13 (final part 2)

371 38 82
                                    

Siyah, her yer siyahtı. Gökyüzü ayrı siyah, toprak ayrı siyahtı. Gece olmuştu artık. Ama o hala mezarın başındaydı. Arkadaşları da uzaktan onu izliyorlardı. Semih'in eğer son bir isteği olsaydı Barış'a sahip çıkmalarını isterdi. Onlar da sahip çıkıyordu işte.

Semih'in sesi artık hastane odasında yankılanmıyordu. Koridorda da, halısahada da, evde de, okulda da aynı şekilde. Büyük bi boşluk hissediyordu Barış. Sadece kalbinde değil tüm vücudunda, ruhunda koca bir boşluk vardı. Semih'ti o boşluğun adı.

Herkes tek tek ayrılmıştı mezarın başından. Bi barış kalmıştı, bir de arkadaşları. Annesi bile gitmişti.
Omzuna değen elle kafasını kaldırıp Kerem'e baktı barış. Bakışından ne diceğini anlamış olacakki kafasını hızla iki yana sallamıştı.

"Yalnız kalmaktan nefret eder o"

İçine içine konuşmuştu biraz. Kendi kafasında kabullenemiyordu işte. Diğer yanına gelen Hakanla bu sefer ona baktı.

"Barış, Semih gitti."

Soğuk bir su gibi çarpmıştı bu cümle suratına. Semih gerçekten gitmişti ve geri getiremezdi onu. Ağlaması şiddetlenirken Kerem konuştu bu sefer.

"Ağla diye söylemiyoruz, kalk eve gidelim diye söylüyoruz, hadi Barış'ım kalk."

Hızla ayağı kalkmıştı Barış. Bu kadar çabuk ikna olucağını beklemiyordu hiçbiri.

"Barış'ım deme bana. Kimseye ait değilim ben, Semih'e aitim sadece, o da artık yok."

Son cümlesinde ağlaması da hiddetlenirken sesi de kısılmıştı bir yandan. Kerem kalkıp sarıldı kıvırcığa. Onun arkasından hepsi kalkıp grupça sarılmışlardı.

En nihayetinde arkadaşları da Barış'ı orda bırakmak zorunda kaldılar. Her şeyi denemişlerdi kaldırmak için ama nafile. Geceyi orda geçirmeyi planlıyordu Barış. Bütün gece uyumamış Semih'i düşünmüştü. Onunla olan anılarını hayal etmişti. Tanıştıkları ilk günden beri her olayı tek tek bir daha yaşamıştı zihninde. Son 2 ayı düşünmemişti hiç. En azından hayalinde mutlu sonla bitirmek istiyordu ikisini. Mutlu son olur muydu ki? Mutluysa son olmazdı zaten, sonlar hep acıtırdı. Ne derdi masallar, bundan sonra hep mutlu yaşadılar. İnsan hep mutlu yaşayamazdı ki inişli çıkışlı bir dünyanın içerisindeydiler. Barış da o inişin dibindeydi işte, çıkışı olmadan.

Arda'nın gitmeden önce eline tutuşturduğu kağıda baktı. Açmaya korkuyordu. Semih de fazla vaktinin kalmadığını bildiğinden ona bir not bırakmıştı. Okumak istemiyordu, çünkü ondan kalan canlı tek hatıra o kağıt parçasıydı. Şimdi onu okursa, o hatırayı da eskitmiş olacaktı. Çok sevdiğin bir kitabın son bölümünü okumaya gönlün elvermez ya, aynı o şekildi işte, okuyamıyordu. Ama okuması da gerekiyordu. Elleri titreyerek kağıdı açtı. Sevgilisinin el yazısı bile ağlamasına yeterdi.

Sevgilim,
Eğer zaten bunu okuyorsan, ben çoktan gitmişimdir. Bu notu sen üzülme diye yazıyorum. Ardaya bırakıcam ki sana versin. Öncelikle nasıl başlasam bilmiyorum. Hayatıma bir anda dahil oldun, lisenin daha ilk günü. Seni o gün ilk gördüğümde etkilendim yalan yok, ama böyle olucağını tahmin etmezdim. Bana bakan bir çift ela gözün her şeyim olucağından habersiz bakıştım seninle. İyiki o gün sana açıldım, yani ilk adımı atmaya korktuğun için mecbur ben yaptım diyelim. Ama iyiki oldu. Hayatımın en güzel kısmını seninle yaşadım ben. Her hayalime ortak oldun. Hani o gün demiştin ya bana "arkandaki bana güvenip her kavgaya karışıyorsun diye" kısmen doğruydu bu cümle, sana güveniyordum, ama arkamda değil yanımdaydın sen benim. Hep yanımdaydın hemde. İlk başta kanser olduğumu öğrenmeni istemedim çünkü korktum. Ama sen o zaman bile hep yanımdaydın. Bir saniye olsun bırakmadın elimi. Uyurken başımda beklediğini biliyorum, en ufak hareketimde gelip yastığımı düzeltiyordun. Yaza girmemize rağmen üstümü örtüyordun hep, eh bende üşüyordum ama. Barış sen benim hayatta isteyebiliceğim en büyük hayaldin ve gerçek oldun. Son 3 yılımı ne kadar güzelleştirdiğin hakkında bir fikrin yok. Ama sen benim hayat enerjim, yaşama sevincimsin. Antremanlarda bana diyordun ya nerden geliyo bu enerji diye, senden geliyordu benim enerjim. Bir bakışmamız, bana kısacık bir gülüşün, özellikle göz kırpışın tüm günümün mükemmel geçmesini sağlıyordu. O zamanlar öyleydi ama şimdide değişen bir şey yok. Hasta olduğumu öğrendiğimde yıkılmıştım. 2 hafta gizledim sizden de. Ama sen öyle bir yanımdaydın ki, ben hasta olduğumu bile unutuyordum seninle. Sana ve bütün arkadaşlarımıza ne kadar teşekkür etsem az. Bunca zaman yanımda olduğunuz için teşekkürler. En çok sana teşekkür ederim. Bir saniye bile yalnız bırakmadın beni, dediklerimi hiç ikiletmedin üzülmiyim diye. Sen beni koruyan meleğimsin Barış. Sadece koruyan değil sevenimsin. Sen beni bu hayatta en çok seven kişisin. Bakma anneme falan, hastalıktan önce hayatımda yeri bile yoktu onun o kadar. Nöbet günlerinden beni hatırlayamıyordu ki. Onu da suçlayamam ama. Umarım o da eski hayatına bir an önce döner. Sana eski hayatına dön diyemem, dönemezsin biliyorum. Ben olmadan uyuyamıyorsun onun da farkındayım. Evdeki hiçbir tişörtümü yıkamadım bu yüzden. Ne kadar idare edebilirsin bilmiyorum ama alışman gerek Barış. Bensiz bir hayata alışman gerek, biliyorum zor ve kabullenemiceksin. İnatçısın çok, ama yapmak zorundasın. İkimiz için yaşa olur mu? Seni çok seviyorum sevgilim her şeyden çok hemde. Sayfanın bitmesiyle bende yazımı bitirmek zorundayım. Sana olan sevgimi sözcüklere sığdıramam ki ben. Kendini çok üzme sevgilim nolursun. Mezarımda da bekleme, bir şeyi değiştirmicek. Evine git ve dinlen, 2 ayda çok yordum seni. Özür dilersem daha çok kızarsın o yüzden dilemiyorum. Seni bıraktığım için kızma bana olur mu, ben istemedim bunu. Kızmazsın da biliyorum ama yinede. Kenan'a iyi bak olur mu, en çok onun ihtiyacı var biliyorum. Her şeyden önce kendine iyi bak sevgilim, öbür dünyada görüşmek dileğiyle, seni çok seviyorum.

Mektup elinden kayıp düştü Barış'ın. Hıçkırıkları dinmiyordu, ağlaması hiddetleniyordu. Nasıl ondan hayatına devam etmesini bekleyebilirdi ki. Onsuz bir anlamı mı vardı hayatın. Kendisini çok iyi tanıyordu biricik sevgilisi. Sabaha kadar orada oturdu Barış. Kuru toprağın üzerinde, böceklerden korkmasına rağmen oturdu. Semih de çok korkardı böceklerden.

O aklına gelince ağlaması yine hiddetleniyordu, daha ne kadar ağlayabilirdi bilmiyordu.
Güneşin ilk ışıklarının yüzüne vurmasıyla gözünü kıstı. Rahatsızca yerinde kıvrandı. Semih haklıydı, daha fazla burada durmanın bir anlamı yoktu.

Birdahaki bölüm hikayenin son bölümü olucak. Bittikten sonra napıcam bilmiyorum kısa sürede bende bağlandım kitaba ya. En baştan bende okicam. Biraz hızlı atıyorum ama hemen son bölümü paylaşmak istiyorum o yüzden.

Bound to you// BARSEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin