Rüzgar ufaktan yalayıp geçiyordu yüzünü. Güneş yüzünü göstermeye başlamış bulutların arasından ben buradayım diyordu. Yeni bir okul günüydü bugün ve hava da güzeldi. Keşke her şey hava kada güzel olsaydı.
Okula doğru yürüyen Hope yolda Jungkook'u görmüştü, en iyi arkadaşını yani. Sevinçle ona doğru koştu.
"Günaydın Jungkook!"
"Günaydın."
Jungkook çok üzgün görünüyordu. Hope bunu hemen fark etmişti ama bir şey dememişti. Daha sonra soracaktı çünkü biliyordu, problem babasıydı, biliyordu.
Okula girdiler. Yol boyu konuşmamıştı Jungkook. Çok sessiz sakin birisiydi, bu denli sessiz olması yüzünden de sürekli zorbalığa uğruyordu. Evde, okulda dışarda... Keşke biraz kendini savunabilsen Jungkook.
Sınıfa geldiler. En arkada, cam kenarında Jungkook, onun bi önünde de Hope oturuyordu. Jungkook kitabını çıkardı ve önüne koydu. Birazdan zil çalar ve dersler başlardı. Hope daha fazla dayanamadı ve arkasını dönüp Jungkook'a baktı.
"Neyin var Jungkook? Bana anlatabileceğini bilmiyor musun?"
"Biliyorum."
"O halde neden anlatmıyorsun?"
Jungkook kafasını kaldırıp tahtayı gösterdi.
"Hoca geldi önüne dön."
Hope tam önüne dönecekken Jungkook'un kolundaki morluğu fark etmişti. Gözlerini kocaman açıp Jıngkook'a baktı.
"Jungkook bu ne? Bu ne lan, baban mı yaptı bunu bu ne!!"
"Siz orada ne konuşuyorsunuz?"
Hope hemen önüne dönüp hocaya baktı. Hoca sinirli bakışlarını ikisinin üzerinde gezdirirken Konuşmaya devam etti.
"Hope, neden önüne dönmüyorsun."
Hope kaçmak için aklına gelen ilk yalanı ortaya atıverdi ama kendisi kaçamadı.
"Hocam, bizim revire gitmemiz gerek. Jungkook çok hasta."
Hoca Jungkook'un başına geldi. Kaşlarını çatarak baktı ona.
"Neyin var senin?"
Jungkook içinden küfür ediyordu ama derse de girmek istemiyordu. Kullanabilirdi bunu.
"Midem bulanıyor efendim, revire gidebilir miyim?"
"İyi hadi git. Hope, sen otur."
Jungkook ayağa kalktı, eşyalarını aldı ve sınıftan çıktı. Revire doğeu yürümeye başladı ama ne diyecekti ki? Evde babamdan şiddet görüyorum mu diyecekti? Yalan söylerse anlarlardı onu. En iyisi yaraları göstermekti, zaten ağrıyordu belki bir ilaç verirdi.
Kapıya kadar geldi. Sol elini kaldırdı, tam kapıya vuracakken kolundaki morluk gözüne takıldı. Öylesine büyüktü ki, aklına geldikçe ağlamak istedi. Dolan gözlerini kurutup kapıyı çaldı ve içeriye girdi.
"Hoş geldin Jungkook. Senden önce haberin geldi."
"N-ne haberi?"
"Hocan bana mesaj attı geleceğini diyorum. Otur bakalım neyin var? Seni bi muayene edelim."
Hemşire Jungkook'un yanına geldi. Boynunda ki steteskopu çıkardı ve tam sırtını dön diyecekken kolunda ki morlukları fark etti. Jungkook bir şey diyemeden onu izliyordu. Kadın Jungkook'un kolunu tuttu ve gömleğinin kol düğmesini açıp geri sıyırdı. Morluklar dirseğine kadar devam ediyordu.
YOU ARE READING
Fake Love
RomanceTaehyung Jungkook'u tezgaha çekti. "Burada yemek yapabiliriz." Ortada duran beyaz L koltuğu gösterdi. "Orada uzanıp abur cuburlarımızı yerken dizi izleyebiliriz." İleride bir kapı vardı, muhtemelen banyoydu. "Orada denizden çıktıktan sonra duş alab...