HAVADAKİ KOKU

81 7 5
                                    

Molly Ortak Salona adım attığı anda, gözü ilk olarak karşısındaki kalabalığa kaydı. Herkes koltuğa yığılmış James'in etrafındaydı, önemli bir şeye benziyordu.

James tamamen yıkılmış görünüyordu, kahverengi gözleri kararlı bir biçimde boş boş karşıya kilitlenmiş, saçları ise hiç olmadığı kadar dağılmıştı.

" Boş ver, o salaktan kurtuldun işte,   başka birisi buluruz sana." dedi hayli üzgün görünen, yedinci sınıftan bir kız. " O aptalın tekiydi." diye de ekledi.

Molly ne olduğunu sorunca, James sesli bir biçimde inledi. Arkasındaki kız onun sırtını sıvazladı.

" Belli değil mi? Julie Hall adlı sürtük James'i aldattı ve onun yüzüne tükürüp ondan ayrıldı." dedi James'in en iyi arkadaşlarından Nate Livington. Sonra da kız için bir dizi küfür sıraladı.

" Dört yıl... Dört yıl beraberdik. İksire bile gerek kalmamıştı ama o adi küçük iğrenç pis-" ve yine küfürler. Bir yandan da Albus onun omuzlarına masaj yapıyor, " İşte böyle, söyle hepsini söyle! Aferin devam et!" diyordu. Sonunda söyleyecek küfür kalmadı ve James yatmaya çıktı.

Molly öyle ot gibi duruyordu. Albus onu görünce hafif kızardı ve gözlerini yere dikti.

" Şey Molly," Molly daldığı için biraz fazla sesli ve tuhaf bir biçimde hıh?  dedi. Albus devam etti. " Şey şu Noel Balosu zırvası var ya, soracak kimse bulamadım baloya benimle gelir misin?" dedi tek solukta. Molly'nin dinlediklerini algılaması birkaç saniye sürdü. " Aa... Tabii. Güzel." dedi ve gülümsedi. Albus rahatlamış gözüküyordu. " İyi geceler." dedi ve erkekler yatakhanesine çıktı.

***

" Ben dayanamadım, ismimi koydum." dedi James, ağzına salam tıkarak. " Aslında hiç katılmak istemiyorum, sadece boş durmasın dedim." Tüm gözler birden ona çevrildi. James görmemişti herhalde, hâlâ yemekle uğraşıyordu. En sonda onları görüp, " Ne?" dedi. " Kötü bir şey mi?"

Lily ve Albus korkmuş gözüküyorlardı, ne de olsa kardeşleri ölümcül bir tehlikeye adım atmıştı.

" Bakın ben çıkmam, tamam mı? Sadece canım sıkıldı." dedi. Lily ona ateş saçan gözlerle baktı. " Babam neredeyse o yarışma yüzünden ölüyordu! Büyük ihtimalle de senin ismin çıkacak salak!" dedi ve kahvaltısını yarım bırakıp kalktı.

Albus yerinde huzursuzca kıpırdandı. " Şey, patates?" dedi Fred'e bir tabak patates uzatarak. Fred cevap vermeden Daniel patatesi kaptı.

Profesör McGonagall yine duyuru sefasına geçmişti. Elindeki çatalı nazikçe bardağa vurdu.

" Dinleyin, dinleyin! İşte beklediğiniz an geldi. Üçbüyücü Turnuvası'na katılmak için artık isminizi koyamazsınız, isimleri okuyorum." Birden tüm salondaki uğultu bıçak gibi kesildi.

Kocaman, taş bir çanağı getirdi, elini salladı ve çanağın ortası alev aldı. Bir süre sonra alevlerin arasından bir parşomen parçası çıktı. Profesör McGonagall kağıdı havada kaptı, düzeltip okumaya başladı.

" Gabrielle Shacklebolt." Durmstrang'lerden bir kız yüzünde pis bir sırıtışla ortaya çıktı, uzun siyah saçlarını savurdu ve öğretmenler masasının ardındaki odaya gitti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 11, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HARRY POTTER FANFICTION- Gerçekler YüzüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin