Tarihi bir kurgu yazacağım bu sefer. Aslında ilk yazdığım kitap tarihiydi lâkin sonradan silmiştim.
Bu sefer biraz fantastikte olacak
İyi okumalar
***
Boğuk olan sesler yavaş yavaş netleştiğinde kafamı masadan kaldırdım. Neredeyim ben?Etrafımı biraz kolaçan edince aklıma uyumadan önce yaptıklarım geldi. En son kütüphaneye kitap okumaya gelmiştim ama sanırım bedenim yorgunluğa yenik düşmüştü. Bedenimi tam olarak doğrulttuktan sonra iyice gerindim. Kütüphanede olan son öğrencilerde salonu terk ettiğinde yalnız kaldığımın farkına vardım.
Yan sandalyemde kalan çantama uzandım ve zaman kaybetmeden masadaki eşyalarımı doluşturdum içine. Bu acelemin sebebi çöken karanlıktan başka bir şey değildi. Ne ailemle yaşıyordum ne de ev arkadaşım vardı. Yani eve istediğim zaman gidiyordum ama karanlıktan korkarım. Herhangi bir nedeni yok sadece bana huzursuzluk veriyor. Bunu Ünal'a söylediğimde bana 'Önce ki hayatında karanlıkta başına bir şey gelmiş' demişti. O böyle şeylere çok inanırdı: Fal, manifest, paralel evrenler, ruh eşleri vesaire. Bana sorarsanız saçmalıktan başka bir şey değildi.
Ne yani cidden içtiğim kahveden geleceğim mi gözükecek? Saçmalık.
Son kez pencereye baktım ardından vakit kaybetmeden çantamı sırtıma atıp kapıya yöneldim. Elimi kapıya uzatacağım esnada güçlü bir yıldırım düştü. Yazın ortasında?
Olayın saçmalığıyla bakışlarımı pencereye yönelttim omzumun üzerinden. Yağmur yoktu. Ardından kütüphanenin önündeki uzun ağaçların dalına. Rüzgâr yoktu. E ne vardı?
Elimi geri çekip pencereye doğru yürüdüm. Masanın yanına geldiğimde masada az önce görmediğim kitaba çarptı gözlerim. Eski ve tozlu kapak beni biraz işkillendirdiğinde, onu orada bırakmanın en iyisi olacağına karar kıldım. Ardından pencereye gitmeden ayrıldım salondan.
En iyisi eve gidip iyice uyumak. Kulaklığımı kulağıma takıp en sevdiğim müziği açtım. Bu hayatta en iyi iki icat varsa; biri telefon, diğeri ise kulaklıktı.
(Yazar: o sırada elektrik 👀)
Göksel- Aşkın Yalanmış
Korkumu, en azından biraz indirgemek için hafifçe mırıldanmaya başladım şarkıyı. Göksel'in şarkıları cidden çok iyiydi. Bana sorarsanız hakettiği değeri asla bulamıyordu. Şuan yeni nesile Göksel dinletseniz 'Çakal, Uzi vb. bu şarkıya mix yapmıştı' der.
Yine gelen gürültülü yıldırım sesiyle, bedenim korkuyla titredi. Başımı hızla kaldırıp çevreme bakındım. Sanki bunu biri yapıyormuş gibi çevreme bakınmam banada saçma gelince adımlarımı hızlandırıp eve ulaşmaya çalıştım.
Oysa o gün hayatım değişecekti, dünyam değişecekti...
Sonunda yaklıştığım apartmanla içime derin bir soluk çektim. İnsanın evi gibisi yoktu. Evde de tek başımaydım ama sorun değildi, hiç değilse güvende hissediyordum.
Çitleri geçip kapıya ulaştım. Cebimdeki kilidi çıkardım ama anahtarı yerine yerleştirmeden az öncekilere nazaran daha yüksek bir sesle yıldırım koptu. Bu yıldırım başıma düşmüş gibi başıma ağrı saplandı. Ağrının derecesi o kadar yüksekti ki gözlerimi açamıyordum. Ağrıyı alacakmışçasına elimi başıma koyup ayakta durmaya çalıştım ama nafile. Bedenim benim kontrolümde değildi, sağa-sola sallanıyordum.
Daha fazla dayanamadan bedenimi bıraktım. Bilincimi kaybetmek üzere olduğumda artık sona geldiğimi düşüyordum. Belki gerçektende sona gelmiştim. Bilincimi kaybetmetmeden önce hatırladığım son şey: Kulağımın arkasında olan yanma hissiydi.
Sonrası karanlık...
***
Burda kesiyorum; çünkü piçim.Okunmayacağını hissediyorum ama yazacağım. Güzelim istedi😌
Ehehehe
Arel kaçar şekerli yarasalar 🦇🍭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE | GAY
أدب تاريخي"Eşimi buldum..." Ne diyordu bu adam? Bedenim korkudan titriyor, beynim adamın dediği cümleyi kavramaya çalışıyordu. Etraftaki herkes aniden eğilince refleks olarak geri gittim. "Seni bekliyordum omegam." [Düz yazı]