bölüm 2

39 9 16
                                    

İlk karşılaşma


İyi okumalar🌺✨

Kapı tıklatıldığında "gel" dedi Tılsım, arkasını dönmeden. Daha yeniydi hastanede.

Kapı açıldığında burnuna hiç yabancı olmadığı o koku geldi. Kan ve barut kokusu. Ama koku aynı zamanda o kadar hoş gelmişti ki, anlam veremedi.

Kapıya doğru döndüğünde uzun boyu, geniş omuzları, asker ünü forması ve yüzünde maskesi ile karşısında duran adama baktı. Maskeden dolayı sadece gözleri gözüküyordu.

"Birine mı bakmıştınız?" Dedi Tılsım. Karşısındaki adam daha cevap vermeden, omzunun biraz alt kısmından akan kanı görünce suratında ki tebessüm soldu yavaşça.

"Buyrun, geçin." Dedi Tılsım. "Sedyeye oturun." Konuşmadan dediklerini yaptı Göktuğ. Geçti ve sedyeye oturdu.
"Çok kan kaybetmişsiniz. acil tedavi edilmeli."

"Kendi doktorum dışında kimseye güvenmem." İlk defa duyduğu o sesi hayranca dinledi. "Senin doktor'un kim?"

"Murat doktor." Dedi tok sesi ile.

"Murat abinin tayini çıktı. Yani o artık burada çalışmıyor, onun yerine ben buradayım."

Sadece "hı hı" diyip, kafasını sallamakla yetindi Göktuğ.

"Adın ne?"

"Adımı öyle herkese söyleyemem." Demişti Göktuğ. Ama Tılasım alınmamıştı, çünkü; askerlerin uyması gereken kurallar olduğunu biliyordu.

Kısaca açıkladı kendini "belki doktorluğunu yapacağım timdensindir diye sormuştum."dedi. "Sancak timinden misin?, eğer öyleyse o timin doktor'u artık benim." Dedi önünde duran adamdan cevap beklerken.

Kafasını salladı, "evet, tim komutanıyım." dedi ve suratındaki maskeyi çıkarmak için hamle yapacakken Tılsım onu durdurdu.

"Maskeni çıkartman gerekmiyor." dedi. ama aslında berenin içinde ki yüzü içten içe merak ediyordu.

"Sana güvenip bu askeriye ye aldıklarına göre bende güvene bilirim" dedi ve tek hamlede çıkardı maskeyi. Cidden keskin yüz hatlarına sahip bir adamdı.

Uzun denemeyecek kısalıkta saçları, asker olduğundan dolayı her gün tıraş olduğunu belli eden tahriş olmuş cildi ve ciddi duran ifadesiyle gerçektende ilgi çekici birine benziyordu.

"Beni incelenen bittiyse artık şu yarayı sarsan mı?"

"Nasıl istersen." normalde birine yakınından çıplak gözle baksa fark edilmezdi Tılsım. Ama şuan belli etmesi gerekiyordu. Çünkü öğrenilmemesi gerekenlen şeyler vardı. Şimdilik kimsenin bilmemesi gerekenler.

"Soyun." Dedi arkası dönük, masadan gerekli malzemeleri alırken.

"Ne?" dedi Göktuğ ilk defa sert çıkmayan sesiyle. Anlam veremeyen bakışlar attı Tılsım'a.

Bu sefer Tılsım da şasırmıştı, böyle bir şeyi yanlış anlamasını beklemiyordu.

"Yaranı sarmam için mermi yeleğini ve t-shirt ünü çıkartman lazım." Dedi kendini açıklayarak. Göktuğ ise sadece kafa sallamıştı.

Göktuğ tam yeleği çıkaracakken tılsım durdurdu onu. Anlamaz gözlerle baktı Tılsım'a. bir yanıt aradığı belliydi.
"Yeleği çıkarmana yardım edeyim, hareket edersen yaran kötüleşebilir." Dedi Tılsım.

"Çıkarabilecek misiniz?, bu yelekler göründüğünden daha ağırdır. Sizin gibi narin gözüken biri kaldıramaya bilir." Tılsım hiç aldırış etmeden Göktuğ ya yaklaştı ve elini yeleğe attı.
Ve çıkardı yeleği.

Kurşun Kolye Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin