)

Seyirciyi selamlayarak en ortada buluştuk ve dansa başladık. Birleştirdiğimiz şarkılardan ikinci kısma gelince tüm marifetlerimizi göstermeye başladık. En son parçada ise son dönüşü yaparak gösteriyi tamamladık. Yüksek çığlık ve alkışların arasından seyirciye selamlayarak birbirimize sarıldık. "Mükemmeldin." yanlış. "Mükemmeldik."

Sahanın dışına çıkınca koçumuz Safa abi yanımıza geldi ve montlarımızı bize uzattı. "Kazandınız. Kazanamasaydınız da benim için en iyisiydiniz." diyerek bize sarıldı.

"Competition between spouses, gold medal went to Turkey!(Eşler arası rekabet, altın madalya Türkiye'ye gitti)"

-----------------------------------------------------------------------------------

Türkiye havaalanına iniş yapmıştık. Üstümüze olan beyaz montların üzerindeki Türk bayrağı ve boyunuzdaki altın madalyalara gururla bakıyorduk. Sırt çantalarımızı sırtımıza alarak ana binaya giriş yaptığımızda yüksek anons tekrar duyuldu

"Sevgili yolcular bu gün büyük bir gurur kaynağı iki arkadaşımız havaalanımızda... İşte Kanada olimpiyatları, çiftler arası buz pateni müsabakası birincileri. Elçin Kızıl ve Ezgi Yalçın..."

Islıklar, alkışlar, tebrik dolu haykırışlar ile duygulanmamak elde değildi. Elçin yanıma gelerek elimi tutmuştu. Birbirimize baktık ardından yolcular önünde eğilerek teşekkürlerimizi sunmuştuk. Hızlı adımlar ile orayı terk ederek çıkışa yöneldik. Orada da bizi bekleyen süprizler vardı. Elçin'in anne ve babası. Asuman teyze ve Seyit amca. Oğulları ve bana gururla bakıyorlardı. "İşte bizim canlarımız." diyerek hızlıca sarılmıştı bize Asuman teyze.

"Tebrik ederim güzel kızım." diye yanaklarımı okşayarak öpünce bende ona sımsıkı sarılmıştım. Çok seviyordum onları. Üstümde emekleri çoktu. "Çok teşekkür ederim Asuman teyze. Oğlun olmasa yapamazdım ama..."

"Biz bütünüz kızım. Birimiz yoksa diğerimiz de yok. Bunu unutma. Ama bu durum sanırım 2 ay sonraki single buz pateni yarışması için geçerli olmayacak." demesi ile 2 ay sonraki yarışma aklıma gelmişti. Türkiye'de yapılacak olan bu yarışmada sadece Türk ülkeleri olacak ve çift olması yasaktı. Kadınlar ve erkekler kategorisinde iki grup şeklinde yarışılacaktı. Aklıma gelen senaryo ile Elçin'e dönmüştüm.

"Allah'tan Türk ülkeleri arasında. Japonya katılsaydı Yuzuru seni mahvederdi." diyerek dalgaya almıştım onu. 3 sene önceki Paris buz pateni yarışması globaldi ve Yuzuru Hanyu Elçin'in elinden birinciliği almıştı. Morali bozulmuş olacak ki elindeki su şişesini kafama fırlatmış ve "İkinci olmak kötü değil bir kere. Ne var sen birinci olmuşsan?" dedi. Seyit amca oğlunun bana attığı şişeyi geri oğluna atarak "Kızıma bir daha şişe fırlatırsan o şişeyi götüne montelerim Elçin. Bırakın benim pamuk kızımı." diyerek bana sarılmıştı. Tam Elçin itiraz edecekti ki telefonum çalmaya başladı. Cebime koyduğum telefonu çıkardığım zaman arayan kişi ile olan keyfim uçup gitmişti.

Babam...

"Efendim." diyerek açmıştım telefonu. Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Tebrik ederim." klasikti. Ben kazanırım. Babam sadece tebrik eder ve kapatırdı. Ama bu sefer farklıydı. Kapatmadı.

RUHUN EZGİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin