otuz sekiz

2.2K 135 56
                                    

Yiğit ve abisinin şirketinde çalışmaya başlayalı bir hafta oluyordu. Bu bir haftada şirkete hemen alışamam sanıyordum ama beklediğim gibi olmamıştı. Hem iş arkadaşlarım çok samimi ve enerjik insanlardı hem de Yiğit'e yakındım.

Aslında Yiğit'e yakın değildim. Yiğit'in dibindeydim.

Bana odasının hemen yanındaki odayı vermişti zorla. Arada duvar yoktu. Cam vardı. Ve utanmasa tüm gün beni izleyecekti. Şapşallığı hoşuma gitse de başkalarının görebilecek olması beni utandırıyordu. Ayrıca hakkımda kötü konuşulmasını da istemezdim. İnsanların düşündüklerini çok takan bir insan değildim ama yine de burada çalışmayıp sadece Yiğit'le takıldığımı falan düşünmelerini istemiyordum.

Neyse ki burada tanıştığım hiçbiri öyle kötü niyetli yaklaşmamışlardı. Dediğim gibi, hemen alışamam sanıyordum ama şimdiden çok sevmiştim. Benim için tek bir sorun vardı, o da Duru'yu özlüyor olmamdı. Onunla her gün akşama kadar birlikte çalışmaya alışık olduğumdan şimdi yokluğu beni fazla rahatsız ediyordu. Şu bir haftada ancak bir kez görüşebilmiştik, kafe benim evimin çok yakınında olmasına rağmen.

Bu konuya en yakın zamanda bir çözüm bulmalıydım. Ama şu an sırası değildi çünkü bambaşka bir derdim vardı.

Dün sabah Büşra mesaj atmıştı bana. Numaramı üç yıl önce değiştirmiştim aslında ama Yiğit'in numarası onlarda olduğu için Yiğit'ten benim numaramı istemişti. Yiğit de vermeden önce bana sormuştu. Bu konuda rahatsız olduğumu düşündüğünden özellikle sormuştu. Ben de bir sorun olmadığını söylemiştim.

Buluşmak istediğiniz yazmıştı Büşra. Ama sadece onunla değil, eski arkadaş grubumuzla. Yani Çiğdem de olacaktı. Onu görmeye hazır olup olmadığıma emin olamamıştım. Ama sonra bu konuda kötü hissetmemin anlamsız olduğuna karar vermiştim. Yüzleşmek konusunda tereddüt yaşaması gereken birisi varsa o da Çiğdem'in ta kendisiydi. Benim ona karşı mahçup hissedeceğim hiçbir durum yoktu ama onun fazlasıyla vardı.

Bu yüzden Büşra'nın buluşma teklifini kabul etmiştim. Bu kadar erken olmasını ben de beklemiyordum ama hepimiz uygun olduğumuz için buluşma bugün yapılacaktı. Aslında benim için ne kadar erken o kadar iyiydi. Ne konuşulacaksa konuşulsun ve bir daha konusu açılmasın istiyordum. Çünkü her seferinde geçmişi düşünüp üzülmekten yorulmuştum.

Kapımın tıklanmasıyla düşüncelerimden uzaklaşıp dikkatimi oraya verdim. Yiğit kapıyı açıp içeri girmiş ve arkasından da kapatmıştı. Onu görmek moralimi düzelttiği için anında yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. "Hazır mısın yavrum?" İş çıkış saatimiz gelmişti. Ben de toparlanmıştım. Trafiğe takılma ihtimalimiz yüksekti o yüzden biraz daha erken çıkıyorduk.

"Hazırım." Yiğit masamın etrafından dolaşıp sandalyemin önüne kadar geldi ve eğilip ellerini sandalyemin yanına yaslayarak beni kolları arasında bıraktı. Parfümünün güzel kokusu burnuma dolduğunda derin bir nefes çektim.

Günlerimiz hep birlikte geçiyordu. Şirkete daha yakın olduğu için çoğunlukla onun evine gidiyorduk. Zaten dolabı benim için aldığı kıyafetlerle doluydu. Kıyafet sıkıntısı çekmeyeceğim kadar fazla kıyafetim vardı orada. Ama beni şaşırtan bambaşka bir detay vardı.

Yiğit benim tüm bakım eşyalarımın aynılarından kendi evine almıştı. Abartmıyordum. Saç ürünlerimden cilt bakım ürünlerime ve hatta bazı makyaj malzemelerime kadar almıştı. Nasıl benim kullandığım ürünleri aldığını sorduğumda evimdekilerin fotoğraflarını çekip aynılarını aldığını söylemişti. Kendi evini ikimizin evine çevirmekte kararlıydı. İhtiyacım olacak olan ne varsa evine almıştı. Artık tamamen birlikte yaşıyorduk.

Kırmızı Karanfil (+18) | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin