Adam bir şalteri çekti, oda ışıklandı, etrafımızda bir sürü kapı vardı, ve on beşe kadar numaralmıştı.
'herkes isminin olduğu kapıya geçsin.... başlıyoruz....' dedi. herkesin kafası karışmıştı, ve en çokta benim, aklımda sadece neden diye soruyodum ve korkuyodum. Kağıtta oyun yazıyodu ama herkesin öldürüldüğü bir oyunmu olurdu? On dörtün konuşması dikkatimi dağıttı.
'hey iyimisin?' dedi fısıldayarak, sadece kafamı salladım ve isimlerimizin olduğu kapılara yaklaştık. Yukardakı ses devam etti 'unutmayın çocuklar oyunu sadece kurallarına uyarak oynayın' dedi ve ardından kısık bır sesle güldü yada sadece ben duymuştum.
Yedi gülüşünü yarım koydu, 'oyunmu?' dedi amlaşılan oda duymuş. yukardakı ses cevapladı 'evet eğlenmek sizin hakkınız aynı anda da bizim' dedi son kelimelerinde sesini kalınlaştırarak. Ve sesini bir az yükselterek konuşmaya başladı sanki kimese sesleniyodu, iki kez alkış çalarak 'tamam, tamam hadi oyunum... pardon oyunumuz başlasın' dedi kelimesi biter bitmez kapılar dan sesler geldi ve hepsi aynı anda açıldı, herkez son kez bir birine bakarak içeri adım attı. Kapıdan içeri girdiğimde içerdeki oda aydınlandı. Kapı ardımdan sertce kapandı, açmak için biraz kendime çektim fakat işe yaramadı.
Dikkatimi odaya verdim şömüne, masa, 4 tane sandalye, raflar, ve diğer şeyler, anlamsızca rafları kurcalamakla başladım çoğunda kitap ve giysiler vardı belki bir şeyler bula bilirdim. Kısa sürede odanın altını üstüne getirmişti sonunda hiç bir şey yoktu. Kafamı of layarak tekrar kaldırdım duvardakı perdeler gözüme çarptı, açıkcası bir az gerildim. Yinede perdeye el attım ve çekerek yerinden çıkarttım, perdeni üzerimden atıp önüme baktım, tahtadan bir kapı vardı. Anahtarmı bulmalıydım? İçimden oyunu kurallarına göre oynama dedim, napacağımı çok iyi biliyodum.
Üçüncü yada dördünü tekmeden sonr kapı kırılmıştı. Suratımda bir gülümseme geldi daha sonra bu duygunu uzun zamandır yaşamadığımı hiss ettim, oldukca qaripti neyse mutluluk böyleymiş demek ki. Neyse kafamı düşüncelerden kurtulmak için salladım. Kapıyı ittiğimde gıcırtıyla açıldı, kapının arkası yine aynı koridordu, betondan az ışık olan ıslak koridor, alışkındım bu koridorlar artık beni korkutmuyordu. Yürüdukce koridorda uzanıyordu. Solda bir kapı fark ettim uzerinde yeşil ışık parlıyodu. Kapı açıktı içeri baktığımda odamı gördüm ama bura benim yaşadığım o yer değildi koridor da o koridor değildi, benım yaşadığım yer odalarla doluydu her adım başı aynı demir kapılardı, gözümü odanın duvarlarında gezdirirken diğerlerinin ne yapdığını düşünüyordum.
Arkamdan kapı kiliti sesi geldi, irkilerek ve korkarak o tarafa baktığımda banyo kapısı korkutucu bir yavaşlıkla açıldı. Banyo kapısı çıkış kapısının hemen karşısındaydı kendimi hemen çıkış kapısına attım.
'bekle' dedi danıdık ve korku dolu bir ses, ilk önce bacakları sonra eli ve en sonda kafası. Bana bakıp küstahca gülümsedi.
'mereba küçük çocuk' dedi tekrardan, donup kalmıştım vücudum kilitlenmişti. Her konuştuğunda tüylerim diken diken oluyodu. Bu oydu her gece kabuslarımın sebebi, her gece yalvartıp sonra da acımasızca dövüp, tekmeleyip han kusana kadar tekmeleyen o kişi. Ve hala da elinde kemeriyle bana bakıyodu. Kafamı salladım 'hayır' dedim, demir kapıyı çekip kapattım kitlemeye fırsatım olmadan koridorun sonuna kadar koşmaya başladım ama çok hızlıydı direnmeme rağmen yakalamayı başardı, bana zafer kaznmışcasına baktı evet kazanmıştı, ödülüde bendim, eliyle kaldırarak duvara fırlattı, vücudum ilk duvara sonrada yere sertce çarptı, daha sonra karnıma tekme vurdu boğazımı kavrayıp sıkarak 'bağırmanı istiyorum acı çekerek bağırmanı' dedi kemeriyle suratımın ortasına vurdu, çığlığımın koridorda yankılanıyordu. Gözlerim beyazlaşti ve sonra siyahlaştı. Kemerini her vurduğunda çıkan ses kulağımda yankılanıyordu, yakamdan yakalayıp kaldırdı yüzüm kan içindeydi tek yüzüm değil kollarım, ellerim bacaklarım. Gözleri doğrudan gözlerime bakıyodu, bense doğru düzgün nefes bile alamıyordum ama yinede zorla açarak ona baktım, canilik ve daha fazlasın istiyo gibiydi, cidiileşereş gözlerinin içine odaklandim acımı saklamayı denedim. Yüz hatları değişti öfkefenmeye başladı daha sonra gözleri irileşti artık bana bakmıyodu, beni bıraktı karnına batırdığım bıçağı çıkartım, artık sıra bendeydi tekrar, tekrar, tekrar ve tekrarr. Karnından çıkan kan doğruca suratıma sıçrıyodu, adamı ittiğimde kos koca adam yere oturdu. 'bana yaşattığın onca acı aylarca, yıllarca her gece aynı kabusla uyumak.... sıra sende.... ama şanslısın' dedim kulağına yaklaşarak. 'neden?' dedi acı çekerek ve korkarak. Güidüm... 'bu senin son uykun olucak...' gözleri daha da açıldı, kafasını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmuş anılar(Şiddetin Oyunu)
Mystery / ThrillerHayatla savaşan çocuklar ya õlücekler yada koşucaklar ama nereye ?