Tık tık tık.
"Ne?!"
Taehyung bir anda gözlerini açıp sol tarafına baktı. Cama vuran Jungkook'u gördüğünde gülümsedi ve dikleşti. Jungkook koşarak yan tarafta geçti, Taehyung kapıyı açtı ve Jungkook geçip oturdu. Gülümseyerek Taehyung'a baktı. Taehyung uykulu gözlerle ona bakıyordu.
"Ben olduğumu nerden bildin?"
Jungkook göz devirdi. Boynunda asılı olan çantanın kemerini boynundan çıkardı ve çantayı ayak ucuna koydu.
"Bu mahallede böyle bir arabaya sahip olabilecek kimse yok Tetecim."
Taehyung bu esnada arabayı çalıştırıyordu. Jungkook Tete dediğinde kaşlarını çatıp ona baktı.
"Tete mi?"
Jungkook kıkırdadı.
"Günaydın Tete!"
Ardından bir anda Taenin yanağına öpücük kondurdu. Önüne döndü. Tae şaşkınca Jungkook'a bakıyordu.
"Hadi ama Tete, sür gidelim!"
Taehyung kahkaha attı. Arabayı çalıştırdı.
"Nereye gidelim?"
"Depoya."
Taehyung durdu. Jungkook'a baktı. Jungkook hala aynı şekilde gülümsüyordu.
"Ne deposu Jungkook?"
"Babanın deposuna gidelim!"
"Ne? Ne yapacaksın orada?"
"Ben değil sen yapacaksın Tete."
"Ben ne yapacağım?"
Bunu söylerken elindeki silahı daha yeni fark etmişti. Elinde bir silah vardı ve silahın namlusu Jungkook'un iki köprücük kemiğinin arasındaydı.
"Beni öldüreceksin."
Taehyung elini çekemiyordu. Eli donmuştu ve öylece orada duruyordu. Jungkook gülüyordu.
"Hadi ama Tete! Beni öldürmen gerekiyor, neden görevini düzgün yerine getirmiyorsun?"
"Jungkook, sen neler diyorsun?"
"Öldür beni."
Jungkook'un ifadesi sertleşmişti. Taehyung anlamayarak ona bakmaya devam ediyordu. Kafasını iki yana salladı. Ardından boynunu çevirdiğinde babasının arabanın camına yaslandığını gördü. Adam ellerini cama koymuştu, alnını da yaslamıştı. Jungkook'a bakıyor ve gülümsüyordu. Jungkook da ona gülümsüyordu.
"Öldür onu."
"Öldür beni."
"Öldür onu."
"Öldür beni."
"Öldür onu!"
"Öldür beni!"
"YETER!"
Taehyung gözlerini açtı. Etrafta kimse yoktu. Jungkook yoktu, babası da yoktu. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.
"Siktir, kabusmuş."
Hava hala karanlıktı. Gözlerini Jungkook'un evine çevirdi. Işıklar kapalıydı ama o da neydi? Kapıya iri yarı bir adam gelmişti. Bu Jungkook'un babası olmalıydı. Kapıya ardı ardına tekmeler atıyordu.
"Aç ulan şu kapıyı, siktiğimin veledi!"
Jungkook bunları duyuyorsa fena halde korkuyor olmalıydı. Adam bağırarak küfür ediyordu.
"Jeon, beni oraya getirtme Jeon! Sikeceğim seni pis çocuk!"
Taehyung sinirle adama bakıyordu. Ellerini yumruk yapmıştı. Art arda birkaç kez çarpmak istiyordu adama. Kapı açılmıştı. Kapı açılmıştı!
Taehyung endişeyle arabadan çıktı. Adam içeriye girdi. Taehyung kapıya doğru ilerledi. Adamın sesi şimdi net duyuluyordu.
"Nerdesin lan sen piç!"
"Uyu- uyuyordum..."
Bir tokat sesi duyulmuştu.
"Uyuyormuş piçe bak! Ulan şerefsiz piç, nefret ediyorum senden! Geber piç!"
Taehyung bu seslere daha fazla dayanamamıştı. Kapıya bir omuz atmıştı. Kapı pek sağlam değildi zaten, üçüncü omuzunda yere serilmişti. Taehyung burnundan soluyarak içeriye girdi. Jungkook'un babasının yakasına yapıştı ve onu duvara yapıştırdı.
"Şerefsiz, sen nasıl vurursun ona! Nasıl vurursun diyorum sana göt herif!"
Yüzüne birkaç yumruk indirdikten sonra bacak arasına da bir tane geçirdi. Sarhoş olan adam duvarın dibinde sızıp kalmıştı. Taehyung yerdeki adama tükürdü ve Jungkook'a döndü. Jungkook şoktan çıkamamıştı anlaşılan.
"Jungkook, iyi misin?!"
"T-Taehyung... sen nerden çıktın?"
Taehyung sıkıca sarıldı Jungkook'a. Jungkook ilk kez kendini güvende hissetmişti. Taehyung onu korumuştu, o dayak yiyecekken Taehyung gelmişti. Tetesi onu kurtarmaya gelmişti. Jungkook bir anda Taehyung'un boynuna sarılıp ağlamaya başladı.
"Tete, iyi ki geldin..."
Taehyung ona daha sıkı sarıldı. Kokusunu içine çekti ve saçlarına öpücük kondurdu.
"Seni seviyorum Tete..."
"Seni seviyorum Tavşan..."
***
Taehyung Jungkook'u o evden çıkarmıştı. Daha da dönmesini istemiyordu oraya. Peki ne yapacaktı, Jungkook nerede kalacaktı?
Birlikte güneşin doğuşunu izliyorlardı, o sahilde oturuyorlardı. Taehyung kolunu Jungkook'un omzuna attı. Onu kendine çekti, sarıldılar. Jungkook biraz ağlamıştı ama Taehyung onu savunduğu için çok mutluydu.
"Jungkook, özür dilerim ama dayanamadım. Orada babana haddini bildirmem gerekiyordu."
Jungkook mahçupça gülümsedi.
"Beni kurtardın Taehyung, bundan daha önemli ne olabilir?"
Gülümsedi ve kafasını Tae'nin omzuna koydu.
"Şimdi ne yapacağım, nerede yaşayacağım?"
"Benimle yaşa."
Jungkook Tae'ye baktı. Onunla yaşamak nasıl olurdu acaba? Merak etmiyor değildi ki anlaşılan kabul etmekten başka çaresi de yoktu.
"İstemiyor musun?"
"İstiyorum. Tetem bana böyle güzel bir teklif sunacak ve ben kabul etmeyecem öyle mi?"
Başka şansım mı var zaten?
Kıkırdadı. Ardından Taehyung'un dudaklarına bastırdı dudaklarını.
Dudakların sonum olsun sevgilim
Her son bir başlangıç olsun bizim için
Ellerim değmesin başka tenlere
Senden başka ten bana haram olsun sevgilim
YOU ARE READING
Fake Love
RomanceTaehyung Jungkook'u tezgaha çekti. "Burada yemek yapabiliriz." Ortada duran beyaz L koltuğu gösterdi. "Orada uzanıp abur cuburlarımızı yerken dizi izleyebiliriz." İleride bir kapı vardı, muhtemelen banyoydu. "Orada denizden çıktıktan sonra duş alab...