Bloom, Gardenia da yaşayan 16 yaşında olan normal bir kız. Ama bir gün hayatını değiştirecek olaylarla karşılaşır. Stella ile karşılaşarak çocukluktan beri inandığı perilerin gerçek olduğunu anlar. Peki Bloom Stellayla beraber Alfeaya giderken ve or...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gardenia,Kaliforniya eyaletinde yer alan orta büyüklükte bir şehirdi. Özellikle ünlü bir kasaba değildi, ancak el değmemiş plajları nedeniyle turistler arasında oldukça popülerdi ve birkaç orta ölçekli işletmenin genel merkezleri şehrin ortasında bulunuyordu.
Gardenia'nın banliyölerinde Vanessa, Mike ve kızları Bloom'dan oluşan bir aile yaşıyordu. Ortalama büyüklükte bir evde yaşıyorlardı ve bunu son on dört yıldır yapıyorlardı; Bloom'un ailenin bir parçası olmasından kısa bir süre sonra taşınmışlardı. Bloom'un ikinci katta, hem gerçek hem de hayali şeylerin çizimleriyle kaplı mavi duvarları olan kendi odası vardı. Öne çıkan temalar sadece güzel manzaralar değil aynı zamanda periler, elfler ve efsanelerdeki diğer zarif varlıklardı.
Ve haziran ayının ortasındaki güneşli bir salı günü, kız yorganının altında sessizce uyuyordu, turuncu-kırmızı saçları dağınık bir şekilde yastığının üzerine doğru uçuşuyordu. Bunaltıcıydı. Bloom inleyerek gözlerini açarken ve kendini istemeden de olsa bilinçsizliğin tatlı mutluluğundan çıkarıp karanlık odasının bunaltıcı havasına sürüklerken, Bloom'un uyku sersemlemiş beyninden geçen tek düşünce buydu. Havanın sıcak ve uyanık olmak için çok erken olduğuna karar verdi, dönüp yüzünü tekrar yastığa gömdü. Ama artık yeniden uykuya dalamayacağının farkındaydı. Tekrar inledi ve körü körüne komodinin üzerindeki cep telefonuna uzandı.
Gözleri ilk önce ekranın üst kısmındaki saate gitti ve onu şaşırtacak şekilde hafifçe büyüdü. Neredeyse öğle vaktiydi ve annesinin neden bir başka değerli yaz gününü daha boşa harcadığı için onu azarlamak ya da en azından mağazaya gitmeden önce onu uyandırmak için gelmediğini merak etti. O zaman havanın kesinlikle çok sıcak olduğunu düşünen Bloom, biraz esneyerek her şeyi kendi akarına bıraktı ve başparmağı uyurken biriken mesajların arasında boş boş gezindi.
Çoğu, arkadaşının grup sohbetinden, o öğleden sonra plaja gitme planını detaylandıran mesajlardandı; en yenileri ise arkadaşlarının gelmek isteyip istemediğini soran mesajlarla doluydu. Bloom, sıcak bir otobüste sadece kalabalık bir kumsalda oturup arkadaşları Dan'in oradaki kızların yarısıyla flört etmesini ve belli belirsiz bir ret cevabı yazmasını izleyerek geçireceği bir saat düşüncesi karşısında burnunu kırıştırdı. Arkadaşları onun bundan taviz vermeyeceğini bildikleri için onu aksi yönde ikna etmeye bile çalışmadılar. Bloom'a göre hepsi bir hafta içinde okulda bir araya gelecek ve o zaman takılmak için bolca zamanları olacaktı.
Bunu ve günün geri kalan saatlerini düşünerek yataktan kalktı, gözleri yavaş ama emin adımlarla okula dönmeden önceki günleri geri sayan duvardaki takvime takıldı. Bloom ona özellikle nahoş bir bakış attı ve üstünü değiştirmeye koyuldu.
Bloom içerisinin sıcak olduğunu düşünmüş olsa bile yaz sonu güneşinin Gardenia sokaklarında cesur cesaret gösteren cesur vatandaşların üzerine vurduğu dışarıya hazırlıklı değildi. Gün ortasından öğleden sonraya gelindiğinde Bloom ıssız sokaklara adım attı ve evcil tavşanını kasabada gezmek üzere yanına aldı.
