6

11 2 9
                                    

Taehyung babasının olduğu depoya gelmişti. Arabasından indi ve depoya girdi. Soğuk ve nemli depoda biraz yürüdü. İşte babası oradaydı, tam karşısında duruyordu. Koltuğunda oturmuş, bacak bacak üzerine atmıştı. Elinde küçük bir kadeh beyaz şarap vardı. Kibirli bir şekilde oğluna bakıyordu adam. Yüzünde hiçbir mimik yoktu ama oğluna nefretle bakıyordu, bu nasıl olabiliyordu? Taehyung mahçup bir tavırla yaklaştı babasına. Babası kibirli bakışlarını sergilemeye devam etti. Taehyung ilerlemeye devam etti, aralarında neredeyse bir metre kala durmuştu. Kafası önünde eğikti ve ellerini de önünde birleştirmişti. Babası içkisinden bir yudum aldı.

"Taehyung, nerdeydin?"

Taehyung bi titredi.

"Görevde."

"Görevin o şeytan dölünü tatile çıkarmak mıydı?"

"B-baba..."

"Taehyung, sana onu öldür demiştim."

Taehyung başını kaldıramadı. Babasına karşı koyabilecek yaştaydı ve de güçte ama yine de psikolojik olarak buna hazır değildi.

"Taehyung, o çocuğu neden tatile götürdün? Neden orada öldürmedin onu?"

"Yapamadım..."

"Neden?"

"O suçsuz baba, babasını öldürmemiz gerek onu değil! Babası ölsün!"

Babası ayağa kalktı. İki adamda aynı boydaydı şimdi. Taehyung'un içi titriyordu. Babası onun her adımını izlettiriyordu anlaşılan.

"Babası suçlu evet ama ben o şeytan dölünün ölmesini ve babasının acı çekmesini istiyorum!"

"Baba, o çocuk ölse bile onun o sikik babası bir gram acı hissetmez! Çocuğa her gün dayak atıyor, sence onun ölümü babasını üzer mi?!"

Adamın bakışlarını öfke kaplamıştı şimdi. Kendi oğlunu boğmak istiyordu şu anda ama bunu yapmayacaktı. Çünkü istediği şey Taehyung'un kardeşini öldürmesiydi.

"Taehyung, ondan hoşlanıyor musun?"

Taehyung durdu. Düşündü. O çok tatlıydı ve çok güzel kokuyordu. Çok narindi, yumuşacık saçları vardı. Pembe dudakları, gülünce kısılan gözleri, önden kendini gösteren tavşan dişleri...

"Hayır."

"Yönelimin yüzünden sana kızacağımı mı sanıyorsun? Seni ona sarılırken görmüşler, öpmeye çalışmışsın. Ondan hoşlanıyorsun?"

Taehyung kafasını hayır anlamda iki yana salladı. Babası tek kaşını kaldırdı.

"O halde neden onu öpmeye çalıştın? Çok azmıştın ve önce sikip sonra öldürecek miydin onu?!"

"Hayır baba, neler söylüyorsun sen böyle?! Bunu Jungkook'a asla yapmam!"

"Ha, ondan hoşlanıyorsun!"

"Bak, bak baba bilmiyorum. O çok tatlı biri, çok dikkat çekiyor ve benimde dikkatimi çekiyor!"

Babası çatık kaşlarını kaldırdı. Ardından yeniden koltuğuna gitti. Oturdu ve yerde duran şişeden kadehine beyaz şarap doldurdu.

"Taehyung, eninde sonunda o çocuğun ölmesi gerekecek. Bunu sen yapmazsan ben yapacağım, bu yüzden kendini o çocuğa bağlama. Şimdilik eğlen ama ölüm zamanı geldiğinde de üzülme."

Taehyung kafasını kaldırıp nefretle babasına baktı. Kaşlarını çattı ve dişlerini sıkarak konuştu.

"Baba, Jungkook'a zarar vermeyeceksin! Öldüreceksen o orospu çoçuğu babasını öldür ama ona dokunma!"

Fake LoveWhere stories live. Discover now