Titreyen ellerimle tuttuğum su şişesinden küçük bir yudum daha alıp şişeyi yere bıraktım.Soluklarım hala düzensizdi.1 saat önce yaşanan olayın şoku hala üstümdeydi.Olanlara inanamıyordum.Nasıl bir devirde yaşar olmuştuk böyle? Genç bir kız akşamüzeri tek başına sokakta gezemiyorsa kalan özgürlüklerden,haklardan söz etmek neye yarardı?Söz edilse bile ne kadar inandırıcı olabilirdi?
Düşüncelerimin içinden koluma dokunan elin yumuşaklığıyla çıkabildim.Gözleri yavaşça sabitlediğim yerden yukarı kaldırdım.Yanımda benimle birlikte yerde oturan Tuna'nın acı kahveleriyle buluştu gözlerim.O olmasaydı muhtemelen şu an çok kötü bir halde olurdum.O iğrenç adamların altında muhtemelen...
"Daha iyi misin?"diye sordu belli belirsiz şefkat ve endişenin patlak verdiği bir ses tonuyla.
Kafamı sallamakla yetindim.Ağzımı açıp konuşacak gücüm yoktu.İyi de değildim.Bir yalanı söylemek için de ağzımı hiç açmamayı tercih ettim.Annemle babam bu yaşananları duysa acaba korkarlar mıydı?Bana sarılıp,saçlarımı okşayıp işe yaramayacak ama ihtiyacım olan teselli cümleleri söyler miydi?Düşündüklerime kendim bile inanmayarak kafamı iki yana salladım.Onlar benim için asla endişelenmezdi.
"Seni evine götürmemi ister misin ?" diyerek yine yaptığım iç çatışmayı böldü.Evden uzaklaşma isteğim yüzünden bu haldeydim zaten.Şimdi oraya nasıl gidebilirdim?Gitmek daha kötü gelecekti.İçlerinde daha dökecek öfkeleri olduğuna emindim.Eve gittiğim an bunları kusacaklardı ve bununla yüzleşmeye hazır değildim.
Ekin ve Duru arasında bir seçim yapmam gerektiği sonucuna vardım.Duru'nun serinkanlılığına ve sakinliği şu an bana da daha iyi gelecekti.
"Nereye götüreceğini ben tarif edeceğim."derken tekrar gözlerimiz buluştu.
Başıyla onaylayarak ayağa kalktı.Kalkmam için bana da elini uzattı.Onu görmezden gelip sol elimle arkamdaki duvardan destek alarak kalktım.Ona ihtiyacım yokmuş imajı vermeye çalışmam şu an çok boş bir çabaydı ama bozuntuya vermedim.Tuna önümde yürürken arabasına kadar onu takip ettim.Arabasının kaldırıma park ettiği 1970 model Chevrolet Chevelle SS olduğunu görünce ne kadar berbat bir halde olsam da etkilenmeden edemedim.Eski model arabaları oldum olası sevmişimdir.Havanın kararmasıyla yıldız gibi parlayan arabanın kaygan,simsiyah boyasından gözlerimi alamıyordum.Düşük tavanlı,iki kapılı çok güzel bir arabaydı.
Arabayı incelemeyi bırakıp sürücü koltuğunun diğer tarafındaki kapıyı açtım ve arabanın deri kaplama koltuklarına kendimi bıraktım.Başımı arkaya yaslayıp gözlerimi kapadım.Yaşananlar bir şerit halinde tekrar göz kapaklarımın arkasında canlandı.
Adamların beni kovalayışı,kendimi savunma çabalarım,Tunanın gelişi,adamların korkup kaçması,Tunanın peşlerinden gitmesi,benim geri dön diye seslenmem,şaşkınlıktan dönüp geri gelmesi,boynuna sarılıp dakikalarca ağlamam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİPNOZ
عاطفية"HAYATLARIMIZ BAŞLAMAMASINI İSTEDİĞİMİZ AMA ENİNDE SONUNDA BAŞLAYAN HİKAYELERLE DOLU." 17 yaşındaki Füsun yaşadığı bazı problemler sonucunda çareyi psikolojik destek almakta bulmuştur.Bu destek yüzünden geçmişinin karanlık köşelerinin aydınlanaca...