Cenaze günüydü.
Seonghwa'nın cansız bedenini buldukları gün Hongjoong için ciddi manada travmatikti. Seonghwa'nın yüzünde bir tebessüm vardı. Ve cebinde bir gül bulmuşlardı.
Hongjoong ona söz verdiği gibi gülleri saklamıştı ve kurumasına izin vermemişti. Ve yakasına da bir gül takmıştı.
Tabutu ortaya getirdikleri anda Hongjoong bacakları lastikten yapılmış gibi hissetmeye başlamıştı. Tutmuyorlardi, sanki Hongjoong'a inat acı veriyorlardı ona ve sabit kalamıyordu Hongjoong. Dualar okunurken yere çöktü ve avuçlarını sıktı. Ağlayamıyordu bile.
Dualar okunduktan sonra toprağa gömmek için mezarın başına geldiler. Seonghwa'nın arkadaşları ona büyük bir nefretle bakıyordu adeta. Ve ailesi de kınayarak bakıyordu Hongjoong'a.
Toprağa gömerlerken Hongjoong Seonghwa'nın elinin hareket ettiğini gördü. Gözlerine bastırdı ve dikkatli baktı. Hayır, yanlış görmüyordu. Kefenle hareket eden bir adet el vardı.
Ama kimse bunu göremiyordu. Hongjoong delirmiş olmalıydı.
Onu toprağa gömerlerken Hongjoong gözünü açmamıştı. Gömdükten sonra aceleyle oradan uzaklaştı çünkü şuanda bakacak psikolojisi kalmamıştı.
Aceleyle eve gitti. Ağlamaktan düzgün düşünemiyordu. Gülün olduğu masaya oturdu ve gülü eline aldı. Kokusunu içine çekti. Birden bire Seonghwa gibi kokmuştu gül.
Mektubu eline aldı. Mektupta bile onun kokusu vardı. Okumaya başladı tekrardan. Okudukça ölüyordu adeta.
Ve ensesinde bir el hissetti.
Nefesi kesilmişti adeta. Arkasını dönemiyordu.
-Eğlenceli miydi, Hongjoong?
Tanıdık o ses....Ensesini daha da sıkı kavramıştı.
-Sen eğlendin.
Nefes alamıyordu.
-Ama ben daha çok eğlendim.
Seonghwa'nin elleri boğazını kavradı.
-Senin yalanlarını izlerken o kadar eğlendim ki.
Ve boğazını sıkmaya başladı.
-Ve şimdi Hongjoong, gittiğim yerde sana da bir yer ayırdım.
Hongjoong'un ağzından tükürükler akmaya,gözleri dönmeye ve olduğu yerde kurtulmaya çalışmayı deniyordu.
-Sen bu dünyada bana rahat vermedin Hongjoong.
Ve Hongjoong hiçbir şey göremiyordu.
-Ben de sana gideceğimiz yerde rahat vermeyeceğim.
Ve Hongjoong artık nefes alamıyordu.
-Seni seviyorum Hongjoong.
Ve Hongjoong, çoktan ruhunu teslim etmişti.
Aklında tek bir soru vardı,
Seonghwa sen gerçek misin yoksa hayal mi?
***
Doktorların raporuna göre Kim Hongjoong, saat öğlen 15.00 saatleri içerisinde evinde ölü bulundu. Ve ölüm nedeni kalp kriziydi.
Cansız bedeni, eşi Seonghwa'nın yanına defnedilmişti. Ve mezarların arasında kırmızı bir iplik bağlıydı.
Kimse bunun neden ve nasıl olduğunu bilmiyordu çünkü kimse oraya bu iplikleri yerlestirmemişti.
Bu iplikleri Seonghwa bağlamıştı.
Kırmızı iplik ile bağlanan bedenler bri sonraki dünyada da birlikte olurlardı, buna inanılırdı.
Ve Seonghwa sözünü tutmak için Hongjoong'u kendine bağlamıştı.
Öbür dünyada ona acı vermek için.
Ve günün sonunda 2 beden.
Ve günün sonunda 2 aşık.
Ve günün sonunda 2 ölü.
Ve günün sonunda 2 kırgın ruh kalmıştı.
FİNALİ BOYLE BEKLEMEDIGINIZE YEMIN EDEBILIRIM VE KANITLAYABILIRIM DE AW
FINALI NASIL BULDUNUZZZZ
BENCE ASIRI TERS KOSEYDI
Ve aceleyle bitirdim çünkü yeni bir kurguya başlayacağım cikss
Oy ve yorumu unutmayın tekrar görüşmek üzere hoscakalin bb 🌹
