5

493 84 123
                                    

(Önceki bölümü okumayı unutmayınız...)

Genç adam eve gidip yemek yemiş, kısa bir duş aldıktan sonra üzerindeki kıyafetlerini daha rahatlarıyla değiştirmişti. Oversize tshirt ve eşofman altı kombinini hiçbir şeye değişmezdi.

Arda'yla para konusunda anlaşmaya varamayınca ufak(!) çaplı bir kavgaya girişmişler güç olarak Barış yense de asla susmayan kumral çocuk karşısında genç adamın sinir sistemi mağlup olmuştu. Beş yüz tl kaptırdığı kardeşine söve söve evden dışarı atmıştı kendini.

Adımlarını bir bina ilerideki arkadaşının evine doğru yönlendirdi. Elindeki tespihi sallarken bir yandan da 'Zalim' şarkısını mırıldanmaya başlamıştı. Mırıldandıkça aklına sevdiceğinin mavi gözleri geliyordu. Güzel adamın düşüncesi bile az önceki sinirini bertaraf etmeye yetmişti. Yüzü gülmüştü çakma sarışının.

Evin önüne geldiğinde arkadaşını çağırmak adına sesli bir ıslık çaldı. Evet telefon da edebilirdi ama böylesi daha eğlenceliydi.

"İRFOO!"

Barış, peş peşe birkaç kez daha bağırdığında sonunda esmer adam başını pencereden çıkarmıştı.

"NE BAĞIRIYOSUN LAN MEDENİYETSİZ HAYVANAT!"

Barış, bu sırada arkadaşını daha iyi görebilmek adına gözlerini kısmıştı.

"SEN DE BAĞIRIYOSUN PİÇ! HADİ İN AŞAĞI HEMEN, BEKLEYEMEM SENİ!"

Barış'ın cümlesinin ardından İrfan cevap vermek yerine pencereyi kapatmayı tercih etti. Bu onların arasında 'geliyorum' demekti. Bu yüzden gözlerini pencereden ayırarak ilerideki binaya dikti genç adam. Sevdiceğinin oturduğu binaya...

Bu mahalleye geldiği ilk gün düştü aklına. Bir buçuk iki hafta kadar önceydi. Barış o gün eve dönerken, bu binanın önünde duran eşya kamyonetini görmüştü. Mahallerine taşınan kişi ya da kişileri merak etmişti genç adam. Hem yardım etmek hem de tanışmak maksatlı adımlarını binaya yönlendirmişti. Yaklaşık beş-on adımlık mesafedeyken elaları mavilerle kesişmişti. İşte o an olduğu yerde kalmıştı genç adam. Sanki zaman durmuş, her şey sessizliğe gömülmüştü. Yer yüzünde sadece kendi ve karşısındaki sarışın adam kalmıştı. Kalbi hızını kesmeden atıyor, avuç içleri terliyordu. İşte bu yüzden o mavilerin hep tehlikeli olduğunu düşünürdü Barış. Çünkü ilk görüşte vurulmuştu o maviler tarafından. O an başına ilk kez böyle bir olay gelmesinden kaynaklı kaçarak uzaklaşmıştı o binadan. Normalde oldukça cesur biri olduğunu sanarken yaşadığı hisler korkutmuştu genç adamı. Zaten o günden sonra da aşık olduğunu fark etmesi çok zamanını almamıştı...

Zihnini dolduran bu düşünceler ensesine yediği sert tokatla bir anda dağılıvermişti. Sert bakışlarını arkasına döndürdüğünde İrfan'ın sırıtarak kendine baktığını gördü.

"Oğlum ne durmuş kaldırımın ortasında avel avel gülümsüyorsun lan! Millet deli sanacak. Hoş öylesin de zaten ama olsun."

Barış duyduğu cümleyle, kendinden daha kısa olan adamın boynuna kolunu atmış, başını da kolunun arasına sıkıştırmıştı. Bu hareketiyle İrfan eğilmek zorunda kalırken düşmemek adına iri kola tutundu.

"Bu deli şimdi seni kaldırımın ortasına yatırıp siksin mi heh?!"

Barış'ın, dişleri arasından konuşması üzerine İrfan büyük bir kahkaha patlatmıştı.

mahalle abisi, 𝙗𝙖𝙧𝙨𝙚𝙢Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin