Levi Strong , odasında küçük abisi Larys Strong ile birlikte akşam yemeği yiyordu. Babalarının ve abileri Harwin'in ölümünden beri hiç konuşmamışlardı...Larys onu teselli bile etmemişti.
Şuanda bile Levi'ı beklememiş ve o gelmeden önce etli böreğin bir dilimini bitirmişti. Levi yavaşça odaya girdi ve Larys'ten en uzakta olan koltuğa oturdu...
Biraz sonra yemeklerini yemeye basladılar...daha doğrusu Levi başladı. Sessizliği Larys bozana dek gayet huzurluydu.
''Prens...Prens Aegon ile aranızda ne var?"
Levi duyduğu ile şaşırdı , kaşlarını çattı ve elinde tuttuğu çatal ile bıçağı masaya bıraktı.
''Doğduğumuzdan beri arkadaşız...sence ne olabilir?"
''Haklı olabilirsin...Ama değilsin , Levi.''
Levi , Larys'in nereye baktığını izledi. Baktığı yer ise Levi'ın boynuna asılı olan cep saatiydi...Aegon'un verdiği.
Bunu fark eder etmez cep saatini gömleğinin içine attı , Levi. Larys ise sadece kardeşini süzdü.''Prens'in verdiği bir cep saati...''
''Onu Aegon'un verdiğine sana güvence veren nedir?"
''Üzerinde ejderhalar olması...Kendini zeki sanıyorsun ama senden daha deneyimli olduğumu unutuyorsun...''
Levi derin bir nefes aldı...Hala kaşları çatıktı. Ancak Larys oldukça sakin görünüyordu hatta etli böreği yemeye devam ediyordu...
''Ne demek istiyorsun? Babam ve Abimin ölümünden beri benimle konuşmadın! Beni teselli bile etmedin! ŞİMDİ NEYDEN BAHSEDİYORSUN!?"
Levi bağırarak , çatal ve bıçağını sertçe masaya vurarak ayağa kalktı. Sandalyesi hafifce sendelenmişti ama zümrüt yeşili gözleri öfkeyle bakıyordu.
''Kraliçe Alicent merak ediyor...Kraliçe , oğluyla nasıl bir ilişkin olduğunu merak ediyor.''
Levi derin bir nefes aldı ve tek eli ile kahverengi saşlarını sertçe karıştırdı. Tekrar sandalyesine oturdu ve başını ovuşturdu.
''Ve?"(La)
''Sadece...arkadaşız.''(Le)
Levi yüzünü gizleyerek söyledi. Aniden ayağa kalktı ve iştahının kaçtığını söyleyip sertçe odadan çıktı.
Kızıl Kale'nin koridorlarında yürüdü...Boş koridorlarla giderken düşünceleri ile boğuştu. Sonunda...Aegon'un odasının önüne geldiğinde içerden , dışarıya çok rahat duyulan inleme seslerini duydu... Helaena mıydı? Yoksa bir genelev fahişesi mi? Ya da belki yine o bahsettiği aletliydi...
Duyduğu sesler hiç hoşuna gitmemişti. Aegon'un sarhoş olmasını umdu...Ayık olmamasını diledi Tanrılar'dan. Gözlerinin sulandığını hissettiğinde yürümeye devam etti. Sadece çocukluğunun en masum yerine gitmek istiyordu. Rhaenyra'yı istiyordu ona sarılmak istiyordu...Ama o Ejderha Kayası'ndaydı.
Abisini istiyordu...onunla antreman yaptığı anlara geri dönmek istiyordu...Babasını özlüyordu. Ondan öğrendiği onca bilgiyi...ona bunca imkanı veren Babasına teşekkür etmek istiyordu...Cenazelerinde bile bulunmamışlardı...Büyük bir pişmanlık duyuyordu bu yüzden...
Tanımadığı bir Leydi'nin cenazesinde iken abisi ve babasının külleri tabutlarına koyuluyordu...Cesetlerini bile görememişti...
Sonunda Rüya ağacına varmıştı. Sanki sarhoşmuş gibi yürüdü ve kendini ağacın kalın köklerinin yanina bıraktı. Koridor boyunca gözlerinde tutmaya çalıştığı yaşlar akmaya başlamıştı. Eli ile gömleğinin içindeki cep saatini çıkardı ve avucunun içinde sımsıkı tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a Targaryen's Nova [Aegon II Targaryen]
Fanfic''Yıllar 107 AC gösterdiğinde Kral Viserys'in o çok istediği erkek varisi sonunda doğmuştu...Adının ikincisi Aegon, Kraliçe Alicent'dan doğan varis. Aegon o yıl kalede doğan tek bebek değildi. Kral Viserys'in yakın dostu Lyonel Strong'un da bir oğlu...