1

859 93 106
                                    



Bu hikaye homofobik olmayan bir evrende gerçekleşmektedir. Keyifli okumalar dilerim...

*

Eylül ayının ılık rüzgarı eserken, iri bedenini arabasına yaslamış genç adamın ela gözleri sokağın girişini turluyordu. Elindeki tespihi sabırsızlıkla çevirirken kol saatine bakma ihtiyacı duydu. Az bir vakit kaldığını gördüğünde yaslandığı arabadan uzaklaşarak siyah filmle kaplı arka kapı camına yaklaştı.

Yansımasına bakarken henüz yeni boyattığı sarı saçlarının kendine fazlasıyla yakıştığını düşünüyordu. Ellerini buklelerine atarak küçük dokunuşlarla birkaç kısmı düzeltmişti.

Tekrardan önüne döndüğünde pek çok öğrencinin kendi yönüne doğru geldiğini fark etti. Kol kola girmiş kızlar muhabbet ederken, erkekler ise genel olarak birbirlerini itip kalkmakla meşgullerdi. Zihnine dolan anılarla istemsizce yüzüne buruk bir gülüş oturmuştu çakma sarışının...

Her seferinde böyle olurdu. Bir şeyler onu maziye götürür, hatırlamak istemediği şeyleri hatırlatırdı ona. Kaçan kovalanır misali kaçtıkça daha fazla maruz kalırdı bu duruma. Yine de elinden geldiğince geçmişi geride bırakır, elindekilerle mutlu olmaya çalışırdı.

Okulların açılmasıyla da mutluluğuna mutluluk katan biri girmişti hayatına. Bir çift mavi göz, öyle bir etki yaratmıştı ki çakma sarışında. Gördüğü ilk gün boğulmuştu o maviliklerde. Ona göre hava hoştu ne de olsa. Boğulsundu hatta hiç çıkamasındı oradan...

Düşlerini süsleyen kişiyle buruk gülüşü yerini büyük bir tebessüme bırakmıştı. Ne güzeldi, düşüncesi bile bambaşkaydı. 'Birlikte olabilsek neler olurdu kim bilir?..' diye hayal etmekten alıkoyamadı kendini.

Artık otuz iki diş sırıttığını fark ettiğinde imajının çizilmemesi adına duruşunu düzeltti ve zihnini dağıtmak için başını iki yana salladı. Gözleri tekrardan etrafı turlarken öğrencilerin kaybolduğunu, ortalığın da iyice tenhalaştığını fark etmişti. Sokağın girişine bakındığında görmeyi beklediği bedenle kalbinin hızlı çırpınışları kulağını doldurdu.

Yine çok nizami bir şekilde giyinmişti. Bej gömleğini siyah pantolonunun içerisine sıkıştırmıştı. İnce belini saran kemeri kıskanmıştı genç adam. Özenle taranmış sarı saçlarıyla sade olmasına karşın mükemmel görünüyordu.

Hızlıca arabasının açık ön camından içeriye doğru eğildi ve teybi çalıştırdı. Bulduğu şarkıyla keyifle gülümsedi. Sesi yükseltti ve eski konumuna geri döndü.

"Mavişim, mavilendim kapına kilitlendim..
Pas tutmuştu yüreğim seninle geleyim.."

Şarkıyı mırıldanırken kendine doğru gelen bedenle duruşundan taviz vermeden daha yüksek sesle şarkıyı söylemeye başladı.

"Mavişim, mavilendim kapına kilitlendim..
Pas tutmuştu yüreğim seninle geleyim.."

Mavi gözler, elalarla birleştiğinde sırıttı çakma sarışın.

"Göz bebeğim, mavişim
Tek dileğim, mavişim..."

Elindeki tespihi şarkının ritmiyle sallarken iyice yaklaşmakta olan bedenin göz devirdiğini ve okuyabildiği kadarıyla da 'Te Allahım ya!" dediğini fark edebilmişti. Naz yaptığına yoruyordu bu durumu. Bu yüzden umursamadan devam etti şarkısına.

"Sensizlikten öleceğimm!"

Ellerini iki yana açarak resmen bağırarak söylediği kısımın ardından beş adımlık mesafede olan beden kucağındaki birkaç kitaba sıkıca sarılmıştı. Parmak boğumları gerginlikle beyazlaşırken mavi gözleri de etrafı turluyordu. Beyaz teni pembeleşirken gözlerini bir an bile çekemiyordu çakma sarışın bu mükemmel tablodan. Gözleri tekrardan buluşsun istiyordu...

mahalle abisi, 𝙗𝙖𝙧𝙨𝙚𝙢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin