Medya müzik Dicle' nin girişi
İstanbul'dan Diyarbakır'a amcamlara gelmiştik. Elimde peluş bir ayıcık, ayaklarımda kırmızı papuçlarım üstümde ise beyaz üstüne kırmızı mor çiçekli bir fistan vardı. Dicle kenarında buluşalım demişti amcam. Dicle'm çok sevecek...
" Ev e ev e ev e
Ya ez wê divêm ev e
Ji bîra min naçî
Ne bi roj û ne bi şev e "Bana bakarken ne güzel söylüyordu şarkıyı... Yerden bir papatya koparıp örgümün içine yerleştirdi. O zamanlar küçüktüm tabi. Kendince beni oyalıyordu, oyun oynatıyordu. Bilmiyordu ki ona nasıl hayran hayran baktığımı. Daha dokuz yaşındaydım tabi nerden gelsin aklına. Aramızda dört beş yaş vardı. O zaman sorsalar aşk nedir diye bilmezdik. Şimdi birbirimize öyle bağlıyız ki... Derler ya kör düğüm heh işte Baran ve bende büyüyüp serpilince kör düğüm olmuştuk birbirimize.
Fotoğrafımıza baktıkça içim kıpır kıpır oluyordu. Kimin kolay kolay sevdiği adamla çocukluk fotoğrafı olurdu ki. Camıma değen taş sesiyle nefesimi tuttum. Odamdan çıkıp annemi ilk gördüğüm yerde durdurdum. "Güzel anacığım Efsun ablagile gidebilir miyim?" Dedim tahminimce en tatlı halimle. Annem sinsi bir sırıtışla baştan aşağı beni bir güzel süzdü.
Yapma gülüm bee!
"E hadi madem çok istiyorsun git bakalım." "Ohh canım anam ya!" Diyip kocaman öperken "Aman Diclee yalayıp yuttun yüzümü" demeyi de ihmal etmedi. Tam kapıdan çıkarken arkamdan "Çok salınma kurtlar yemesin!"
Yok bacım ben bu kadından birşey gizleyemiyorum. Acaba fazlamı abartılı olmuşum??
Taşlardan aşağıya inip bahçenin arka kısmına vardığımda güzel gözlerini gördüm. Kendimi bildim bileli hep onu tek onu sevmiştim. Koşarak gidip sarıldım boynuna, nerdeyse iki haftadır görmemiştim. Kafasını saçlarıma gömüp derince kokladı.
"Dicle'm..."
"Neden işlerin bu kadar sürdü?"
Sorumla kendini sirkeleyip yok artık dercesine baktı.
"Trip yemeden kurtulabileceğini mi sandın Baran? Nerelerdeydin? Beni özlemedin mi?" Ben içimdekileri bir bir sıralarken koca bir 'Off' çekti. Ofladığını duyunca başımı eğip alttan alttan kedi yavrusu gibi bakmaya başladım. Halimi görünce kendini tutamayıp güldü."Güzelim ben ister miyim senden uzak kalmak? Gün saya saya kendimi mapusta hissetmeye başladım vallahi. Senden ilk defa bu kadar uzak kaldım. Babamgil yarın bi istesin seni, bundan sonra son ayrılığımız olacak." O konuştukça ben gözlerinin içine dalıp gidiyordum. Ondan bir kelime fazla duymak için ömrümü verirdim.
"Bakma öyleee zor tutuyorum kendimi!"
Kıkırdayıp parmaklarımı kolunda gezdirdim."Hıı öyle mi?" Dedim cilveli bi sesle. Kendinden geçmişçesine gözlerini kırpıştırıp beni kollarımdan tuttu ve dans eder gibi yavaşça ağaca yasladı.
"Yapma diyorum zalımın kızı!" Kendi ağzına hafifçe vurup
"Bak amcama bile zalım dedirttin. Ben senelerdir seni bekliyorum... Yarın son bulacak inşallah. Ha seneye ha seneye diye diye geçiştirdin beni affetmem bak!" Dedi ve sırıttı.Kahkaha atmamak için ellerimle ağzımı kapadım.
"AA ne kadar ayıp Baran Bey siz neler diyorsunuz hiç yakıştıramadım." Derken ufak ufak kaçıyordum.
"Nereye gidiyorsun ya!" Diye söylenirken arkamı dönüp
"Gidin iki rekat namaz kılın imanınız tazelensin!"Ben eve doğru kaçarken o ellerini açıp dua eder gibi yüzünü kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİCLE
Teen Fiction*** İstanbul'dan Diyarbakır'a amcamlara gelmiştik. Elimde peluş bir ayıcık, ayaklarımda kırmızı papuçlarım üstümde ise beyaz üstüne kırmızı mor çiçekli bir fistan vardı. Dicle kenarında buluşalım demişti amcam. Dicle'm çok sevecek...