Güzelim konuya, mükemmel yazış şeklimle sıçmaya geldim aşkom (şu kelimeden de nefret ediyorum.)
Neyse
Nasılsınız şekerli yarasalarım?
İyi okumalar dilerim
***
Duyduğum cümleyle nefesim kesildi. İçimde bir şey göğsümü tırmalıyordu ve bu nefesimin kesilmesine sebep oluyordu. Böcek olmalıydı ama şuan içinde bulunduğum durum onu çıkartmama müsait değildi.Gözlerim doluyordu; bunun nedeni göğsümdeki acı mı yoksa olduğum hâl miydi, bilmiyordum. Lanet olsun ki saatlerdir hiçbir şey bilmiyordum, anlayamıyordum. Keşke şuan annemin yanında olsaydım, başımı dizlerine koysaydım ve saçlarımı okşamasına izin verseydim.
Aklıma düşen annem, dolan gözlerimin yaşlarını akıtmasına izin verirken dolabın kapısı hızla açıldı. Korkuyla çığlık attım. Bir feryat gibi, bir umutsuzluk çığlığı. Öleceğim biliyorum, saatler sonra bir şeyi bildiğim için beynim rahatladı. Bu gizem onu da yormuştu.
Karşımda üç beden. Arkadaki ikili eğilmiş yüzüme bakmazken dolabı açan kişi yüzümün her yerini aklına kazımak istermişçesine bana bakıyordu. Nefeslerim sıklaşıyor, göğsümdeki böcek daha da acı veriyordu.
Ne böceği?
Duyduğum ses son olmuştu. Bayılmadan önceki duyduğum son ses. Beynim artık kaldıramamıştı. Bayılmamın sebebi içimden gelen sesti.
---
"İyi mi?" boğuk sesler netleşince anlamlandırdığım ilk cümle bu olmuştu. Sesi hatırlıyordum. O üç bedenden birisinindi. Açmadım gözlerimi, duymak istemedim seslerini. Rüyadaydım ve ben birazdan uyanacaktım. Bunun başka bir açıklaması yoktu çünkü.
"Eşiniz iyi kralım. Sadece fazla yorulmuş, ona içirdiğim ilaç enerjisini yakın zamanda yerine getirir. Lâkin bu süreç boyunca yanından ayrılmazsanız daha iyi olacaktır." daha önce duymadığım sesin kurduğu uzun cümlede sadece bir yer ilgimi çekmişti.
Eşiniz...
Düşücelerimi bölen kapı sesi oldu. Biri içeri mi girmişti yoksa dışarı mı çıkmıştı, anlamıyordum. Gözlerim kapalı olsa tekrar dönecekmişim gibi yapıştırdım birbirine. Uyandığımdan beri bileğimi okşayan parmak bu hareketimle duraksamıştı. Lâkin açmadım gözlerimi.
"Böyle duracak mısın?" derin bir nefes aldım. Sıkıntılı nefesimi biri on metreden işitse yorgun olduğumu anlardı.
"Evet, öyle planlıyorum." kısık bir gülme sesi. Ensem yine zonklayınca yüzümü buruşturdum. İstemeden açmıştım gözlerimi. Adını dahi bilmediğim bir adam şuan bileğimi tutmuş ve bana endişeyle bakıyordu. Rüya bu net, aksini iddia eden şizofrendir.
Bileğimi adamın sıcak ellerinden çekip oturur pozisyona geldim. Bana bakıyor, her hareketimi ezberlemeye çalışıyor gibiydi.
"Sen kimsin ve ben buraya nasıl geldi-" daha cümlemi tamamlamadan yeni bir soruya geçtim. Biraz falza konuşkanım yapacak bir şey yok.
"Ya da dur dur. Şimdi burası Helena mı?" başını olumlu anlamda salladı. Pekâlâ..."Helena diye bir yer yok ki?" sesimdeki iğneleme ve merak kendisini bariz belli ettmişti. Bu normal bir durumdu çünkü; ikidir bana buranın Helena olduğu söyleniyordu ama Helena diye bir yer yok. Derin bir nefes aldı, sanırım söyleyeceği şeye hazırlanıyordu.
"Burda olduğuna göre var ve bilmemen normal çünkü şuan paralel evrendesin." kurduğu cümleye güldüm hatta kahkaha attım. "S-sizde Ünal gibi kafayı yemişsiniz." dedim gülmekten daralan nefesimle. Fakat ciddi yüzüyle karşılaşmak beni dumura uğratmıştı. Ben sanırım iyi değilim...
"Cümlemi kesmeden dinle omegam." gözlerini kırmızıya çevirerek söylediği emirle başımı olumlu manada salladım. Ama bunu yapmamıştım, sanki bedenim kontrolüm dışı hareket ediyordu.
"Sen benim eşimsin, öncelikle bununla başlayayım. Ben Helena'nın yani bu ülkenin kralıyım." korku, boğazımdaki yumruyu atmak için yutkunmamı bekledi ama ben şuan kımıldayamıyordum bile. Az önce bir krala 'Kafayı yemişsiniz' demiştim. Yakında ölüm fermanım çıkar.
"Seni buraya büyücüm Ohinos getirdi. Eşimin yanlış bir evrende olduğunu öğrenen kurdum bana zarar vermeye başladı. Bizde çareyi seni buraya almakta bulduk, biraz zor oldu ama şuan burdasın." bekledi bir şey söyleyecek miyim diye ama ben bakışlarımı parmaklarıma dikmiş 'ortalama ne zaman ölürüm?' diye düşünüyordum.
"Bunun için benden izin almanız gerekmiyor muydu?" konuşmamı beklemeyen iri beden başta afallasada ardından başını olumsuz manada salladı. Onun bu hareketi sinirimi bozsa da saygı çizgimi geçemezdim. Kellemi seviyorum.
"Şöyle ki: Eğer biz almasaydık bile Aşk Tanrısı seni buraya gönderecekti tekrar. Yani binevi erkene aldık, ikimiz için en iyisi buydu çünkü." kalın sesi kesildiğinde ikinci defa sıkıntılı bir soluk aldım. Başım ağrıyordu.
Hâlâ ellerimde olan bakışlarımı, çenemi tutarak ona yöneltmemi sağladı.
"Korkma, kimse sana bir şey yapamaz çocuğum..." söylediği cümle sesini daha da kalın yapmıştı ve asıl önemli olan o değildi. Onun küçük bir dokunuşu bile kendimi güvende hissetmeme yetmişti.
Elini çekmeden konuşmaya devam etti.
"Ben Voled, omegam. Tanıştığıma çok memnun oldum."
***
Kesiyorum çünkü; yoruldum.İsimler g*tten atılmıştır, umursamayın.
Yazım hatalarımı mazûr görün, biraz özürlüyüm olabilir.
Slay bacım💅🏻🎀
Xlaşlxaşöcşsxl
Neyse Arel yine ve yine kaçar şekerli yarasalar 🏃🏻♀️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE | GAY
Historyczne"Eşimi buldum..." Ne diyordu bu adam? Bedenim korkudan titriyordu; beynim ise adamın dediği cümleyi kavramaya çalışıyordu. Etraftaki herkes aniden eğilince refleks olarak geri gittim. "Seni bekliyordum omegam." [Düz yazı]