Kazanamamıştık, olmamıştı. Hayallerimizle geldiğimiz olimpiyatlar, bizi hüsrana uğratmıştı.
Kalbimiz kırık, milletimizin gözü yaşlıydı. Yapabileceğimiz hiç birşey yoktu, artık gümüş madalya için savaşıcaktık.
Olimpiyatlara gelmem zaten pek istediğim gibi olmamıştı. Arkamda, hayalleri ile Tuğba'yı bırakmış ve önüme baktığımda yapılan linçler ile gelmiştim buraya.
Tuğba'nın asla yerine geçmek istemezdim, ama olaylar öyle gelişmiş ve benim asla istemeyeceğim şekilde bitmişti.
Zaten birde başıma bir ship çıkmıştı ve nerdeyse artık her adımımı iki kez düşünüp arıyordum.
Bir bakışın bu kadar çok büyütüleceğini bilemezdim.
Yakıştırıldığım isim bir futbolcuydu. Galatasaray'ın jokeri, Barış Alper Yılmaz.
Barış hakkında pek bir bilgim yoktu. Sadece Elif bu konuya çok takılmıştı, yapılan editleri yada göndermelere bakıp benimle dalga geçiyordu. Bu Elif'den başlayarak tüm takıma bir dalga konusu olarak kalmıştı.
O yüzden artık benim için pek de bir özelliği yoktu, normalleşmişti.
Şimdi ise kızlarla Olimpiyat Köyü'nün bahçesinde çember oluşturmuş oturuyorduk.
Ebrar çok sıkılmış olmalı ki, "arkadaşlar ya, ne yapsak ki çok sıkıldım" kaybetmemizin verdiği mutsuzlukla herkes telefonuna bakıyordu. Ebrar bunu söyleyince kızlar telefonlarından başını kaldırıp, Ebrar'a ne yapalım gibisinden bakmaya başladı.
Kendine bir şans verildiğini anlayan Ebrar, "bence şişe çevirmece oynayalım, hem maça kadar zihnimizi bulandırmamız lazım hemde eğlenceli olur" diye fikirini öne sürdü.
Kimse bu fikre direk onay vermesede, akıllarına yatmış olucak ki Eda abla hepimizin adına onayladı.
Ebrar sanki her an şişe çevirmece oynayacakmışızcasına yanında taşışıdığı şişeyi çıkararak etrafında toplandığımız masaya koydu.
Zehra elini hemen şişeye atarak, " ben başlaya bilirmiyim" diye sordu. Kızlar Zehra'yı onaylayıp başlaması için müsade etmişlerdi.
Başlarda oyun normal ilerliyordu ama zaman aktıkça Vargas ve Ebrar heyecan aramaya başlamışlardır. Bir kurban belirleyip, büyük bir ceza kitleyeceklerdi.
Şişe çevirme sırası Ebrar'a geldiğinde içimden dua etmeye başlamıştım. Bana gelirse diye çok korkuyordum, çünkü bu Ebrar'dı ve herşeyi yaptıra bilirdi.
Ebrar şişeyi çevirdi ve şişe dönerken sanki herkes nefesini tutmuştu. Şişe yavaşladı Eda ablayı, Zehra'yı, Elif'i geçti ve tam önümde durdu.
Ebrar elime düştün bakışları atarken, ben içimden şanssızlığıma yanıyordum.
Ebrar aklında bir ceza belirlemiş olmalı ki bana döndü ve, "alnına '53' yaza ve öpücük atarak Barış'a gönder' dedi
Demez olaydı
"Olmaz Ebrar ben yapamam, sonra adam ne düşünür hakkımda" bunu yapmam için önce delirmiş olmam lazımdı. Barış'ı tanımıyordum ve nasıl bir tepki verecek onuda kestiremiyordum.
"Ben anlamam, hem Türkiye'de Instagram kapatıldı, bence gönderdiğini görmez bile bu kadar kasma. Hadi bekliyorum." Ebrar tam bir vicdansızdı.
"Şimdi yapayım da, alnıma nasıl '53' yazıcam" Hande, sanki bu anı bekliyormuş gibi çantasından eyeliner çıkardı.
Bu işten kesinlikle kurtuluşum yoktu. Sanki herkes bana oynuyor gibiydi.
"Elif sen çizsene, bu şimdi giremiyorum diye mızmızlanır" Elif tabi benimle saatlerce dalga geçecek konu olunca kabul etmişti ve hemen Hande' den eyelineri almıştı.
"Ebrar bari alnıma değil, yanağıma yapalım" Ebrar biraz düşündükden sonra mırın kırın etsede kabul etmişti.
Elif hemen yanım da olduğu için ona doğru dönmüştüm. Elif dikkatlice yazdıktan sonra telefonumdan Barışın Instagramına girdim ve mesajlar kısmına girdikden sonra çektiğim fotoğrafı attım.
Yanağımda kocaman '53' yazıyor ve ben öpücük yapıyordum. Resmen rezil olmuştum. İnşallah Instagrama girip görmezdi.
Tek tesellim buydu..
•••••••••
İlkin'i böyle hayal edin
(öpücük de atıyor ama öyle bir resmini bulamadım)Volte bırakmayı unutmayın:)
Yazım yanlışları olabilir!! Şimdiden özür dilerim..
😘🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mokita / İlkinxBarış
Romance*İnsanların hayatlarını değiştiren anlar olur. Benim değiştiğim günün sebebi sensin Barış.* İlkin Aydın ve Barış Alper Yılmaz kurgusudur.