Bir zamanlar parmağının kanamasına bile ağlayan bir kız çocuğu,artık can yakmaktan zevk alıyordu...
"Son kez soruyorum konuşucak mısın yoksa konuşmayacak mısın?"
"Size," dedi dişlerini sıka sıka "Asla konuşmayacağım!"
Dudaklarımı büzerek baktım karşımdaki sandalyeye bağlı adama.
"Peki,sen bilirsin...Turan!"
Kapının açılmasıyla içeriye Turan komiser girdi.
"Emredin sayın savcım."
Benle kekelemeyerek konuşabilen tek insan Turan idi.Çünkü aynı zaman da benim yakın arkadaşımdı.
Çenemle adamı işaret ettim. "Çöz şu iti."
Kafasını sallayarak adama doğru yürüdü.İpleri bende çözebilirdim ama asla bir şerefsize dokunmazdım.Bir teröriste dokunmazdım.
Turan adamın iplerini çözmeye başlarken Ebu-Cehil, benim tabirimle şeref yoksunu it kahkaha atmaya başladı.
"Ne o? Benden birşey çıkmayınca hapse mi atmaya karar verdin?" Tekrar gülmeye başladı."Biz olsak ne yapardık biliyor musun?Siz bütün herşeyi dökülene kadar işkence yapardık. Ama sizin vicdanınız ve dininiz buna izin vermiyor değil mi?"Tekrar güldü.Bir anda gülümsemesini durdurdu ve pis bir sırıtışla bana bakmaya başladı.Midem bulandı.Bu adamların yaptıklarını düşününce başım döndü ama belli etmedim.Ben her zaman iyiydim,hiç birşeyim yoktu.
Bu sırada Turan ipleri çözüp sırıtarak odadan çıkmıştı.Neden sırıttığını çok iyi biliyordum ve haklıydı.
"Yoo." dedim dalga geçer gibi.Aslında dalga geçiyordum."Kimse sana işkence edemez."Ellerimi dizlerime koyarak yüzüne eğildim.Kan ve ter kokusu midemi bulandırdı.
Sırıttım."Ben hariç!"
Yüzü kızardı daha çok terlemeye başladı. Keyifle izledim bunları.
"Bunu yapamazsın!"
Arkamı döndüm ve siyah odanın içindeki siyah büyük dolaba doğru yürüdüm.Topuklularımın çıkardığı tok ses odada yankılandı.Kan kokan dolabın kapağını açtım. Ve içinden sivri uçlu,tırtıklı bir bıçak çıkardım.
Cehil'e doğru yürüdüğümde korkudan nefes alamıyor gibiydi.Tam karşısında durdum ve bıçağın ucuyla parmağımın ucunu kestim.Küçücük kesikten oluk oluk kan akmaya başlayınca gülümsedim.
Cehil'in arkasına geçtim ve ellerimi omzuna koyup kulağına doğru eğildim.
Fısıldayarak "Kararını verdin mi?" dediğimde burnundan derin bir nefes vererek "Bunu yapamazsın." diye tısladı.
Doğruldum ve sakince bıçağın ucunu incelerken yine sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladım."Öyle mi?" dedikten sonra bir anda bıçağı sağ omzuna sapladım.
Acıyla haykırdı.Kahkaha atmaya başladım.Can yakmaktan zevk alıyordum.Özellikle böyle pisliklerin canını yakmaktan.Omzu uyuşunca dişlerini sıkmaya başladı.
"Çetin ceviz çıktın sende ha."
Malzeme dolabımdan matkabı çıkarıp en sivri ve uzun ucunu çıkardım.Matkabı bacağına yaklaştırdım ve çalıştırmaya başladım.Şimdi de rengi atmıştı.
Az bile yapmıştım.
Matkap tam bacağına değecekken "Tamam!" diye bağırdı."Tamam,herşeyi anlatıcam.Lütfen...Dur."
Matkabı bacağından uzaklaştırıp kapattım ve masaya bıraktım.
Ona doğru yürüdüm ve tam karşısındaki sandalyeye oturup dizlerimi hafifçe iki yana açtım ve dirseklerimi dizlerime yaslayıp öne doğru eğildim.
"İşte bizimle sizin aranızdaki en büyük fark bu," dedim."Biz size bırak yalvarıp her şeyi anlatmayı,canımızı alsanız,bizi vursanız,ağzımızdan tek bir harf çıkmaz."
Kafamı iki yana salladım.
"Senin gibi bir pislğin sorgusunu ben almayacağım.Komiser gelecek.Eğer en ufak bir yanlışın olursa," İki parmağımı öne uzatarak sanki bir silahmış gibi kafasına dayadım."Bam!"
Hızlıca kafasını tamam dercesine salladı.Yavaşça sandalyeden kalktım ve kapının kolunu indirmek üzereyken Ebu-Cehil'in sesini duydum.
"K-kimsin s-sen?"
Bir robot yavaşlığında kafamı ona döndürdüm.
"Ben ölüm savcısıyım.Ben ölümlerin savcısıyım."
İlk bölüm bittiii.
Yeni kurguyla karşınızdayım.Umarım beğenmişsinizdir.
Öptümmm💞💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM SAVCISI
Teen FictionÖlüm timi komutanı,herkesin emrinde olduğu bir savcı ve bilinmezlikler. Artık onlar karanlığın içinde değiller.Onlar, karanlığın ta kendisi. Oyun başlasın. Tik tak tik tak...