Pencereden vuran ışık azalmıştı. Yavaş yavaş gğneş batıyor, hava kararıyordu. Saate hiç bakmamışlardı. Muhtemelen okul çıkış saati çoktan geçmişti ve Jungkook'un eve dönmesi gerekti.
Taehyung ışığı açmak için ayağa kalkmıştı. Jungkook'ta ayağa kalktı. Taehyung ışığı açıp ayaklanan Jungkook'a baktı. Kaşlarını çatıp kollarını önünde bağladı. Jungkook üzerindeki gömleği düzeltiyordu. Çantasını alıp omzuna geçirdi ve göğsünden inen çantanın sapını tuttu iki eliyle. Taehyung hala garip bakışlar atmaya devam ediyordu.
"Jungkook, nereye?"
"Eve gitmem gerek Taehyung. Şimdiye evde olmam gerekirdi. Babam fena kızacak."
Taehyung kaşlarını çatıp yumruklarını sıktı. 'O piç herifin nasıl böyle bir çocuğu olabilir?' diye geçirdi içinden. Ardından kafasını şki yana salladı ve kapının önünde durdu.
"Gidemezsin Jungkook."
Jungkook kaşlarını çatıp Taehyung'a baktı. Ne yapmaya çalışıyordu bu adam? Jungkook kapıya yürüdü, kapı kolunu tuttu ve açmaya çalıştı ama Taehyung kapıya yaslandığı için açamıyordu. Dişlerini sıkıp konuştu.
"Taehyung, gitmem gerek diyorum."
Taehyung bir anda Jungkook'a döndü ve onu kapıya yasladı. Ellerini omzuna koyup ona kötü bakışlar attı.
"Jungkook, bu yaşadıklarından sonra seni o eve gönderir miyim sanıyorsun?"
Jungkook sinirlenmişti. Taehyung bunu pnu korumak için yapıyordu ama şu an bunu düşünemezdi.
"İzin istemedim Taehyung, gidecem diyorum. Beni anlıyor musun?"
"Gidemezsin Jungkook. Seni o adamın yanına göndereyim ve yarın her yerin mosmor mu gel? İnan buna dayanamam."
Jungkook'un bir an gözleri doldu. Onun için endişelenen birinin olması cidden muazzam bir şeydi. Bu zamana kadar annesinden başkası ilgilenmedi ki onunla? Yine de şu an eve gitmek istiyordu.
"Taehyung, gidecem. Bırak dedim."
Omuzlarını kurtarmaya çalıştı ama başarılı olamadı. Taehyung çok güçlüydü ve Jungkook'un bu yaptığı onu kızdırmıştı. Adeta hırladı ve yüzüne yaklaşıp konuştu.
"O orospu babanı siktirtme bana Jungkook. O piç herif sana zarar vermesin diye uğraşıyorum, neden gitmek istiyorsun?!"
Jungkook Taehyung'un göğsüne vurdu. Taehyung geri geri giderken Jungkook göğsüne vurmaya devam ediyordu.
"Bırak beni Taehyung! Evet o adamdan nefret ediyorum!"
Bir daha vurdu.
"Evet beni hep dövüyor!"
Bir daha.
"Evet içip içip bana sarıyor!"
Ve bir kere daha.
"Ve ben, onun gibi bir adamı istemiyorum."
Taehyung'un çatık kaşları kalkmıştı. Jungkook koşarak evden çıktı. Taehyung salonun ortasında öylece kalmıştı. Jungkook ağlayarak koşmaya başladı ama o kadar yabancı bir yerdeydi ki, ne taraftan gideceğini bilmiyordu. O anda arkasından bir ses duydu.
"JUNGKOOOK!"
Jungkook'un gözlerinden akan yaşlar birden durmuştu. Arkasını döndü yavaşça. Karşısında sinirden kudurmuş bir boğa duruyordu sanki. Jungkook Taehyung'un ateş saçan gözlerini gördüğünde korkudan yutkundu ve olduğu yere saplandı. Taehyung büyük adımlar atarak Jungkook'un yanına geldi ve omuzlarını tutup sarsarak bağırdı.
YOU ARE READING
Fake Love
RomantizmTaehyung Jungkook'u tezgaha çekti. "Burada yemek yapabiliriz." Ortada duran beyaz L koltuğu gösterdi. "Orada uzanıp abur cuburlarımızı yerken dizi izleyebiliriz." İleride bir kapı vardı, muhtemelen banyoydu. "Orada denizden çıktıktan sonra duş alab...