NASIL BİR AŞKTI BİZİMKİSİ BİR PAZAR GECESİ UYKUSU GİBİ

186 2 2
                                    

Ela üstünde ki şaşkınlığı atamamıştı. Öylece bana baka kaldı o an çok merak ettim acaba içinden ne geçirdi ya da ne düşündü. Hemde o kadar merak olmayan biri olarak iliklerime kadar tarifsiz duygular içindeydim. Neydi bu ? Ela'yı seviyor muydum yoksa acıyor muydum ? Ona hiç kıyamazdım ki ben eski den en ufak bi sesimi yükseltişimde kedi gibi göz bebeklerime bakar ve adeta "nolur kızma seni seviyorum" derdi gözleriyle sanırım yine o bakışlarından biri vardı gözlerinde. Çok duygusal biri olmama rağmen karakterimden aldığım güçle dayanıklı biriydim. Hele ki Ela'nın bana yaşattığına inandığım şeylerden sonra. Sanırım Ela'nın o akşam yazdığı mektup çok etkili olmuştu üzerimde beynim de şimşekler çakışmıştı adeta şimdi şimdi fark ediyorum ki ben gerçekten ön yargılıymışım ve şu an Ela'nın bakışlarından sonra ona yumuşamıştım tekrar onun o sıcaklığını hissetmiştim ama yapacak bişeyim yoktu çünkü bizde ki adamlık söz ağızdan bir kez çıkar hesabı derken Ela'nın gözlerden yaşlar süzülüverdi. O kısa süre de bunca şey düşünürken birden Ela boğuk bi ses tonuyla ;

- "Can" dedi. Dayanamadım;

- "Ela" dedim keskin bi ses tonuyla.

-"Can'ım" dedi ve ipler iyice koptu. Kolumu açtım ve sarıldım. Hüngür hüngür ağlamaya başladı Ela nasıl bir serzenişti o şoför otobüsü durdurdu. Muavin geldi;

-"Hocam hanfendi iyi mi isterseniz bi hava alın" dedi. Sanırım bütün insanların bize olan bakışlarından kurtulmak ve biraz da temiz havanın iyi geleceğini düşünerek etrafımda ki insanlara ;

-"Müsade eder misiniz ?" Diyerek Ela'yı kaptığım gibi aşağı indirdim. Mola tesisine çekmiş şoför geçtik bi bankın üzerine oturduk Ela'yla hiç konuşmuyoruz ama ne konuşmaya cesaretimiz var ne de birbirimizin gözlerine bakmaya gücümüz... ondandır ki göğsümden kaldırmadı kafasını o saçlarına dokunmayalı o kadar çok zaman olmuş ki hala ipek gibiydi kokusu desen buram buram ciğerime doluyordu kalp atışlarım hızlanmıştı. Sonra yüzünü yan çevirerek kulağını iyice dayadı sol yanıma Ela ;

- "Bunca zaman sonra tekrar kalbinin attığını duymak..." dedi ve cümlesini tamamlayamadan tekrar ağlamaya başladı. Ne diyecektim ona ? Ne diyebilirdim ki ? Seni seviyorum mu ? Hayır hiç gerçekçi değil. Barıştık mı ? Bu da farklı bi ironi olurdu. Kıza ama bu kadar da samimiyet yeter falan desem eminim o 200 lira verdiği çantasını hiç acımadan kafama geçirebilirdi belki ya da bu da bi seçenek en azından. En iyisi ben tamamlayayım cümlesini ne de olsa su akar yolunu bulur;

- "Bunca zaman sonra duymak ne ? Ela bunu yapma kendini biliyorum bana çok değer veriyorsun ama seni bu duruma getirecek kadar değerli biri değilim ben." Dedim. O kadar klişeydi ki adeta konuşmak için konuşmuş gibiydim. Bi şairin kelime bulmakta zorlandığı nerde görülmüş? Alın işte yazın tarih kitaplarına Can iptal derken Ela da az çok anladı zaten;

- "Konuşmana gerek yok Can ben sadece hayatımda ki alacağım Son nefesi şu an alıyorum bundan sonrakilerin hepsi sadece beni ölüme yakınlaştırmaktan başka bir anlam taşımayacak." Dedi. Vay be ne konuştu Ela ben öylece kala kaldım ne yapacağımı bilmeden tam konuşmaya yine bişeyler gevelemeye çalışırken muavin seslendi;

- "Kocaeli-Sakarya kalıyor."

Ela bi hışımla kalktı yanımdan otobüse doğru gitti bu kırılma noktası oldu bizim için bilmiyorum neden yaptım ama bi anlık refleksle kolundan çekip ;

- "Ela böylece kaçıp gidemezsin !"

- "Neden Can ? NEDEN ? Sen kaçıp gittiğinde ortadan kaybolduğunda kimse sana ulaşamadığında hayatının bi parçasını anlamsız bi ön yargı uğruna bırakıp gittiğin de bişey olmazken ben ilk ve son pes edişimi gerçekleştiriyorum. Hoşçakal." Dedi ve kolunu çekti. Bişeye başlıyorsan arkasını getireceksin demişler tekrar tuttum ;

- "Gidemezsin Ela !"

- "Sen kimsin de bana emir veriyorsun Can !" Dedi. O an harbi göt gibi kaldım. Mala döndüm adeta ama yok canım benim adım Can ise onu orda birakmayacaktım. Muavine dönüp ;

- "İndir hanfendinin valizlerini biz tekrar bucağa dönüyoruz." Dedim.

Muavin önce şöyle bi Ela'ya baktı daha sonra valizleri indirmek için bagaja yönelince Ela;

- "Hayır indirme" diye muavine seslendi sonra bana dönüp;

- "Ben İzmite dönüyorum bu kadar net" dedi. Benim refleksler baya kuvvetli yazık muavin çocuğa da bağırdım "Hemen Indir" diye o ara da Ela bagaja doğru yönelip muavine bişeyler söyleme giderken tekrar kolundan tuttum baktım artık olmayacak belki de yapmamam gereken hayatımda ki en büyük yanlışlığı yaptım. Sırf onun 1 yılı heba olmasın tekrar bişeyleri feda ederek hayata böyle yenilmiş bi şekil de başlamasın diye kolundan çektiğim gibi dudağına yapıştım. Kımıldıyamadı çünkü seviyordu hala sadece Canan konusunda kırgındı. Elinde ne varsa yere düştü kolları sımsıkı sardı beni adeta güvenmek istiyordu bana. Siz siz olun güven ve sevgi veremeyeceğinizden emin değilsinez sakın güven vermeye çalışmayın çünkü bunun kadar onur ve güven kırıcı bişey yok. Sevgi bi oyun değildir. 'Onun iyiliği için yaptım' demek aslında onu mahvetmekten başka bişey değildir. Ben Son çaremdi bu hem ilk kez ona böyle dokunmuş hemde ilk öpüşmüştüm onla... bu ona yaptığım en büyük kötülük olacaktı belki de ama yine bi ilkimi Ela ile yaşamıştım. Off Allah'ım off sen yardım et. Bi kaç dk sonra ayrıldık gözleri gözlerimin kahvesinde kayboldu adeta... bu sefer de ben sımsıkı sarıldım ona ve o sıra da muavin ;

- "Abi hepsi bu kadar" dedi.

- "Eyvallah kardeşim yolunuz açık olsun." Dedim ve sonra otobüs yola çıktı. En yakın terminale gidip gecenin bi vakti bucağa geri döndük bu yaşananlar sanırım çok ağır gelmişti ki onun narin vücudu ve elaya kaçan yeşil gözleri çok yorgundu öylece kolumda uyumuştu. Geldiğimizde onu kaldırdım bi taksi çağırdım bütün eşyaları ile benim eve gittik Tufanlar yoktu. Artık yürüyecek dermanı yoktu belli etmiyordu ama gerçekten çok kötüydü. Birden sendeledi ve yere düşüyordu başını tuttu bu sefer gerçekten düşüyordu yakaladım kolumdan tuttu kollarıma aldım onu çünkü o kadar zayıf düşmüştü ki bugün... evimin kapısının eşiğinden geçerken 'bu en büyük hayalimdi' dedi. Bu kız bugün beni susturmak için elinden geleni yapıyordu sanki yatırdım onu yatağa yarı uyanıktı daha fazla dayanamadı bedeni uyuyakaldı hemen. Bende valizleri çıkardık sonra salonda ki kanepeye bi yastık attım ve yattım. Gün doğuyordu şaka gibi. Kafam yastıktayken lütfen bu pazar geceleri gördüğüm kötü kabuslardan biri olsun diye dua ederken ben oracıkta iki büklüm uyuyu kaldım.

****

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşkın tanımıydı belki de; "Canan"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin